
"GÜNEYDEKİ OTELLERE BİDON BİDON RAKI, VOTKA GİDİYOR"
Yorgancıoğlu, Avrupa Birliği’nin, rakıdaki ÖTV’nin artırılması talebi ve sektördeki diğer konularla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de alkollü içki sektöründe Gümrük Birliği uygulamasıyla eş zamanlı olarak AB normlarına benzer bir yapı uygulandığını, bu yapının alkollü içkilerdeki asgari ÖTV oranlarını AB üyesi ülkelerde olduğu gibi litre başına her bir alkol derecesi için belirlenmesini içerdiğini anımsattı. Türkiye’de asgari ÖTV tutarlarının litre başına rakı için 35,85 YTL, votka ve cin için 41,42 YTL ve viski için 70,93 YTL olduğuna işaret eden Yorgancıoğlu, yerli üretim ile ithalata uygulanan vergilere bakıldığında aynı ürün grubu için herhangi bir ayrımcılığın söz konusu olmadığını, AB’deki uygulamanın tek farkının, tüm ürün gruplarına aynı vergi oranının uygulanmaması olduğunu söyledi. Buna karşılık AB’nin geleneksel ve milli içki olarak tanımlanan bazı içkiler için düşük vergi istisnası tanımladığını belirten Yorgancıoğlu, şöyle devam etti: "Bunlar Yunanistan’da Uzo, Fransa’nın deniz aşırı bölgelerinde üretilen Rom’dur. AB, 1992 yılında Yunanistan’a Uzo ve Fransa’nın bu bölgelerinde üretilen Rom için, bu içkilerin söz konusu ülkelerin milli içkileri olduğu gerekçesiyle ayrıcalıklı vergi izni vermiştir. Bu ayrıcalık sayesinde Fransa Rom’a, Yunanistan da Uzo’ya, aynı derecede üretilen içkilere oranla yüzde 50 daha az ÖTV uygulamaktadır. Portekiz de, 2002 yılında yine deniz aşırı belli bölgelerde üretilen içkileri için yüzde 75 daha düşük vergi ödeme izni almıştır. Bu istisnai uygulamalar halen yürürlüktedir."
"ÖTV ARTIŞININ FİYATLARA YANSITILMASI KAÇINILMAZ"
Galip Yorgancıoğlu, rakının da Türkiye’ye özgü milli içki olduğunu vurgulayarak, söz konusu ülkelere ve adı geçen ürünlere tanınan vergi istisnasının gerekçelerinin rakı için de geçerli olduğunu, AB ile müzakere sürecinde rakının milli içki olarak kabul edilmesi ve vergi ayrıcalığının sürdürülmesi gerektiği, aksi takdirde Türkiye’de sanayici, üzüm ve anason yetiştiren çok geniş bir çiftçi kitlesi ile esnaf ve tüketicinin mağdur olacağını söyledi.
Bu konunun AB ile çok iyi müzakere edilmesi gerektiğini ifade eden Yorgancıoğlu, "Komşumuz Yunanistan’ın Uzo’suna verilen bu hak bize de verilmelidir. Sektör temsilcileri olarak bizler de hükümetimize bu süreçte her türlü desteği vermeye devam edeceğiz" görüşünü dile getirdi.
Rakının raf fiyatının yüzde 70’inin ÖTV ve KDV olduğuna değinen Yorgancıoğlu, çok düşük kar marjlarıyla çalıştıkları için herhangi bir ÖTV artışının perakende satış fiyatlarına yansıtılmasının kaçınılmaz olduğunu, böyle bir artışın pazarda düşüşü de beraberinde getireceğini kaydetti.
"TÜRKİYE’DE SAHTE VE KAÇAK RİSKİ VAR"
Türkiye’de 1997 yılında 73 milyon litre rakı satılırken, bu miktarın şu anda 50 milyon litreye gerilediğine dikkati çeken Yorgancıoğlu, şu görüşleri aktardı:
"O günden bugüne rakının düşmesinin en önemli sebebi, fiyatının arka arkaya gelen ÖTV artışıyla yükselmesi. ÖTV artışının, illa vergi artışıyla sonuçlanmadığı ortaya çıktı. ÖTV’yi artırdığınız zaman, üretim sahte ve kaçağa kayıyor. Türkiye’de böyle bir risk var. Şu anda hala güneydeki otellere bidon bidon rakı, votka gidiyor. Kaçak ve kayıt dışı... Şu anda zaten Maliye ve devlet, alkollü içeceklerde kayıt dışının farkında olduğu için bandrol sistemine geçildi. ÖTV’ye yapılacak artışlar, kayıt dışını daha fazla körükleyecektir. Bandrol bir çözüm olabilir, ama kontrolün çok ciddi yapılması lazım."
BANDROL UYGULAMASI...
Mey İçki olarak bandrol uygulamasına 5 Kasım 2007 tarihi itibarıyla sorunsuz bir şekilde geçtiklerini kaydeden Yorgancıoğlu, bandrol uygulamasıyla birlikte denetim mekanizmalarının daha etkin bir işleyişe kavuşacağı ümidini taşıdıklarını vurguladı.
Sektörde vergisi ödenmemiş kaçak ve sahte içkilerin son yıllarda artış gösterdiğine dikkati çeken Yorgancıoğlu, içki sektöründe ÖTV’nin yüksek olması nedeniyle bu vergileri ödemeden piyasaya mal verenlerin, başta fiyat olmak üzere rekabet avantajı sağladığına ve yasal yükümlülüklerini yerine getiren sektör kuruluşlarını mağdur ettiklerine işaret etti.
Devletin de bu nedenle çok büyük vergi kaybına uğradığını aktaran Yorgancıoğlu, bandrol projesini, sektör firmalarına önemli bir mali külfet getirmiş olmasına rağmen bu sorunu çözebilecek bir araç olmasından dolayı büyük memnuniyetle karşıladıklarını ve projeye başından beri destek olduklarını vurguladı.
"SADECE ÜRETEN DEĞİL, ALIP SATANLAR DA CEZALANDIRILMALI"
5 Kasım 2007’den itibaren tüm nihai satış noktalarında içkilerin
bandrollü satılmak zorunda olduğunu hatırlatan Yorgancıoğlu, uygulamanın ve denetlemelerin kusursuz olması konusunda devleti çok kararlı gördüklerini, bandrolsüz ürün alana, satana ve dağıtana çok ciddi hapis, para cezaları, kapatma ve el koymaların söz konusu olacağı duyumunu aldıklarını söyledi. Yorgancıoğlu, sektör olarak bu yaptırımların bir an önce devreye girerek hem devlete hem de sektöre zarar veren kişi ve kuruluşların etkisiz hale getirilmesini beklediklerini kaydetti. Üretim tesislerinde kurulan elektronik kontrol cihazlarının yanı sıra bakkal, restoran, otel, bar ve cafe gibi satış noktalarında etkin bir denetim sisteminin kurulmasının projenin başarıya ulaşmasını sağlayacağını belirten Yorgancıoğlu, etkin kontrol için gerekli birimlerin oluşturulması ve cezalara yönelik gerekli yasal düzenlemelerin en kısa zamanda yapılması, bandrolsüz veya sahte bandrollü ürünleri sadece üretenlerin değil alıp satanların da cezalandırılması gerektiğini ifade etti. Bu yıl rakı pazarının hemen hemen aynı büyüklükte kaldığına işaret eden Yorgancıoğlu, buna karşılık Mey için bu yılın başarılı geçtiğini ve 2007 yılını 1,3 milyar YTL civarında ciro ve 25 milyon dolar civarında ihracat rakamı ile kapatmayı düşündüklerini bildirdi.