Medya
  • 26.3.2002 05:50

EYVAH! İNTERNET’E ‘BAĞLANDIM’

KAYNAK : Haber Vitrini İSTANBUL- Psikologlara, üzerinde çalışmaları gereken yeni bir alan doğdu: İnternet bağımlılığı. Kimilerine göre, saatlerce bilgisayar başında, internete bağlı kalmak bir tür hastalık. Ve alkoliklere uygulanan yöntemle tedavi edilmesi gerekiyor. Ama yine, bu hastalığın nerede başlayıp nerede bittiğini ancak ‘hasta’ kendisi tespit edebiliyor. Jessica Nicholas, 17 yaşında bir genç kız. İngiliz. İki sene öncesine kadar sürekli arkadaşlarıyla vakit geçiriyor, sosyal bir hayat yaşıyordu. Derken bir süre önce, bir hastalığa yakalandı: İnternet bağımlılığı. Çalan telefonlara yanıt vermedi, arkadaşlarının davetlerini geri çevirdi. İlgisini tamamen internete vermiş, günde yaklaşık 20 saati bilgisayar başında geçiriyordu. Jessica’nın hikayesi, Seattle’da ‘İnternet ve Bilgisayar Bağımlıları Merkezi’ kuran Dr Hilarie Cash ve Jay Parker’a hiç yabancı değil. Cash’a göre, internet bağımlılarının sayısı her geçen artıyor. Peki, bir kişinin internet bağımlığının sınırı nerede başlıyor? Parker bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Bu, bir kişinin alkolik olarak tespit edilmesi için kaç bira içiyor olması gerekir gibi bir şey. Kesin bir tanımı yok.” Ama belirli semptomları var. Örneğin bir kişinin internete bağlanmadan önce ne kadar süreyi bilgisayar başında geçireceğini önceden tahmin edememesi ve gerçek hayatının ne kadar bölümünün bundan etkilendiği. Cash ve Parker Amerikalılar’ın yüzde 10’un bu semptomlardan etkilendiği ve belgisayar bağımlısı haline geldiğini tahmin ediyor. İnternette, kullanıcıların bir türlü ‘kopamadıkları’ şeylerin başında ise, online oynanan, oyuncuların kendilerine fantazi roller seçtikleri oyunlar geliyor. Parker, buna örnek olarak bir gün hiç aralıksız 36 saat bouynca bilgisayar başında kalarak oyun oynayan genç bir adamı veriyor. Devam ettiği okulda derslere girmeyi bırakan genç adamın, okul hayatı tamamen olumsuz etkileniyor. İki uzman, bilgisayardan kendilerini alıkoyamayanlara uygulanması gereken tedaviyi ise, alkoliklere uygulananla aynı görüyor: Her şeyden önce bu kişilerin bağımlı olduklarını kabul etmeleri ve ancak yardımla bu bağımlılıktan kurtulabilecekleri kabul etmeleri gerekiyor. Fakat, ‘davranışsal anlama’ yani düşüncelerinin ve hareketlerinin farkına vararak onları değiştirmeye çalışma bu açıdan püf noktası olarak değenlendiriyor. Cash, “Düşündüğünüz şey, hissettiğiniz şeyle çok bağlantılı. Dolayısıyla bir şey hakkındaki fikrinizi değiştererek o şey hakkındaki duygularınızı da değiştirebilirsiniz” diyor. Yani, işin sırrı önümüzde duran makinaya ilişkin önce fikrimizi sonra da duygumuzu değiştirmekten geçiyor. Fakat uzmanlar eklemeden de edemiyor: “Çözüm bilgisayarı bir kenara atıp kalem kağıt kullanmak değil elbette. Onlar hayatımızın ve geleceğimizin bir parçası. Sadece dengeyi iyi kurmak gerekiyor. Saatlerini bilgisayar başında geçiren kimileri ise kurdukları ‘dengeden’ memnun. Bazıları, saatlerini internetin başında geçirdiklerini kabul ediyor; tıpkı milyonlarca insanın televizyon karşısında yaptığı gibi. Kimilerinin gerekçesi ise şu: “Eğer birileriyle iletişim için telefonda saatlerce konuşuyorsanız bunda bir tuhaflık görülmüyor; ama aynı şeyi e-mailler ya da messengerlar arcılığı ile yaptığınızda tuhaf karşılanıyor. Oysa her iki durumda da sosyalleşiyorsunuz. Gerisi sadece önyargı.” (Medyatava) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:57

İLGİLİ HABERLER