Asayiş
  • 15.8.2019 13:18

FETÖ'cü deşifre etti: Hamile kadınlar Gülen’in planı!

Eski FETÖ mensubu Nuri Turan, 15 Temmuz davalarından yargılanan ve hapiste bulunan FETÖ’cü kadınlar üzerinden ‘hamile kadınlar hapiste tutuluyor’ propagandasının terörist elebaşı Fetullah Gülen’in planı olduğunu itiraf etti.

15 Temmuz hain darbe girişiminde sonra yürütülen başarılı operasyonlarla gücünü kaybeden FETÖ'nün içinden itiraflar gelmeye devam ediyor.

Eski FETÖ mensubu Nuri Turan, munferit.net adlı internet sitesinde yayınladığı yazısında önemli bilgiler verdi.

15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) süresince "terör örgütlerine üye olmak" suçlamasıyla yargılanan ve cezası kesinleşmemiş bazı kadınların, 6 aydan küçük bebekleriyle birlikte cezaevlerinde tutukdukları iddia edilmişti. Sosyal medya üzerinden karalama kampanyaları düzenleyen FETÖ’cüler ve yerli işbirlikçileri “suçsuz bebekler hapislerde tutuluyor” propagandası yapmıştı.

"Hedefe ulaşmak için feda edilebilirler"

Nuri Turan yazısında bu karalama kampanyasının FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’in planı olduğunu belirtti.

Turan “Bütün kaleleri ele geçirilen Cemaat, savaşı başka bir boyuta, vicdansız bir boyuta taşıdı. Mağduriyetleri kullanmak. Binlerce insan, yüzlerce yeni doğum yapmış kadın bebekleriyle hapishanede. Bu acıları kullanarak yurt dışında kamuoyu oluşturmak, kendi üyelerini kenetlemek ve de meydan okumak istiyor. “Sezai” olayında da gördüğümüz gibi, insanlar bir araç. Hedefe ulaşmak için feda edilebilirler.” diye yazdı.

İşte Turan’ın o yazısından bazı bölümler;

“Aptallığın Kutsallaştırılması” yöntemini en etkili kullananlardan biri de Cemaattir.

(...)

Cemaat ilk büyük darbeyi Dershanelerin kapatılmasıyla aldı. Dershaneler, Askeriyeye öğrenci sokmaktan sonraki en hayatı birimdi. Çok iyi para kazanma, binlerce elemanını istihdam etmeden (öğretmen, yönetici, muhasebeci) daha önemlisi, insanları devşirmenin en önemli çarkıydı. Okullarında yıllar süren “adam kazanma” burada 10 aylık üniversite sınavlarına hazırlık döneminde yapılabiliyordu.

Cemaat bu ölümcül darbeyi aldığında önünde iki seçenek vardı. Ya diyecekti ki, dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu bile bir devletle baş edemez. Bu işi burada bırakalım. Bizim asıl gayemiz Allah rızası. Dershane de okul da vesile. Olsa da olur olmazsa da. Biz dershanesiz de Allah’ı anlatırız. Sokakta, parkta, pazarda, yaşayarak örnek olarak... Kavgayı devam ettirmek büyük aptallık olacaktı.

(...)

Fakat burada cemaat savaşa devam etti. Erdoğan ile mı baş edemeyeceklerdi? MİT hariç bütün stratejik kurumlar ellerindeydi. Savaşa devam kararı alırken de bilinen taktiği kullandı. Aptallığına din elbisesini giydirdi. İranlılar (Şia) ülkeyi ele geçirecek, onlara karşı savaş veriyoruz dediler. Rüyada “peygamberimiz daha çok tweet atsınlar” dediler. Şakirtler birkaç sahte hesap açarak gece gündüz tweet atmaya başladılar. Fuat Avni bunların idolü oldu. Daha sonra Peygamberimizin “kim devlet malından bir hırka alırsa cehennemdeki yerini hazırlasın” hadisini kullanarak, AK Partinin çok hırsızlık yolsuzluk yaptığını, bunlara karşı mücadelenin cihat olduğunu söylediler.

(...)

Diktaya, tek adama karşı mücadele ettiklerini, Müslümanların haysiyetlerini kurtardıklarını söylediler. Sanki çok demokratlarmış gibi... Cemaatin şu an, Almanya ve Amerika’dan sonra en güçlü olduğu yer Mısır. Ve Mısır bir darbeci tarafından yönetiliyor. 3000 Müslüman Kardeşler üyesine idam cezası verdiler. Cemaatin bu diktatöre karşı tek kelime ettiğini duydunuz mu? Ya yıllarca çok başarılı eğitim hizmeti verdiği Orta Asya ve Afrika’daki ülkelerin çoğu? Onlar da tek adamla yönetiliyordu. Fakat cemaat için prensipler, üniversal değerler değil, çıkar ön plandaydı. İşleri görülsün de nasıl olursa olsun. Don Kişotluk yapmanın ne anlamı vardı? Güç dengesinin olmadığı yerde savaşmak aptallık değil miydi?

Bütün kaleleri ele geçirilen Cemaat, savaşı başka bir boyuta, vicdansız bir boyuta taşıdı. Mağduriyetleri kullanmak. Binlerce insan, yüzlerce yeni doğum yapmış kadın bebekleriyle hapishanede. Bu acıları kullanarak yurt dışında kamuoyu oluşturmak, kendi üyelerini kenetlemek ve de meydan okumak istiyor. “Sezai” olayında da gördüğümüz gibi, insanlar bir araç. Hedefe ulaşmak için feda edilebilirler.

Peki bütün tek adamlar gibi bir “Taktik ve Strateji Dehası” olan Hocaefendinin amacı ne, niye bu kadar acıya engel olmuyor? Benim tezim şu. İngiliz Sinemasının birçok uzman tarafından en güzel filmi kabul edilen “The Third Man”de şöyle bir diyalog var. Harry diyor ki: “İtalya’da yıllarca savaş, açlık, kan ve gözyaşı oldu. Bunun sayesinde Rönesans,Michelangelo, Da Vinci çıktı. Bir de İsviçre’ye bak. 500 yıldır barış içinde yaşıyorlar. Ne yaptılar? Guguklu Saat ve Çikolata.” Hocaefendi de böyle düşünüyor bence. İyice acılar çekilsin. Kalan sağlar bizimdir. Kalanlar davaya en bağlı olanlar olacak. Onlarla istediğim hedefe yürüyebilirim. Bu arada ölenler, sakat kalanlar, intihar edenler….??? “Bir kişi ölürse trajedi, bir milyon kişi ölürse istatistiktir.

 yeniakit.com.tr

Güncellenme Tarihi : 15.8.2019 13:25

İLGİLİ HABERLER