
GERÇEKER: MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ YETERLİ DEĞİL
ANKARA - Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, temel hak ve özgürlükler ile demokrasi kültürü alanında standartların yükseltilmesi için sadece mevzuat değişiklikleri yapılmasının yeterli olmadığını, istenilen standartlara ulaşılmasının ancak yapılan değişikliklerin hayata geçirilmesi ile sağlanacağını söyledi.
''Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesinin'' tanıtımına ilişkin toplantı Sheraton Oteli'nde düzenlendi.
Toplantının açılışında konuşan Gerçeker, törenin tarihi bir misyonu ve özelliği bulunduğunu belirtti.
Proje kapsamında 30 aylık süre içinde yuvarlak masa toplantıları, konferanslar ve çalışma ziyaretleri yapılacağını anlatan Gerçeker, proje kapsamında yapılacak etkinliklerin tamamlanması ile geriye dönüp bakıldığında bu çalışmaların son derece yararlı ve kalıcı etkiler bıraktığını görmenin en büyük kazanç olacağını söyledi.
Gerçeker, ''Çalışma takvimi içerisinde yer alan ve özellikle özgürlük ve güvenlik, adil yargılanma hakkı, hukuki kanıt, sessiz kalma hakkı, gıyabi mahkumiyet, ifade, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi hususlarda ortaya konacak görüşler büyük katkı sağlayacaktır'' diye konuştu.
Türkiye'de yüksek yargı kurumlarının deneyimlerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakimlerinin deneyimleri ile yuvarlak masa toplantılarında birleştirilmesinin olumlu tablolar ortaya çıkaracağını ifade eden Gerçeker, bunun yanı sıra çalışma ziyaretleri ve ziyaretler sırasında yapılacak değerlendirmelerin de önemli ve yararlı sonuçlar doğuracağını vurguladı.
-DANIŞTAY BAŞKANI BİRDEN
Törende konuşan Danıştay Başkanı Mustafa Birden de, Türkiye'de yargı kurumlarının tarihsel sürecini anlattı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra çıkarılan kanunla Danıştay'ın yeniden kurulduğunu ve 1927'de tekrar faaliyete başladığını belirten Birden, 1982'de bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin kurulması ile iki dereceli idari yargı sistemine geçildiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Bilindiği üzere kuvvetler ayrılığının bir sonucu olan hukuk devletinde idare, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı, vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlamakla görevlidir. Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında vurgulanan tanımıyla hukuk devleti her eylemi ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunun geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan bir devlettir. İşte bu nitelikleri geçerli kılan idari yargı sisteminde Türk Danıştayı hem yargısal, hem idari görevleri olan bir yüksek mahkemedir.''
Birden, idarenin kamu hukukundan doğan işlem ve eylemlerine karşı idari yargıda dava açılabildiğini ifade ederek, ''Bu anlamda idari yargı, kuvvetler ayrılığı sistemini benimsemiş ülkemizde yargının diğer erklere karşı bağımsızlığının da teminatıdır. Yürütmenin işlem ve eylemlerinin Anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve hukuka uygunluğunu denetleyen, bu denetleme görevini Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanan idari yargı, keyfi uygulamaların önüne geçilmesini, insan hak ve özgürlüklerinin korunmasını sağlamaktadır'' dedi.
-DANIŞTAYIN ÇALIŞMALARI
Mustafa Birden, uyum sürecinde Danıştay'da yürütülen çalışmalara değinerek, yabancı dil eğitimine önem verildiğini, dil bilen hakimlerin staj yapmak, konferans ve toplantılara katılmak için uluslararası kurum ve kuruluşlara gönderildiğini, yabancı dil öğrenimi için yurt dışında eğitim çalışmalarının yürütüldüğünü anlattı.
Birden, Danıştayın Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin yüksek idari yargı mercilerinin üyesi olduğu, Avrupa Birliği Danıştayları ve Yüksek İdari Yargı Mercileri Derneğine gözlemci sıfatıyla katılmak amacıyla talepte bulunduğunu belirtti. Danıştayın bu talebinin 2005'te kabul edildiğini anlatan Birden, bu tarihten itibaren tüm çalışmalara gözlemci sıfatı ile Danıştayın katıldığını söyledi.