ALİ ULURASBA
ANKARA - 56. Hükümet'in DSP'li Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, kara paranın müsadere edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Eskiden Teksas Tommiks'te at çalanların neden idam edildiklerini anlayamazdım, ama at onlar için her şeydi. Şimdi bir ülkenin parasını çalanlar da o ülkenin her şeyini çalıyorlar" dedi.
TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na 4 saate yakın bilgi sunan Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti ve "Krizlerin nedenleri arasında 1994 krizinden sonra Türkiye'nin ve Hazine'nin doğrudan piyasalardan borçlanmaya başlaması ve bankacılık sisteminde açık pozisyonların kronikleşip, kapatılamaması artarak devam etmesidir. Bu anlayışla kriz kaçınılmazdı. Krizin temelinde kamu borçlanması var. Kamu borçlanmasının 20 yıllık maliyeti 226 milyar dolarlık bir faiz ödemesi sonucunu doğurdu" diye konuştu.
VAHŞİ BATI ADALETİ
Temizel, yolsuzlukların önlenmesi ve ekonomik suçların hak ettiği şekilde cezalandırılması gerektiğini vurgularken, bir kovboy hikayesi anlattı. Temizel, şöyle konuştu:
"Ben çocukken okuduğum Teksas-Tommiks kitaplarında kovboyların at çalanları neden astığını hep merak ederdim. Sonra anladım ki, çölde adamın hayatta kalması için ata ihtiyacı var. Yani atını çalarak aslında adamın hayatına kastetmiş oluyor. Ben de bu adamları asalım demiyorum, ama yapılan, toplumun geleceğini çalmaktır. Toplumun geleceğini çalanları, bunu bir daha yapamaz hale getirmek lazım. Şimdi bir ülkenin parasını çalanlar da o ülkenin her şeyini çalmış oluyorlar."
DEMİRBANK OLAYI
Alınan bilgilere göre, Kasım krizinin merkezinde Demirbank'ın bulunduğunu söyleyen Temizel, "1994 ve 1999 yılları arasında Türk bankacılık sisteminin herhangi bir yasası yok. Yasal düzenlemenin olmayışı sonucu sistemde önemli aksaklıklar oldu" ifadelerini kullandı.
Komisyonda BDDK'nın kuruluş ve çalışmalarında yaşanan sıkıntılar da ele alındı. Sistemin sadece batı ülkelerindeki üst bankacılık kurulu gibi bir kurul oluşturmadan, yani altyapı eksikliğinden kaynaklanan eksiklikleri bulunduğunu anlatan Temizel, "Ben bir BDDK Başkanı olarak siyasi liderleri gezip, her birine saatlerce aksaklıkları anlattım. Her biri 'haklısın' dedi ama bir şey yapılmadı" dedi.
Mali Suçları Araştırma Kurumu kurulmaması durumunda Türkiye'nin kara para aklayan ülkelerden biri olma noktasına geleceğini bildiren Temizel, "Eleman bulunamadı, başka kurumlardan eleman istendi. Bu da kurumlar arası rekabete yol açtı. İyi niyetle çalışmasına karşın MASAK'ın istenilen şekilde çalışmasını engelledi" şeklinde konuştu.
"KARA PARA MÜSADERE EDİLMELİ"
Temizel, kara paranın anlaşılmasında dünyada kullanılan 3 metot olduğunu belirtirken, bunları şöyle saydı:
"1- Yasal olarak suç teşkil eden her para kara paradır. Örneğin dilencilikle elde edilen para kara paralar.
2 - Suçların, cezaların ağırlığına göre tanımlanması gerekir.
3 - Tadat yöntemi. Tek tek sayarak suçluların belirlenmesi."
Temizel, Türkiye için 2. yöntemin uygun olduğunu belirtirken, "Bir yıldan daha fazla cezayı gerektiren suçlardan dolayı verilen cezalar kara para olmalıdır. Kara para müsadere edilmelidir" diye konuştu.
Zekeriya Temizel, Türkiye'de yolsuzluğun nedenleri konusunu anlatırken, "Yolsuzluğun temelinde devletten bireye kaynak aktarılması var. Türkiye'de yapılan yolsuzlukların tamamına yakını belgeye dayalıdır. Altında bir çok imza vardır. Özellikle kalkınma modeline geçişle birlikte başlayan teşvik uygulaması yolsuzluklara zemin hazırladı. Örneğin Kahramanmaraş'ta bir tekstil fabrikası için eski makineler değerinin 101 kat fazlası bedelle Türkiye'ye sokuldu" ifadelerine yer verdi.
Alınan bilgiye göre, Temizel komisyona bilgi verirken, şunları da söyledi:
"Kayıtsız para çalınmaz. Devletten hırsızlığın belgesi vardır. Belgesiz hırsızlık olmaz. Bu belgeleri bulup, çaldığını ispatlayacaksın. Üzerine gideceksiniz."
Konuşması sırasında 'Cezaevindeki eroinci' örneğini veren Temizel, "Cezaevinde bir eroinci var. Bu kişinin ticari faaliyeti yok. Ama 5 yıldızlı otelde kalıyor. Kaynağını soracaksın. 'Nereden buldun?' diyeceksin. Bunu yapmazsanız, yolsuzluğu önleyemezsiniz" diye konuştu.
MALİ MİLAT
Temizel, yolsuzlukla mücadele konusunda "Net aktiflerdeki, yani varlıktaki artış araştırılıp, 'nereden buldun?' diye sorulmalı. Tabii bunun için adamın 100 yıl öncesine atasına, dedesine gitmek olmaz. Bunun için makul bir tarih belirlenmeli. Bu çerçevede mali milat gerekir" önerisinde de bulundu.
"İTİBARLI İNSANLARLA SIRADAN MÜCADELE EDİLEMEZ"
Ekonomik suç tanımı üzerinde de duran Temizel, "Elindeki kamusal yetkiyi kullanarak kendisine çıkar sağlamasıdır" tanımını kullanarak, ekonomik suç işleyenlerin Türkiye'de toplumda itibarlı konumlarda bulunduklarına dikkat çekti.
Temizel, "İtibarlı insanlara karşı sıradan bir yöntemle mücadele edemezsiniz. Çünkü bu insanların yatırımları, belli bir istihdam potansiyelleri vardır. Siyasilerin yumuşak karnıdır bu. Bunlara karşı mücadele başlattığınızda '50 bin kişiye iş sağlıyor. Kapatılsın da bu insanlar açıkta mı kalsın' şeklinde tepkiler başlar. Bu tür zorluklarla karşı karşıya kalırsınız. Bir de 'Suç ekonomik ise cezası da ekonomik olsun' anlayışı geliştirilmeye çalışılıyor. Böyle bir yöntem doğru değil. Özel yöntemler geliştirilmesi gerekir. Üstelik bunlar kamuoyunu etkileyecek önemli güçlere de sahiptirler" dedi.
Temizel, Meclis'in bu dönem medya sahipliği ile ekonomik faaliyette bulunmayı birbirinden ayırması gerektiğini savundu. Yolsuzlukla mücadelenin, çıkarların yeniden kamuya kazandırılması anlamına geldiğini söyleyen Temizel, şöyle konuştu:
"Şirket tüzel kişiliklerine tanınan ayrıcalıklar, yolsuzluklarla mücadele konusunda engeldir. Bu çerçevede Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, İcra İflas Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsiline Dair Kanun'da değişikliğine gidilerek, yasal zemin oluşturulmalıdır. Kaynağın kamuya geri gönderilmesinde hiçbir tereddüt gösterilmemelidir. Bu kararlılık gösterildikten sonra önemli olan ekonomik faaliyetlerin suçu işleyenlerle mi yoksa farklı kişilerle mi devam ettirilmesine karar vermektir."
Yolsuzlukların önlenmesi için ihtisas mahkemeleri kurulması gerektiğini de savunan Temizel, "Ekonomik suç kavramı mutlaka tanımlanmalı. Müeyyideler de tavizsiz uygulanmalı, ekonomik suça ekonomik ceza şart değil" dedi.
İKTİSAT OFF SHORE
Milletvekilleri, İktisat Bankası'nın Kıbrıs Malta off-shore birimlerinin el konulmadan önce, isteği üzerine şubeye dönüştürülmesi, buradaki mevduatın garanti kapsamına alınması sorulunca Temizel, "1-2 ay sonra bunun fona devredileceğini bilemezdik. Çünkü bizdeki raporlara göre durumları iyiydi. Bankanın olumsuz gittiğine dair elimizde belge yoktu" diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:08