KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Galatasaray ikinci Başkanı Fatih Altaylı,Roma maçında yaşadıklarını bugün köşesine taşıdı.Altaylı olayların başlangıcını şu sözlerle duyurdu: " Takım sahadan çıkarken, ben de soyunma odasına inmek üzere aşağı yöneldim. Tam o anda Batistuta'nın yumruğu Emre'nin midesine indi."
İŞTE ALTAYLI'NIN YAZISI
Ümit'in sırtında dört cop izi var
Takım sahadan çıkarken, ben de soyunma odasına inmek üzere aşağı yöneldim. Tam o anda Batistuta'nın yumruğu Emre'nin midesine indi.
Ve Gaziantepspor'da bu ülkenin ekmeğini yemiş olan Lima uçarak, yedek kulübesinden çıkan Arif'e tekmeyi savurdu. Ben kaleci antrenörümüz Eser'e takımı orta sahaya çekip, güvenlik talep etmesini söylemeye çalışırken, Roma Teknik Direktörü Capello, Eser'i saçlarından çekerek yere yıktı ve o an film koptu.
Hakemin güvenlik güçlerinin koridor oluşturmasını istemesiyle, bir güvenlik koridoru oluşturulunca Galatasaraylı oyuncular sahadaki şiddetten kurtulacaklarını zannettiler. Ama asıl şiddet orada başladı.
Güvenlik güçleri aralarına aldıkları Galatasaraylı futbolculara coplarla ve tekmelerle saldırmaya başladılar. İlk cop Emre'nın başında patladı. Bir ikincisi kaleci Kerem'in. Capone koluna giren iki polisten kurtulmaya çalışırken, elinde telsiz ve ğöğsüne sıkıştırılmış rozet olan bir üçüncüsü Capone'un bacak arasına tekmeler atıyordu.
SOYUNMA ODASINDA SAVAŞ MANZARASI
Şeref tribününün altındaki koridordan koşarak soyunma odasına ulaştım. Koridor boyunca yerlerde Galatasaraylı futbolculara ait eşyalar vardı. Belli ki, Roma şiddetinden kaçarken eşyalar yollara saçılmıştı. Önünde Galatasaray idarecisi Ökkeş Polat'ın dışında tek bir güvenlik görevlisinin bulunmadığı kapıdan içeri girdim. Capone bir sıraya yatırılmıştı. Tedavi ediliyordu. Emre Aşık bir kenarda oturmuş, başındaki cop yarasına pansuman uygulanmaktaydı. Ayhan'ın bacak arasına vurulan tekme kasığında müthiş bir morluk yapmıştı ve tedavi ediliyordu. Ümit Karan'ın sırtına kan oturmuştu ve dört adet çok net cop izi vardı.
Kavgayı ayırmaya çalışan Suat'ın kolu bir ‘‘karate’’ darbesi ile şişmişti. Darbelerden nasibini almayan kimse yoktu. Capone ve Eser Hoca sinirden ağlıyordu. Abdurrahim Albayrak elinde telefon ulaşabildiği herkesten yardım istiyordu. Bu arada koridordan kapıya gelen Romalıların küfürleri ve haykırışları içeri geliyordu. Galatasaray ağır yaralıydı ama çocukların keyfi yedikleri dayağa rağmen yerindeydi. ‘‘Bu yaralar iyileşir abi, ama bizim sahada onlarda açtığımız yara iyileşmez. Elenecekler. Bizim bu sonuç Liverpool'u şahlandırır. Şansları kalmadı’’ diyorlardı.
ROMA TARAFTARI SİS BOMBALARI ATTI
Tam bu sırada dört gazetecimizin gözaltına alındığı haberi geldi. Hemen stat karakoluna gittim. Polis şefi ‘‘Gazeteci gözaltına almadık’’ dedi. Israrım sonucu üç kişinin gözaltında olduğunu ancak bunların gazeteci olmadıklarını söyledi. Görmek istediğimi söyledim. Gerçekten de üç gazeteci gözaltındaydı ancak pasaportları yanlarında yoktu. Uzun uğraşlar sonucu serbest bırakılmalarını sağladım ve takımın yanına döndüm. Tam stattan çıkmaya hazırlanıyorduk ki, asıl bomba patladı. İtalyan taraftarlar üç adet sis bombasını bizim bulunduğumuz bölgeye doğru atarken, polisin de bombası patlıyordu ve Galatasaray takımının iki malzemecisi yanlarında pasaportları olmadığı için polis tarafından gözaltına alındılar.
VE BÜYÜKELÇİMİZE POLİSTEN KÜFÜR
Biz bu sorunla uğraşırken, sivil bir polis yanıma geldi ve ‘‘Bütün takımın pasaportlarını istiyoruz’’ dedi. Nedenini sordum. İki polisin dövüldüğünü, polisleri döven futbolcuları bulmaya çalıştıklarını söylediler. Böyle bir talebin kabul edilemez olduğunu bildirdik. ‘‘O zaman çıkamazsınız’’ dediler. Soyunma odasından çıkmama kararı aldık.
Tam bu sırada Roma Büyükelçimiz Necati Utkan geldi. Büyükelçi'nin ‘‘Ben büyükelçiyim’’ sözüne, İtalyan polisi küfürle karşılık verdi. Utkan, ‘‘Başbakanımız bu meseleyle doğrudan ilgileniyor’’ deyince, olayları içinden çıkılmaz hale getirmeye çalışan polis görevlisi, ‘‘Başbakanınıza benden selam söyleyin’’ dedi.
SAĞDUYULU VE MERT YUNANLI GÖZLEMCİ
Bu arada TTF üyesi Levent Kızıl'la birlikte maçın Yunanlı gözlemcisine gittik ve durumu aktararak, UEFA'nın güvencesi altında bu sahaya geldiğimizi ve güvenliğimiz sağlanmadan stadı terk etmeyeceğimizi bildirdik. Gözlemci İtalyan polisinin taleplerini aktardığımız zaman şaka yaptığımızı zannetti. Ancak polis aynı talapleri ona da tekrarlayınca, çok sert bir çıkış yaparak, ‘‘Burası spor sahasıdır. Zaten yeterli güvenlik önlemi almadığınız hakem tarafından da rapor edildi. Böyle bir talepte bulunamazsınız. Bu talebiniz İtalyan takımlarının aleyhine gelişmelere neden olabilir’’ dedi.
SİZ GİTMEDEN BEN DE ROMA'DAN AYRILMAM
Polis ise Nuh diyor peygamber demiyordu. Gözlemci Mavrokukulakis, ben, stadın güvenlik şefi, sicil polis müdürü birlikte bir toplantı yaptık. Polis müdürü Galatasaray takımındaki oyunculardan davacı olacaklarını söyledi. Biz de kendilerine Galatasaray'ın da İtalyan polisinden davacı olacağını ve konuyu gerekirse AİHM'ye götüreceğimizi belirttik ve elimizde bütün olayların görüntüsünün bulunduğunu söyledik. Yunanlı gözlemcinin net tavrı karşısında geri adım atan sivil polis müdürü, kafilenin stattan ayrılmasına maçın bitiminden 3 saat sonra izin verdi.
Yunanlı gözlemci Mavrokukulakis, ‘‘Takımınız uçağa binip, Roma'dan sağ sağlim ayrılıncaya kadar ben de Roma'da kalıyorum. Uçağın kapıları kapanınca bana telefon edin. Eğer gece gidiyorsanız telefonum kapalı olabilir o zaman mesaj atın’’ dedi. Bütün uğraşlarımıza rağmen takımı gece döndürmeyi başaramadık ve sabah Roma cehenneminden çıkıp İstanbul'a gelebildik.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:48