KAYNAK : Haber Vitrini
AB Genel İşler Konseyi'nin (GİK) dün gece Lüksemburg'daki olağanüstü toplantısından beklentilerin aksine ''yeni bir girişim'' ve ''İsrail'e yaptırım kararı'' çıkmaması, basın ve kamuoyunda tepkilere neden oluyor.
Ortadoğu'ya bir heyet göndererek, ''BM'nin kararına uyulmasını'' isteyeceklerini açıklayan AB'li bakanların, söz konusu AB heyetinin Filistin lideri Yaser Arafat ile görüşmesi için İsrail Başbakanı Ariel Şaron'dan ''izin alamadıklarını'' duyurmaları, Avrupa basınında ''AB'nin olmayan itibarını kaybetmesi'' şeklinde yorumlanıyor.
Belçika'da AB'yi izlemekle görevli 4000'e yakın yabancı gazeteci, yürütme organı Komisyon'un günlük olağan basın toplantılarını ''büyük bir merak ve zevkle'', ''eğlenerek'' izliyorlar.
''Paskalya tatili'' nedeniyle Komisyon sözcülerinin büyük bir bölümü izinli olduğu için, gazetecilerin soruları sık sık yanıtsız kalıyor. Arap gazetecilerin de akın ettikleri basın toplantılarında, AB'nin Ortadoğu konusunda sadece ''görüşü'' değil, ayrıntılı ''bilgisi'' de olmadığı gözler önüne seriliyor.
Fıkra mı? Haber mi?
Gazeteciler, AB Dönem Başkanı İspanya'nın Başbakanı Jose Maria Aznar'ın, son birkaç gündür, Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile görüşmek için telefon ettiğini, her seferinde karşısına İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un çıktığını ve ''Sayın Aznar, siz bir teröristle görüşmek istiyorsunuz. Bu olmaz'' dediğini, İspanyol kaynaklara dayanarak anlatıyorlar.
Aznar'ın, Ortadoğu'ya giderek Arafat ve Şaron ile görüşmek istemesi, ancak İsraillilerin bunu reddetmeleri, bugün bölgeye gönderilen AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile İspanya Dışişleri Bakanı Josep Pique'nin Arafat ile görüşemeyecek olmaları ve ''Nasıl olsa başka muhataplar buluruz'' diyerek yola çıkmaları, bu arada ABD'nin Ortadoğu Temsilcisi emekli General Anthony Zinni'nin Arafat ile görüşeceğinin duyurulması alaylı yorumlara neden oluyor.
AB ne yapmıyor?
AB'li bakanların ve Komisyon'un birbirlerinden habersiz, uyumsuz ve çelişkili açıklamaları, ''olmayan itibarın kaybını'' süratlendiriyor.
GİK öncesinde, ''yeni bir girişim için toplanılacağı'' açıklanırken, GİK'ten sonra Lüksemburg'da basın toplantısı düzenleyen Dönem Başkanı Pique, ''Yeni bir girişime gerek yok. Ortada yeteri kadar öneri var'' dedi.
AB'nin tek somut önerisi, ''İsrail ve Filistin'in BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymaları, Filistinlilerin terörizme son vermeleri, İsrail'in şiddeti durdurması ve işgal ettiği topraklardan çekilmesi'' olarak kalıyor. Solana ve Pique'nin, haftalardır tekrarladıkları bu görüşleri ''kararlı bir şekilde yansıtmak için'' Ortadoğu'ya gittikleri anlatılıyor.
AB, İsrail ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almasının söz konusu olmadığını belirtiyor. Komisyon Başkanı Romano Prodi, bu anlaşmanın ''bir şantaj aracı değil, diyalog organı'' olduğunu söyledi.
''Filistin Devleti'nin kurulmasının ve tanınmasının bir çözüm yolu olduğunu'' savunan AB'nin, bu yönde hiçbir girişimde bulunmasının söz konusu olmadığı da belirtiliyor.
''AB'nin Filistin'e verdiği paralarla oluşturulan altyapı tesislerinin İsrailliler tarafından imha edilmesi'' üzerine ''tazminat istemekten'' söz eden bazı bakanların bu yaklaşımları da, AB genelinde ilgi ve destek görmedi.
Prodi'nin sürekli olarak, ''Filistin Yönetimi'ne 50 milyon euro yardım vereceğiz'' demesi de eleştiriliyor. Arap gazeteciler, basın toplantısında Prodi'ye, ''Filistin Yönetimi hapiste, parayı kime vereceksiniz?'' diye sorarak, Komisyon Başkanı'nın sinirlenmesine neden oldular.
AB'nin endişeleri
Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri, AB ülkelerinde İsrail karşıtı hareketlerin ve sabotajların artması, petrol fiyatlarının endişe verici tavana ulaşması, terörizmin AB'ye sıçraması olasılığı, Yahudi lobisinin çok iyi organize edilmiş çalışmaları, ekonomik dengelerin sarsılması gibi unsurlar, AB ülkelerini düşündürüyor ve rahatsız ediyor.
AB'liler arasındaki uyumsuzluk ve gerginlik doruk noktasına ulaşırken, Belçika Dışişleri Bakanı'nın, ''AB'nin bu hayal kırıcı tavrını sonsuza dek savunamayacağını'' açıklaması, durumun ciddiyetini yansıtıyor.
Bush yönetiminin iktidara gelişinden ve özellikle 11 Eylül'den sonra ABD'nin AB'ye yönelik ''umursamaz'' tavrı da sık sık karikatürlere konu oluyor.
AB Komisyonu kulislerinde, bugünkü ''eğlenceli ortamı'' izleyen bir İngiliz gazetecinin, Türk meslektaşına gülümseyerek yaptığı şu yorum dikkat çekici:
''AB'nin bugünkü halini, yaptıklarını ve yapamadıklarını iyi izleyin. Bir veya iki yıl sonra, Kıbrıs'ın AB'ye girişi söz konusu olunca da aynı tabloyu sergileyecekler. Dış politika söz konusu olunca, AB'nin sadece Ortadoğu'da değil, hiçbir yerde görüşü, bilgisi, yeteneği ve itibarı yok... Fazla ciddiye almak hata olur...''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:13