GENERAL LOJMANLARI YÜZÜNDEN BİR GAZETECİNİN DÖVÜLDÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI...
NECATİ DOĞRU/ SABAH
GAZETECİ İLHAMİ SOYSAL, GENERAL LOJMANLARI YÜZÜNDEN DÖVÜLMÜŞTÜ
Biz o yıllarda üniversite öğrencisiydik. Şair Refik Durbaş'la, Ali Özgentürk'le birlikte fal bakmazdık, kızlara "burcum seni çekiyor, gel sinemaya gidelim" demezdik. Kızı yüceltecek romantik sözler bulurduk.
Şiir okurduk.
Kızları ciddiye alırdık.
Şimdiki üniversite öğrencileri bizden çok çok iyiler, ilerideler. Onlar hem fal bakıyorlar, hem kitap okuyorlar, hem şiirle ilgililer. Hem de kızları da ciddiye alıyorlar.
Biz kitap okurduk.
Köşe yazılarını içerdik.
Dört yazarı çok tutardık. Çetin Altan, İlhan Selçuk, İlhami Soysal ve sağ kesimden de Tarık Buğra... Hayatın tesadüfü, ben daha sonra Tarık Buğra hariç, yazılarını her gün atlamadan okuduğum diğer 3 büyük köşe yazarıyla aynı gazetelerde yazı yazma şansına ulaştım. İlhami Soysal'la Milliyet'te çalıştım.
Kibar bir insandı.
Gerçek bir yazı emekçisiydi.
Gözleriyle gülerdi.
Kibirsiz, komplekssizdi...
Üç dinlerdi.
Bir söylerdi.
****
Genel olarak gazete yazarlarının yaptığını yapmaz, tam tersine hiç kendinden söz etmezdi, "Ben yazdım... Ben açıkladım... Ben buldum... Ben konuştum..." diye ağzından bir gün bir laf duymadım. En olgun döneminde talihsiz bir trafik kazasında çok erken öldü.
Ne zaman lojman lafı geçse...
Lojman haberi okusam...
Lojman yazısı yazsam...
İlhami Soysal ağabeyi hatırlarım. Biz üniversitede öğrenciydik, gazeteden haberi; gençliğimizin ruhunu raydan çıkartacak isyan duygularına kapılarak okuduk.
Yıl 1968'di.
Cevdet Sunay Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekli olmuş Cumhurbaşkanlığı'na seçilmişti. Onun yerine Cemal Tural, Genel Kurmay Başkanı olmuştu. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Çankaya Köşkü'nün bahçesine Genel Kurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanı için 4 tane köşk yaptırma kararı almış, inşaatı başlatmıştı. İlhami Soysal, köşesinde "Kuvvet komutanları için özel lojman yapılmasını" eleştiren yazılar yazmaya başlamıştı. "Osmanlı ordusu bile savaşa giderken önce askerin ihtiyaçlarını planlıyor, padişahın otağını en son kuruyordu" diye yazıyordu.
****
İlhami Soysal, bir gün gazeteden çıktığında, Ankara'nın ortasında, Kızılay'da 2 Astsubay, 1 subay, 1 emekli subay tarafından otomobile konularak kaçırıldı, Eskişehir yolunda dövülüp, yol kenarına bırakıldı. Subay ve emekli subayların isimleri sonra ortaya çıktı, gazetelerde yayınlandı. İlhami Soysal, günlerce hastanede yattı. Bunu yaptıranın o dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural olduğu iddia edildi.
Ne zaman lojman lafı geçse...
Bu olayı hatırlarım.
Meclis Başkanı Bülent Arınç da; "Milletvekillerinin lojmanlarından ayrılma kararı sivil ve askeri bürokrasiye de örnek olmalıdır" dediğinde bir "vesveseleniş rüzgarı" patlayıverdi.
Askeri yıpratıyor.
Orduyu sorguya alıyor.
Suçlamaları başlandı.
****
Bülent Arınç için yükseltilen; "Bela çıkartmaya çalışıyor... Güç gösterisi yapıyor..." türü kuşkular doğru olabilir. AKP, iktidarını pekiştirmek için ülke egemenlerine "el ense çekiyor" da olabilirler.
YÖK'e el ense...
Orduya el ense...
Özerk kurumlara el ense...
Büyük sermayeye el ense...
Bürokrasiye el ense...
Medyaya el ense...
El enseleri çekip, YÖK, ORDU, ÖZERK KURUM, BÜROKRASİ, BÜYÜK SERMAYE, BÜYÜK BASIN pehlivanlarının sarsılıp "iki dizi üstüne düşüyorlar mı, düşmüyorlar mı" diye görecek, düşüyorlarsa arkadan dolanıp puan alacak da olabilirler.
AKP'nin stratejisi bu olabilir.
Ancak bu elense çekişlerdeki "gerçeklik payı" nedir, biz buna bakmalıyız. Eğer bu ülkenin milletvekilleri "devlet harcamalarındaki israfı kaldırmaya örnek olsun diye lojmanlardan çıkıyorlarsa" toplumun diğer kesimleri de yani ordu da aynı özverinin içinde herhalde olmaldır.
****
Kaç tane lojman var.
Ne kadarı askerlerin.
Askeri lojmanlar içinde gerçekten görevin ve güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak kalması gereken lojmanlara kimse bir şey diyemez. Garnizon lojmanlarından subaylar çıkartılsın talebi de getirilemez. Buna karşılık emekli korgeneral, orgeneral ya da üst rütbeli subaylar için orduevi arazileri ile askeri birlik arazileri içinde yapılmış, "ölünceye kadar tahsis edilmiş" lojmanlar var?
Toplum bunu tartışmalı.
Askeri harcamalar da saydam olmalı. Asker tartışılmaz olmaktan çıkmalı. AKP el ense çekiyor, orduyu zayıflatacak diye şeffaflık, saydamlık, sorgulamayı ertelemek kimseye bir şey kazandırmaz. Yavaş yavaş, "Türkiye bu kadar büyük orduyu beslemeli mi?" tartışmasının kapağını da açmak da bile yarar var.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:05