GÜL: ''MEVZUATIMIZDAKİ BİR ÇOK YANLIŞLIKLARI DEĞİŞTİRMEKTE KARARLIYIZ''
ZAFER ÇAKMAK
ANKARA - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) açısından kritik bir döneme girdiğini belirterek, Meclis tatile girmeden önce gerekli yasal düzenlemeleri tamamlamak ve 2004 yılında bunların uygulandığını göstermek zorunda olduklarını ifade etti.
Liberal Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen 'Türkiye'de İfade Özgürlüğü: Bir Gelecek Perspektifi' konulu sempozyuma, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve çok sayıda davetli katıldı.
Sempozyumun açış konuşmasını yapan Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla, Türkiye'nin hiçbir probleminin sebebinin ifade özgürlüğü olmadığını söyledi. Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesinin değiştirilmesi halinde propagandanın serbestleşeceği ve terörün ortaya çıkacağı kaygılarını doğru bulmadığını belirten Yayla, ''O zaman bu yasak varken terörün sebebi neydi. Terörün sebebi ifade özgürlüğü değildir'' diye konuştu.
AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Luigi Narbone ise AB'nin ortak değerler üzerine kurulu bir birlik olduğunu belirterek, tüm dünyadaki insan haklarının aynı standarta gelmesine büyük önem verdiklerini kaydetti. Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü projelerin, insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda ilerleme sağlanması açısından önemli etkiye sahip olacağını vurgulayan Norbone, bu kuruluşların, reform sürecinin hayata geçirilmesinde çok önemli rol oynamaları gerektiğini anlattı.
Gül de sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, bir ülkeyi meşru ve saygın yapan kriterlerin insan haklarından geçtiğini vurguladı. Herkesin her ülkedeki insan hakları ile ilgili söz söyleme hakkına sahip olduğunu anlatan Gül, rejimlerin değerlendirilmesinde de en önemli kriterlerin insan hakları ve ifade özgürlüğü olduğunu anlattı. Hükümet olarak gerçekleştirdikleri icraatlarda esas alacakları noktanın bu olacağını kaydeden Gül, Anayasal düzeni bu alanda çağdaş uluslararası normlara uyarlama ihtiyacının farkında olduklarını anlattı. Şu anda tüm çalışmalarının Anayasa doğrultusunda devam ettiğini kaydeden Gül, bir taraftan da Anayasa'yı çağdaş insan hakları normlarına kavuşturmak için çaba gösterdiklerini ifade etti. Sadece temsili demokrasi ile yetinmeyeceklerini, katılımcı demokrasiyi gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirten Gül, sivil toplum örgütlerine de, 'gelin ülkeyi birlikte yönetelim, kararları birlikte alalım' çağrısı yaptıklarını hatırlattı.
Birleşmiş Milletler'in iki temel insan hakları sözleşmesi olan medeni ve siyasi hakları ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmelerinin 5 Haziran günü TBMM'de onaylandığını hatırlatan Gül, kimsenin farkında olmadığını ancak Türkiye'nin 40 yıldır kabul etmesine rağmen onaylamadığı BM sözleşmelerini onaylamasının büyük bir önem taşıdığını ifade etti. İfade özgürlüğü kavramının kapsamlı tanımına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile ulaştığını kaydeden Gül, Türkiye'nin 1954 yılında taraf olduğu bu temel insan hakları sözleşmesinden kaynaklanan düzenleme ve uygulamaları gerçekleştirmesinin 49 yıldır yükümlülüğü olduğunu hatırlattı. Gül, ''Bugün yapmak istediğimiz şeylerin hiçbiri yeni değildir aslında. 6. Uyum Paketi de bunların içindedir. Ama sanki vehimlerden hareketle birçok münakaşalar ortaya atmaktayız. Tartışmalardan büyük memnuniyet duyuyorum ama bunlar aslında imzaladığımız sözleşmelerin gereğidir. Dolayısıyla çekinecek, korkacak hiçbirşey yoktur'' ifadelerini kullandı.
Türkiye'de son yıllarda insan hakları alanında yapılan kapsamlı düzenlemelerle, ifade özgürlüğü konusunda çağdaş normlara kavuşulduğunu söylemenin mümkün olmadığını dile getiren Gül, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ifade özgürlüğü ile ilgili maddelerine şiddet unsuru eklenerek şiddeti kışkırtmayan düşüncelerin açıklanmasının cezalandırılmasının önlenmesinin amaçlandığını kaydetti. Gül, ''Ancak bu alanda uygulamalarda yaygın bir şekilde bu değişikliklere uygun sonuç alınmasının biraz zaman alabileceği anlaşılıyor. Bu süreci hızlandırmak için çaba göstereceğiz. Öte yandan mevzuatımızda halen şiddeti teşvik etmeyern düşüncelerin ifade edilmesini suç sayan hükümler bulunduğu da bir gerçektir. TMK'nun 8. maddesi de bu kapsamda sayılabilir. Bu madde şiddet içermemektedir'' şeklinde konuştu. Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir çok davada bu madde ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna vardığını hatırlattı.
Türkiye'nin geçmişinde korkacağı birşey olmadığını vurgulayan Gül, Türkiye'nin bugünkü insan haklarına yatkın olan bir toplum olduğunu söyledi. Bugünkü modern anlamda insan haklarının Türk halkına yabancı olmadığını anlatan Gül, ''Dolayısıyla mevzuatımızdaki birçok yanlışlıkları değiştirmekte Hükümetimiz kararlıdır. Bu konuda siyasi irademiz olduğunu da önümüzdeki günlerde herkes görecektir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin AB konusunda kritik bir döneme girdiğini kaydeden Gül, AB yolunda 40 yıldır belli bir mesafe alındığını, gelinen noktanın çok kritik olduğunu söyledi. Gül, 2004 yılında AB Parlamentosu seçimlerinin olduğunu, parlamenterlerin ve komiserlerin tümünün değişeceğini ve AB'nin uzun bir süre için genişleme sürecini kapatacağını anlatarak, Türkiye'nin 2004'de müzakere tarihi alabilmesi için 2003 yılında gerekli mevzuat değişikliklerini yapması gerektiğinin altını çizdi. Gül şöyle konuştu: ''Bunlarla ilgili bazı zorluklar vardır. Bu zorluklar kasıtlı değil, bir alışkanlıktan kaynaklanıyorsa bunları aşmak kolay olacaktır. Ama çıkan kanunları uygulamamakta bir ısrar olursa bununla ilgili kanunların getirdiği her türlü cezalar ve zorlayıcı tedbirler uygulanacaktır''.
Gül, önümüzdeki 1-2 ayı çok iyi değerlendirmek ve Meclis tatile girmeden gerekli değişiklikleri yapmak zorunda olduklarını kaydederek, Hükümet olarak 2004 yılında da bunların uygulandığını göstermeyi hedeflediklerini vurguladı. Gül, tüm bunları Türk halkının hakettiğini söyleyerek, ''Hükümetimizin bu konudaki iradesi gayet açıktır ve kesindir'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07