Medya
  • 28.10.2003 12:37

GENÇ GAZETECİ; İNCİNDİKÇE BİLENİR, DAHA GÜÇLÜ OLMAYI ARZULARSIN!

NECDET ŞEN'İN DERKENAR.COM'DA YAYINLANAN YAZISINDAN KISA BİR ALINTI... Zaman zaman genç kuşaktan gazetecilere rastlıyorum. Şöyle diyor bazıları: ''Gazeteci olmaya Hızlı Gazeteci'yi okurken karar verdim.'' İlk anda bundan mutluluk duysam da, ardından hafifçe buruluyorum. Çünkü Hızlı Gazeteci, aslında ekmeğini kazanmakta olduğu basın sektöründe ayrıkotu gibi duran, hırslı insanların, dalaverenin, ikiyüzlülüğün, kaypaklığın kol gezdiği gazete binalarından kaçıp gitmeyi, kendini dağlara, yollara vurmayı arzulayan bir roman karakteri. Böyle bir karakter, neredeyse her karesinde deşifre ettiği, reddettiği bir camiayı yine de heves edilir bir meslek olarak yansıtmayı nasıl başarmış? Belki onlar da Hızlı Gazeteci gibi bozuk düzenin karşısında dimdik duran bir kahraman olmayı arzulamışlardır. Peki, durabilirler mi? Basın camiasında (buna televizyonu da katalım, çünkü her ikisi arasında yatay geçişler pek sık yaşanır ve gazetecilerin çoğu önce basında başlar, oradan televizyona geçer) yükselebilmek için pek çok haksızlığa göğüs germek zorunda kalır genç gazeteci adayı. Ayrımcılıkları görür, yalakaların nasıl kayırıldığını, kendi haberlerinin nasıl apartıldığını, üstünde amir konumunda bulunanların aslında ne kadar çapsız olduklarını, ''haber'' diye yazması istenen şeyin arkasındaki pis hesapları, holding çıkarlarını, tepelerinde demoklesin kılıcı gibi sarkıtılan işten atılma ya da kızağa çekilme tehditini ve daha birçok incitici durumu, hepsini bir bir yaşayarak, ama dışarıya renk vermemeye çalışarak vitrinde durur poz keser genç gazeteci. Belki Hızlı Gazeteci okuyarak ilgi duymuştur gazeteciliğe, belki başka nedenlerden, ama genç gazeteci bir süre sonra anlar ki, orada bulunan insanlar arasındaki tek ''Hızlı Gazeteci'' kendisidir. Yapayalnızdır. Daha geçen hafta meyhanede haksızlıktan ve erdemden dem vuran, kendine yoldaş sandığı yan masadaki çocuğun, fırsatını bulduğu anda nasıl saf değiştirip yalakalar güruhuna yamandığını görür, bir kez daha incinir genç gazeteci. Gazete, bir ucunda Derin İktidar'ın ağzı, diğer ucunda kamuoyunun kulağı olan ve başka çıkışı bulunmayan bir boru gibidir ve genç gazeteci herkesle birlikte aynı tarafa doğru üflendiğini sezinler. Maksat haber yapmak değil, büyük oynayanların buyruklarını yerine getirmektir, gazeteciliğin dışarıdan görünen pırıltısı seraptan ibarettir yalnızca. Ama yine de terkedip gidemez genç gazeteci. Gidecek bir yer yoktur çünkü. Başka iş bilmemektedir. Oysa işin gerçeği, gazetecinin gidecek hiç bir yerinin olmaması değil, gitmek istememesidir. Çünkü gazetecilik başka hiç bir meslekte olmayan bir ayrıcalık sunar kendisine: Güç ve saygınlık. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:56

İLGİLİ HABERLER