SERDAR TURGUT - AKŞAM
BİR YIL DAHA GEÇTİ
Yazının başlığını düşünürken 'Bir yıl daha geçti' türünden bir lafın çok da alışılagelmiş bir laf olduğunu da düşünmedim değil hani!
Ancak mesleki bir değerlendirme yapmayı düşündüğümden böyle bir başlığın son derece yerli yerine oturmuş olacağına da karar verdim sonunda.
Geride bırakmakta olduğumuz bu yıl da son derece yorucu geçti gazeteciler açısından.
Özellikle muhabirliğin insanı ne kadar da tüketen bir iş olduğunu bilenler açısından bu yılın da yorucu geçmiş olması çok büyük bir sürpriz değil tabii.
Ancak bu yılı öncekilere göre daha da yorucu yapan gelişme meslek dalımızda iş güvenliğinin gittikçe hızlanan ölçüde kaybedilmekte olduğuydu.
Yanlış anlaşılma olmasın diye net olarak söyleyeyim ben sektörde sendikalar aracılığıyla işten çıkarmaların önlenebileceğini düşünmüyorum.
Bu meslek son derece bireyci, egoist bir meslek dalıdır.
Gazeteci olmuş, imzasını gazete üzerinde görmeye esrara alışmış gibi alışmış olan bir insan omuz omza çalıştığı tüm arkadaşlarıyla sürekli rekabet halindedir de.
Bu işi tutku haline getiren de belki budur sadece.
Egosu haklı haksız büyümüş bireylerin olduğu bu meslekte sendikalar aracılığıyla hak arama mücadelesi hep bir fantezi olmuştur bana göre.
Üstelik sendikalar var oldukları dönemde de hak getireceğiz derken haksızlık da yapmışlardır istemeden de olsa.
Örneğin adı muhabir olan herkese yüzde 10 artış aldınız diyelim ama senede 100 haberi manşet olan muhabir ile üç haberi çıkan muhabire aynı para artışını vermek büyük bir sosyal adaletsizliktir.
Ben yıllardır bu iş dalında bireysel sözleşme süreçlerinin yaşanmasını savundum.
Yani işini iyi yaptığı için gücü olan muhabir, yazar patronuyla masaya oturup hak ettiğini alacak, işini iyi yapmadığın için kendini güçsüzleştiren ise o da bir düzeyde hak ettiğini alacak.
Ancak bir gazetecinin patron temsilcisiyle bireysel sözleşme görüşme yapabilmesinin şartları Türkiye'de ne yazık ki fazla kalmadı geçtiğimiz yıl boyunca.
Hatta bazı gazeteler meslektaşların eski haklarını ortadan kaldırmaya yönelik anlaşmaları önlerine getirdiler.
Anlaşmayı imzalamayanlar başka şehirlere gönderildi imzaya zorlanmaları için.
O olan biten de göstermektedir ki gazetecileri önümüzdeki yıllarda da çok zor günler beklemektedir.
Bunu önlemenin tek yolu da iş mobilitesinin olması yani gazetecinin iş yeri değiştirme gücünün tekrar yakalanmasıdır.
Gerçi Sabah ve Hürriyet gazetelerinin birkaç yıl öncesine kadar aralarında var olan kağıda dökülmemiş anlaşmaya göre birbirlerinden gazeteci transfer etmedikleri döneme göre bugünler daha iyidir ama rekabet ortamı tam oluşmadığından bu da meslektaşlar açısından geleceğe yönelik bir umut yaratacak düzeyde değildir.
Bu sektöre yeni işadamlarının girmesi, yeni iş yerlerinin açılması tüm çalışanlar için çok iyidir ancak geçtiğimiz yıl bir 'Yarın' gazetesinin yaşamına son vermiş olması da bazı umutları söndürmesi açısından çok kötü olmuştur.
Basın sektörüne patron olarak girmek gerçekten riskli hale geldi. Büyük paralar isteyen bir iş kolu bu.
Büyük paralar bastırılsa bile yeni bir gazetenin tutması son derece zor oluyor bu sektörde.
Bu açıdan bakarsanız 'Vatan' gazetesini de tebrik etmek gerekiyor geçtiğimiz yıl içinde atmış oldukları adımlardan dolayı.
Kendilerini zaman zaman eleştirsem de Zafer Mutlu ve ekibi, hem Türkiye'yi çok iyi tanıyor hem de yeni bir gazeteyi çıkarıp ona yer açmak konusunda üstlerine yok da denilebilir.
* * *
Sektörde genel olarak çalkantı yaşanırken benim özelimde de mesleki açıdan hayli çalkantım oldu bu yıl içinde.
Yeni iş yeri yeni heyecan, yeni arayışlar, yeniden mücadeleye giriş demekti.
Buna korkmadan girdim çünkü bu gazetenin başında yıllardır tanıdığım bir profesyonel var.
Yeni evime gelmekte ne kadar haklı olduğumu da bir yıl içinde net olarak gördüm.
Bizim işimizi profesyonel olarak izlemiyorsanız, AKŞAM'ın Nurcan Akad'ın yönetiminde bir yıl içinde ne kadar önemli yollar katettiğini göremezsiniz.
Kendisi arada bir bunu yazıyor, ben ona daha sık yaz da millet görsün olan biteni diye rica etsem de o böyle yazılara fazla girmek istemiyor.
Devamlı ve istikrarlı bir şekilde tiraj alıyoruz mesela.
Büyük patlamalarla gelen tirajlar hep büyük patlamalarla gitmiştir de.
İstikrarla alınan tiraj ise bu gazetenin düzenli bir şekilde okuyucu kazanmakta olduğunu gösterir ki bu en önemli gelişmedir.
Sonra bir yıl içinde bu gazetenin okuyucu profili neredeyse yüzde 100 değişti.
Eğitimli, haber okumayı ciddi bir iş olarak gören, gazete okumaktan keyif alan kesim AKŞAM'a düzenli okuyucu olarak gelmeye başladı hızla.
Bütün bunlar çok ciddi gelişmeler.
Bu gazeteye ilk geldiğim gün AKŞAM yeni dönemin yükselen yıldızı olacak demiştim.
Gazeteyi yapan herkesin eline sağlık, bu iddiamda haksız çıkmadım.
Ve üstelik ben bu yükselişin önümüzdeki yıllarda da süreceğini bilmenin keyfiyle yeni yıla hazırlanıyorum.
Tüm arkadaşlarıma ve tüm okuyuculara mutlu bir yıl temenni ediyorum.
2004'ün hepiniz için ve sektörde var olma mücadelesi veren bütün arkadaşlar açısından geçmiş tüm yıllardan çok daha iyi olmasını diliyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:20