
FATİH ALTAYLI HAKKINDA İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, iş adamı Aydın Doğan'ın avukatlarının şikayet dilekçelerinde, 22 Mayıs 2007 tarihli Sabah Gazetesi'nin 23. sayfasındaki Hıncal Uluç'un köşesinde ''(POAŞ uzlaşması ve Fatih Altaylı) başlıklı bir yazının yayınlandığını kaydettikleri'' anlatıldı.
Dilekçede, söz konusu yazıda Aydın Doğan'ın, ''tescilli vergi kaçakçısı ilan edildiği'' ve ''kamuoyu önünde suç işleyen bir kişi'' olarak tanıtıldığının öne sürüldüğü belirtilen iddianamede, yapılan suç duyurusu üzerine ifadesi alınan gazeteci-yazar Hıncal Uluç'un, Sabah Gazetesi'nden ayrılan ve daha önce de POAŞ konusunda haberler yapan Fatih Altaylı'nın gönderdiği yazıyı aynen yayınladığını bildirdiği ifade edildi.
İddianamede, bu ifadenin ardından 3 Temmuz 2007 tarihinde dinlenilen Fatih Altaylı'nın uzlaşmayı kabul etmediği kaydedilerek, Altaylı'nın, POAŞ olayının nasıl ortaya çıktığını ve geçirdiği aşamaları dile getirdiğini, vergi kaçırılmasının resmi raporlarda geçtiğini, bu konuda daha önce yazdığı yazılardan dolayı ''takipsizlik kararı'' verildiğini ifade ederek, delillerini sunmak için süre istediği anlatıldı.
Fatih Altaylı'nın daha sonra delil olarak herhangi bir belge sunmadığı belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
''Evvelce, Fatih Altaylı'nın Sabah Gazetesi'nde POAŞ ile ilgili yazmış olduğu yazılardan dolayı takipsizlik kararı verilmiş ise de orada yazılanların POAŞ ile ilgili yapılan vergi incelemesi ve sonuçlarının kamuoyuna duyurulması şeklinde olduğu, ancak Hıncal Uluç'un köşesinde yer verdiği Fatih Altaylı'nın bu yazısında ise henüz kesinleşen bir mahkeme kararı olmamasına rağmen Doğan Grubu büyük hissedarı olan Aydın Doğan'ın vergi kaçakçısı olarak nitelendirildiği, bu nitelendirmenin onun toplum içerisindeki konumuna zarar verebileceği, bu nedenle hakaret suçunun unsurları yönünden oluşmuş olduğu ve özellikle 'Aydın Doğan'ın şahsen 50 yıl vergi şampiyonu olsa da, ödeyeceği miktar, kaçırdığı tescillenen verginin KDV'si bile olamayacaktır' şeklindeki ifade ile kişilerin suçlu olarak gösterildiği, kişilik haklarına zarar verdiği anlaşılmıştır.''