
GAZETECİLERİ DE FİŞLEMİŞLER!
İSTANBUL - Ergenekon terör örgütü dosyasında yer alan yeni ilginç bilgiler ortaya çıktı. Örgütün 'Türkiye'de gizli hakim güç' olmayı amaçladığı öne sürülürken, terör örgütü PKK ve Abdullah Öcalan'la ilişkilerine yer verildiği belirtildi. Örgütün ele geçirilen belgelerinde Türkiye'de bütün meşhur köşe yazarları ve gazetecilerin 'MİT'çi, CIA'ci, MOSSAD'cı' olarak fişlediği kaydedildi. Ergenekon'un darbe girişimlerinden birinin de Bülent Ecevit'in koalisyon hükümeti zamanında planlandığı ortaya çıktı. Bu arada son dalga operasyonu için ek iddianame değil yeni bir iddianame hazırlacağı belirtildi.
Ergenekon iddianamesinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki incelemesi sürerken, binlerce sayfalık soruşturma dosyasında ilginç bilgilerin yer aldığı belirlendi. Edinilen bilgilere göre, soruşturması kapsamında zanlılardan Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis cinayetleriyle ilgili evrak da ele geçirildi. Dosya kapsamında 1991'den 2007'ye kadar yüzlerce karanlık cinayet yer alıyor. Dosya içinde Sabancı suikastı belgesi de olduğu ancak cinayetin delil yetersizliği nedeniyle direk olarak Ergenekon'a bağlanmadığı öğrenilirken, Sivas olayları dosyada yer almıyor.
Gazeteciler fişlenmiş
Ele geçirilen belgere göre Türkiye'de tanınmış köşe yazarları ve gazetecilerin 'MİT'çi CIA'ci, MOSSAD'cı' olarak örgüt tarafından fişlendiği kaydedildi. Bu fişlemeler örgütün üst yönetimine de bildirilmiş.
Para kaynağı araştırılıyor
Örgütün para ağıyla ilgili araştırmanın sürdüğü, bu konuda tam olarak saptamaların henüz yapılamadığı belirtildi. Ancak uyuşturucu ticareti sonucu gelir elde edildiği şüphelerine yer verildi.
Ecevit döneminde de
Ergenekon örgütünün darbe planlarının sadece iktidardaki AKP'ye yönelik olmadığı, Bülent Ecevit koalisyon hükümeti döneminde de aleyhte faaliyet yapıldığı ve darbe benzeri girişimde bulunduğu belirtildi.
Her kesimden grup var
Elde edilen belgeler örgütün yapısını da daha da belirginleştirdi. Ergenekon içinde sağcı, solcu, tarikatçı, radikal dinci şeklinde birçok grubun yer aldığı ancak bunların birbirinden haberi olmadığı bildirildi. Sanık ifadelerine göre ülkücü ve solcu iki farklı gurup bir mitinginde karşılaştı ve olay yerini terk ederken, Ancak liderlerin 'aynı amaç için oradayız' demesiyle gruplar yeniden toplandı. Örgütün farklı etnik grupları düşman olarak gördüğü, Atatürkçülüğü bilinenden farklı yorumladığı da öne sürüldü. İddiaya göre 'toplumsal olaylarda Ergenekon adı hiç öne çıkmamalı' şeklinde bir kural konuldu. İddianamenin yaklaşık ilk 100 sayfasında olaylar ve sanıklar, 400'e yakın sayfasında da delilleriyle beraber örgüt faaliyetleri ve sonraki bölümlerde de bireysel durumlarla ilgili bilgilere yer verildi.
Ek iddianame değil, yeni dava
Ergenekon operasyonunun altıncı dalgası olarak gerçekleştirilen gözaltılarıyla ilgili sanılanın aksine ek iddianame düzenlenmeyeceği, bu kişiler için ayrı bir dava açılacağı öğrenildi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 2007/1536 hazırlık sayılı iddianamenin eki olarak bir iddianame hazırlanmayacağı belirtildi. Altıncı dalga olarak yapılan son operasyon sırasında ilk iddianamenin hazırlandığı bu nedenle yapılan son göz altılarla ilgili başka bir dosya numarası çerçevesinde başlı başına bir iddianame hazırlanacağı bilgisi verildi. Açılacak yeni davanın ilk açılan dava ile hukuki irtibatı bulunması halinde mahkeme üyeleri ve dava taraflarının talepleri doğrultusunda birleştirilebileceği anlatıldı.
Danıştay saldırısının ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan ve hakkında takipsizlik kararı verilen Muzaffer Tekin'in iddianamede saldırı nedeniyle suçlandığı da kaydedildi.
Örgütle bağlantılı 10'a yakın sivil toplum örgütünden bahsedildiği ve bu derneklerin de halkı yönlendirmek için kullanıldığı anlatıldı.
(RADİKAL)
Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 07:48