Medya
  • 23.12.2002 11:58

GAZETECİLER: BASIN YASASI YASAK DOLU

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Vakfı’nca İstanbul’da düzenlenen “Yerel Medya Eğitim Seminerleri” kapsamında gerçekleştirilen “İkinci Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı”nın ardından gazetecilik meslek örgütleri tarafından ortak bir bildiri yayınlandı. Yayınlanan ortak bildiride, Türkiye Cumhuriyeti’nin, insan haklarına saygılı, Atatürk devrim ve ilkeleri doğrultusunda demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanarak, “Cumhuriyet’e yapılacak tüm saldırıların önlenmesi başta gazeteciler olmak üzere hepimizin ortak görevidir. Bu görevin her koşulda yerine getirileceğinden kimse kuşku duymamalıdır” denildi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasında temel yol olan basın ve yayın özgürlüğünün temel insan haklarından olduğu ifade edilen bildiride, bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olmasının esas olduğu kaydedildi. Herkesin iletişim hakkı dahil ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğu, bu hakkın kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın kullanılması gerektiği dile getirilen bildiride, özgürlükler kullanılırken ödev ve sorumluluk bilinci içinde hareket edilmesi gerektiği anlatıldı. Gazetecilerin basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanması gerektiğine dikkat çekilen bildiride, “Her türlü sansür, otosansürle mücadele edilmelidir. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ve meslek ilkeleri belirler” denildi. “YASALAR BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALIDIR” “Gazetecilik mesleğinin görev ve sorumluluk bilinci ile gazetecinin onurunu korumak ilk hedefimizdir. Gazetecilik kimliği korunarak, toplumun gazetecilere olan güveni yeniden kazanılacaktır” denilen bildiride, şu görüşlere yer verildi: “Kuşkusuz uyum yasaları çerçevesinde yapılan yasal düzenlemeler, demokratik hukuk devleti ilkelerine uygundur. Yapılan Anayasa değişikliği ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmıştır. Genel sınırlandırma kaldırılmış, yerine temel hak ve özgürlükler için getirilen ‘sınırlamalara sınır’ her hak ve özgürlükler için ayrı ayrı belirlenmiştir. Ek güvence olarak ‘öze dokunma yasağı’ getirilmiş ve ‘ölçülülük ilkesi’ kabul edilmiştir. Ancak, yeniden Anayasa’dan başlamak üzere basın ve yayın fiilleri ile yasaların bütün olarak ele alınması zorunludur. Halkın bilgi edinme ve haber alma hakkı önündeki sınırlar kaldırılmalıdır. Gazetecilerin habere, bilgiye ulaşmasındaki hakkın aslında herkesin ifade özgürlüğü hakkı olduğu kabul edilerek, bilgi edinme özgürlüğü yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.” 4756 SAYILI YASA Basın Yasası, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa değişikliğine de değinilen bildiride, şöyle denildi: “4756 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler, uygulamada ortaya çıkan sonuçları ile temel insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır. Düşünceyi açıklama ve yayma, bilim ve sanat özgürlüğü, basın özgürlüğü, süreli ve süresiz yayın hakkı, basın ve kitle iletişim araçlarından yararlanma hakkı gibi temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu gerekçesi ile sayın Cumhurbaşkanı tarafından yasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali talep edilmiştir. 1982 Anayasası’na aykırılık nedeni ile ileri sürülen iptal gerekçelerinde sayın Cumhurbaşkanı haklıdır. O sebeple Anayasa Mahkemesi tarafından yasa değişikliği iptal edilmelidir. Gerçekten ödenemez boyutlardaki para cezaları özellikle yerel basın organları ve gazetecileri zor durumda bırakmakta, giderek gazetelerin, radyo ve televizyonların kapanması gündeme gelmektedir. Hatta yapılan yasal değişiklik sonucunda ödenemeyen para cezaları hapse çevirileceğinden dolayı gazetecilerin yeniden hapishaneye girmeleri gündeme gelecektir.” “Yasalarda yapılacak düzenlemelerin gazetecilerin ve meslek örgütlerinin görüşü alınarak yapılması gerektiği” vurgulanan bildiride, ayrıca 212 sayılı Basın İş Yasası’nın yaşama geçirilmesi ile basın çalışanlarının çalışma şartlarının yasal güvenceye kavuşturulması istendi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:58

İLGİLİ HABERLER