
FEHMİ KORU ŞEHİT TEPKİLERİNDEN DE KOMPLO TEORİSİ ÇIKARDI
ORAY EĞİN-AKŞAM
Her komplo teorisi doğru çıkmıyor
Şerif Mardin’in bir sözü var ki aklımdan hiç çıkmaz: “Ayrıntıyı bilmeyen komplo kurar.” Türkiye, son 10 gündür neredeyse kolektif yas halinde, şehitlerimizin ardından herkes bir şeyler yapılmasını bekliyor. Bu arada da komplo teorileri, medya manipülasyonu ve dezenformasyon havada uçuşuyor. Böylesi bir bilgi karmaşasının ardından gerçekleri görebilmek için konuya hakim, iyi istihbarat alan isimlere ihtiyacımız var.
Fehmi Koru’yu kadar komplo teorileriyle ün yapsa da ayrıntılara da hakim bir gazeteci olarak biliriz. Bu iktidar döneminde önemi daha da büyük. Cumhurbaşkanı’na en yakın isim, yazdıkları da doğrudan politikayı etkiliyor.
Dün, Yeni Şafak’taki yazısında şehitlere gösterilen tepkilerin sıradan olmadığına inandığını anlıyoruz. Her olayda komplo arayan Koru, ölen askerlerin ardından da hükümeti yıpratmaya yönelik bir ‘gizli el’ kokusu almış. Satırları casus romanlarını andırıyor:
“Sokaklara taşan kalabalıklar sizlere hangi görüntüyü hatırlatmakta. ‘Seçim öncesinde yapılan Cumhuriyet mitingleri kalabalıkların’ değil mi? O dönemde ‘lâiklik’ eksenli tartışmaları başlatanlar, insanları sokaklara dökerek ulusalcı hisleri zirveye tırmandırmışlardı. Cumhurbaşkanı seçemedik, Anayasa Mahkemesi de tarihin akışını değiştirecek 367 kararını yine o kargaşada aldı. AK Parti’nin seçim tarihini erkene çekmesiyle her şey tepetaklak oluverdi.”
Okumaya devam edelim:
“Bugün de, PKK eylemleriyle başgösteren sıkıntıları devreye sokanların amacı çok belirgin; meydana gelecek gelişmelerin iktidarın gücünü kıracağını hesap ediyor onlar... Ben bir adım daha ileriye giderek, bugün yaşanan gelişmelerin, önceden yazılmış eylem planının devamı olduğunu düşünüyorum; araya bir erken seçim ve yeni cumhurbaşkanı girmesine rağmen durdurulamayan ilk sürecin devamı”...
Koru gibi usta bir komplo meraklısının, bu merakı yüzünden görmezden geldiği çok basit bir gerçek var: Bu savaş 25 yıldır devam ediyor ve insanlar artık tahammül edemedikleri noktaya geldiler. Türkiye’nin her yerinde eylemlerin olmasını “onlar” diye bilinmez bir güce bağlamaktansa, insanlarımızın çözümsüzlüğe olan haklı isyanları olarak yorumlamak daha doğru değil mi?
Sürekli çocuklarını kaybeden bir ülkenin vatandaşları karşılarında bir çözümsüzlük duvarı bulunca tepki göstermekte haklıdır; bu aşamada bir tetikleyicinin, bir komplo kurucunun da pek fazla işi yoktur, ona gerek de kalmaz. Bugün yaşanan da içselleştirilmiş bir isyanın dışavurumudur sadece. Altında türlü teoriler aramak biraz insanlarımızın haklı tepkilerini hafife almak, onları küçümsemek gibi anlaşılır diye endişe ediyorum.
Tek bir ideolojinin tepki gösterdiğini düşünmek, ulusalcıları parmakla işaret etmek, İslamcı kesimi bu tepkiden soyutlamak da mümkün mü: Bu ülkede çocukların öldüğüne sadece ulusalcılar mı tepki gösterir, sadece onlar mı isyan eder? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Dahası Fehmi Koru’nun her olayda komplo arama telaşının yakın zamanda iyi sonuçlar vermediğini, haksız çıktığını da gördük. Şüphesiz komplo teorisyenleri keyiflidir, bunlara inanmak da kolaydır ama bazen yanıltıcı da olabilir.
Hatırlayalım, yakın zamanda Bilderberg toplantılarında dünyanın geleceğini etkileyecek çok önemli kararlar alındığını, oranın karanlık bir dünya, kapalı bir kutu olduğuna inanıyordu Koru. Israrla Bilderberg hakkında türlü iddialar gündeme getiriyor, dünyaca ünlü bu toplantılara yoktan gizem katıyordu. Yoktan diyorum çünkü kısa süre sonra Fehmi Koru da Bilderberg’e davet edildi, katıldı ve ortada kendi inandığına benzer bir komplo olmadığını gördü. En azından yazdıklarından, gazeteciliğinden biz okurları bunca sene boşu boşuna komployla şişirildiğimizi düşündük.
İkinci nokta da Doğan Grubu’nun önemli kararlarının Rodos’ta alındığına dair inancıydı. Geçtiğimiz bayramda bizzat Aydın Doğan, ortada böyle bir şey olmadığını göstermek için Koru’yu, kendi grubundaki gazetecilerle birlikte adaya davet etti. Oradan da Fehmi Koru’nun inandığı türden bir komplo çıkmadı. Doğan Grubu’nun Rodos’ta alması beklenen önemli kararlarından haberimiz olmadı hiçbirimizin; çünkü öyle bir şey yoktu. Fehmi Koru da buna dair hiçbir şey yazmadı. Dahası, geziye giden Sedat Ergin ve Ahmet Hakan da yaptıkları açıklamalarda seyahatin sıradan bir bayram tatilinin ötesinde olmadığını aktardılar.
Dolayısıyla, her komplo teorisi gerçek çıkmayabilir. Bugün insanların hissiyatını, tepkilerini de komplo teorisi olarak yorumlamak, hele bunu yüksek politikaya bizzat etkisi dokunan bir gazetecinin yapması, tehlikeli sonuçlar doğurur.