
GÖKÇEK - ÇÖLAŞAN MAÇINA REHA MUHTAR YORUMU
KİM KİMİ SORGULUYOR?... REHA MUHTAR |
Melih Gökçek’in önceki gece televizyonda uygulayacağı taktiği biliyordum... Zaten programın sonundaki açıklamalar bu gerçeği gösteriyor... “Tartışmadan yüzünün akıyla çıktığını” söylüyor Emin Çölaşan, “Bu adam benim bu programdan sonra gazeteciliği bırakacağımı söylüyordu... Rezil oldu...” Oysa, Emin Çölaşan’ın gazetecilikten istifa etmesini isteyebilecek en son kişi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’dır... Melih Gökçek hangi sıfatla Çölaşan’ın gazeteciliğini sorguluyor... Bu tartışmada, icraatları sorgulanacak bir kişi varsa o Belediye Başkanı sıfatıyla Melih Gökçek’tir... Sorgulayacak kişi de gazeteci sıfatıyla Çölaşan... Oysa, önceki gece sorgulayacak kişi sorgulanan, sorgulanacak kişi de sorgulayan olmuştur... Sonuçta, Emin Çölaşan, yurt dışından para transferi ya da ödenen ve alınan tazminatlarda gol yemedi, ama tartışmanın gidişatı itibariyle gol atması da mümkün olmadı... Bir servet tartışması yapılacaksa Belediye Başkanı’nın serveti tartışılmalı önce... Çünkü gazeteci kamu görevi yapıyor ve kamu adına icraatın başındakini sorguluyor... Bu onun sosyal ve hukuki hakkı... Ancak Emin Çölaşan öyle bir celebrity ki, ünü Melih Gökçek’i geçtiğinden Melih Gökçek’in hayatı, serveti ve icraatları yerine onun hayatı, serveti ve yazdıkları konuşuluyor... Tartışmanın toplumsal rol modelleri yanlış konumlandırılıyor... İlginç olan güzeldir mantığı geçerliyse elbette bu tartışma da çok güzel ve ilginçti... Çünkü Emin Çölaşan’ın hayatı ne yalan söyleyeyim, Ankara’daki Bayındır Parkı ihalesinden daha fazla ilgi çekici ve renklidir... Gökçek’in taktiği sonuç verdi... Dün gece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili kafalarda kalan tek soru “İ” harfinin devamında gelendir... Oysa Gökçek Çölaşan’la ilgili servetinden, tazminatlara, 57 kez dava kaybetmesinden, Genel Yayın Müdürü tarafından eleştirilmesine kadar bir çok konuda kafalarda ispat edilmemiş soru işaretleri bıraktı... Bunu bilinçli olarak “iz kalsın” mantığıyla yaptı... Alparslan Türkeş’ten, Turgut Özal’a AKP’den tüm milliyetçi muhafazakar ve inançlılara gönderme yaparak, Çölaşan’ı Kemalistlerle başbaşa bırakmaya çalıştı... Yelpazesi geniş bir ittifak kurmuştu arkasında... Bu tartışmadan Çölaşan bir şey kaybederek çıkmaz... Çünkü Çölaşan’ın temsil ettiği, değerler ve arkasındaki kitle bu taktiklerden etkilenmez... Ama tatmin olamadılar... Çünkü onlar Çölaşan’ın Gökçek’i ekranda “evire çevire benzetmesini” arzuluyorlar... Bunun canlı yayında gerçekleşmesi mümkün değil, çünkü orası gazete sayfalarındaki polemik sütunları değil... Belagat sanatı dedikleri iyi konuşma ve ikna etme yeteneği çok önemli ve Gökçek bu konuda Çölaşan’dan hiç aşağı kalmaz... 3 saatlik tartışma sonunda ben hala aynı soruyu soruyorum... Ben zaten Emin Çölaşan’ın servetinde, bir üçkağıt olamayacağını biliyorum... Aldığı tazminatları Hürriyet’e mi veriyor, cebine mi atıyor? Pek umurumda değil açıkçası... Ertuğrul Özkök son yazısında Emin’i mi kastetti bilmem... Çok da önemli değil... Sonuçta birbirlerinden memnunlar ki, beraber çalışıyorlar... Ama Melih Gökçek bir Belediye Başkanı olarak Ankara’da başarılı mı değil mi?.. Yaptığı işlerde bir ketempere var mı yok mu?.. Ankara’da yeni yapılan projeler zevksizlik anıtı mı, yoksa Başkent güzelleşiyor mu?.. Bunların yanıtlarını alamadım... Güzel ve renkli bir tartışma... Ama merakımı doyurucu değil!!! |