Medya
  • 3.4.2007 14:42

GÜNERİ CİVAOĞLU FETHULLAH HOCA'YI YAZDI : CEMAAT Mİ, DEVLET Mİ

Cemaat mi, devlet mi?

GÜNERİ CİVAOĞLU/MİLLİYET 
Ahmet Hakan pazartesi günkü yazısında bir bakanın yakınmasını anlatıyordu: "Fethullah Hoca istihbarat işine meraklıdır. Ama olan bize oluyor."
Bir bakan yakınıyor: "Bu cemaat de çok olmaya başladı... El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık. Cemaatsen cemaatliğini bil kardeşim... Fethullah Hoca istihbarat işlerine meraklıdır. Ama onun merakı yüzünden olan, bize oluyor."
Bu satırları Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın pazartesi günü yayımlanan yazısından yansıttım.
Ahmet Hakan İHL mezunudur. Türkiye'nin din eksenli politika çevrelerinin yabancısı değildir. Gazetecilik yaşamının daha önceki döneminde o çemberin içindeydi.
Gerçi artık "tarafsız bölge"de ama, o camianın nabzını tutabileceği dostlukları azalsa da sürdüğünü sanıyorum.
Kariyerini riske edecek "asılsız" iddialara imza atacak bir gazeteci değildir.
O zaman da ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor.
Hele bir iddia var ki, ürpertici...
Bakana göre "Cemaatçi polisler" ve "cemaatçi savcılar" sorunu varmış.
Bir adım attıklarında, "Hükümetin işine yarar mı, yaramaz mı" diye bakmayıp "Cemaatin işine yarar mı, yaramaz mı" diye bakıyorlarmış.
Bize göre "cemaatçi ya da hükümetçi polis ve savcı" olmaz, devletin yararını gözeten "devletin polisi ve savcısı" olur.
Ahmet Hakan'ın satırlarıyla devam...
Bütün sorunlu işlerin ardından "cemaat bağlantısı" çıkıyormuş.
Hükümet, onlar yüzünden hep zor durumda kalıyormuş.
Son haftalarda "istihbarat merakını" yansıtan neler oldu? Hatırlayalım...
Genelkurmay'ın "Gazeteciler için andıcı" ve "eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu" iddia edilen ve epey "tahrif edildiği" izlenimini veren, darbe ve muhtıra sözcükleriyle örülmüş "günce..."
Bunlar tam da cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında "askeri yıpratmak" amacıyla servise konulmuş gibi görünüyor.
Şu duyarlı süreçte iktidar ve askerin arasında serin rüzgârlar estirdi.
"Ulusa Sesleniş"teki barış ve tüm kesimleri kucaklayış mesajını veren, gelecek için güven duyguları yeşertmek isteyen Erdoğan'da herhalde bu gerilim, sıkıntı yaratmış olmalı.
"Derin devlet"ten sonra bir de "derin sivil" mi?
Bir hukukçu olarak bakan bey tarafından ortaya atılan bu iddialar kanıtlanmadıkça sadece kuşku bulutu olarak kalacağını belirtmeliyim.

GÜLEN'LE YEMEK
Fethullah Gülen Hoca'yla iki kez yemek yemiştik.
Birincisi... Gazeteci merakı.
Tanımak istemiştim.
Altunizade'de bir apartmanın teraslı en üst katındaki dairedeydik. Teras çim saha gibi yeşil çim halıyla kaplıydı. Bir kondisyon bisikleti vardı. Aşçısı diyet yemekleri yapmıştı. Nazik bir ev sahibiydi.
İkinci kez, bir TV programı için konuşmak üzere Kanal D'nin bir önceki binasındaki salonda yemek yedik.
Az konuşuyordu. Kelimeleri özenle seçiyordu. Mütevazıydı.
Benim isteğim, dini konuları, Kuran'ın Arapçasını bilen ve anlayan laik olduğunu düşündüğüm Cemal Kutay'la birlikte konuğum olmalarıydı.
"Üzerinde düşüneyim. Size kararımı bildiririm" dedi.
Bir hafta kadar sonra "Sayın hocamız sağlık nedeniyle programlara katılamayacak, başka hiçbir programa da çıkmama kararı aldı" mesajını gönderdi.
Ardından, çok geçmedi ABD'ye gittiğini öğrendim.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 20:31

İLGİLİ HABERLER