
HABERAL'IN BAŞINA MECLİS'TE DOKTOR MU DİKECEĞİZ?
TVNET’te yayınlanan BAŞKENT programının bugünkü konuğu Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dı.
Gazeteci yazar Abdulkadir Selvi ile Melek Baripoğlu Arıcı’nın gündeme dair sorularını yanıtlayan Akdağ ilgin açıklamalarda bulundu.
KADIN VEKİLLERİN SAYISI ARTMALI
Milletvekilliği için aday gösterilen kadın sayısının yeterli olup olmadığı sorusuna yanıt veren Bakan Akdağ, nüfusun yarısını oluşturan kadınların meclis’te daha fazla temsil edilmesi gerektiğini ve bu seçimde kadın vekil sayısının 2 katına çıkabileceğini belirtti…
Kadın vekillerin Meclis disiplini ve devamlılıklarının çok daha iyi olduğunu belirten Akdağ, ‘Benim düşüncem kadın vekil sayısının artmasından yana’ dedi…
BAŞÖRTÜLÜ ADAY SEÇİLİRSE MECLİSE GELİR…
Ak Parti’nin Antalya 13. sıradan aday gösterdiği başörtülü aday sorusuna ise Akdağ, ‘Doğrusu çok takip etmedim. Böyle bir aday da varsa çok normal bir şeydir. Seçilirse de TBMM’sine gelir.2 şeklinde yanıt verdi.
TÜRKİYE’YE YENİ LİDER POMPALANDI
‘Ergenekon sanıklarının listeye girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusuna ise Akdağ, Ahmet Kekeç’in yazısından bir alıntı yaparak ‘çorba’ya benzetti.Akdağ:
“Doğrusu kelimeleri doğru kullanmak istiyorum. Bu konu için Ahmet Kekeç bir yazı yazmış yazının içinde kullandığı çorba kelimesi benim de aklıma gelmedi değil. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iki belirgin özelliği var. Ben sayın Kılıçdaroğlu ile epeyce bir mesai yaptım. Plan bütçe komisyonuna kanun götürdüğümüz zaman Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte orada çalışma imkanı bulduk. Sayın Kılıçdaroğlu kibar bir insan ikili ilişkilerinde oturup rahatça konuşabildiğiniz birisi. Ama benim bu genel başkanlığı dönemindeki gördüğüm en önemli özelliği kararsızlığı, tutarsızlığı ve bunun yanına bir de popülizmi eklemek lazım. Bunlar kısa bir sürede lidere bir şeyler kazandırıyor gibi görünebilir. Ya da partisine. Ben uzun süreli olabileceğini bu tutum tarzını hiç inanmıyorum. Bunu 12 Haziran seçimlerinde de göreceğiz. Yani yeni lider pompalandı Türkiye’ye Sayın Baykal’dan sonra ama bu pompalamanın çok suni olduğunu görüyoruz.
HER TARAFA SELAM ÇAKARAK YÜRÜNMEZ
CHP’yi samimiyetsizlikle suçlayan Sağlık Bakanı Akdağ konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tabi hakkıdır bir partinin değişmek dönüşmek milletvekillerini değiştirmek. Ama şu Ergenekon meselesi, Ergenekon tutuklu sanıklarının aday gösterilmesi meselesi, aslında bu tutarsızlığın en önemli örneklerinden biri. Bir taraftan dokunulmazlık kaldırılsın diyen bir parti var. Öteden beri. Ne kadar samimi olduklarını görüyoruz. Sırf dokunulmazlık zırhına büründürmek için sayın Haberal ve Balbay’ı aday gösterdikleri çok açık. Bu bir tutarsızlık doğru bir şey değil ki. Bu yaklaşım aslında demokrasi açısından da talihsiz bir yaklaşım. Yargılama süreci var. Bu süreci beklemek lazım. Hani yargıya saygılı bir CHP vardı. Ama popilizmin de bir ölçüsü var. Her tarafa selam çakarak bir parti gidemez. Bir partinin dünya görüşü olur.”
HABERAL MECLİSE NASIL GELECEK?
Ergenekon sanıklarından Mehmet Haberal’ın adaylığı ile ilgili soruyu ise Akdağ farklı bir açıdan değerlendirdi. Akdağ şunları söyledi:
“Sayın Haberal milletvekili olursa Meclise nasıl gelecek çok merak ediyorum. Herhalde onun oturduğu yerde başına bir doktor koymamız lazım. Yoğun bakım yatağı getirmemiz lazım. Bunları Türk halkı yutmaz. Bu kadar samimiyetsizlik gerçekten fazla. Bunlar benim ağrıma gidiyor. Bu kadar ağır hasta hasteneden götürüldüğü için hapishaneden kalamayan kimse yeniden hastaneye dönüyor. Hatta hapishanedeki odasında bile mutlu olunmuyor. Bu arkadaşımız nasıl gelip de mecliste çalışacak? Tekrar ifade ediyorum. Türk milletinin gözünü baka baka samimiyetsizçe tutarsızca bir davranıştır. Türk demokrasisine yakışmamıştır. Keşke yapmasalardı. 12 Haziranda milletten iyi bir ders alacaklarını iyi biliyorum.”
Sağlıkta dönüşüm projelerine de değinen Sağlık Bakanı, AK Parti hükümeti olarak artık flash projeler üretmekte zorlandıklarını söyledi. 12 Haziran'da yapılacak genel seçimlerine sağlık alanında yapmış olduğunuz hizmetlerin etkisi ne kadar olur sorusuna Bakan Akdağ, "AK Parti olarak şöyle bir problemimiz var. Biz flash proje oluşturmakta artık biraz zorlanıyoruz. Yani hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi çok büyük bir proje. Aile hekimliğine geçiş büyük bir proje. İlaçlarımızı eczanelerden gidip hepimizin rahatça alabilmesi, hava ambulansı, evde sağlık bakımı, gibi son 8 yılda önemli flash projeleri hayata soktuk. Şimdi merkezi randevu sistemini hayata geçirdik. Bu da çok büyük bir flash bir proje" dedi.
RANDEVU SİSTEMİNİN ALTINDA BÜYÜK BİR MUTFAK YATIYOR
Bakan Akdağ, merkezi randevu sisteminin bugün itibariyle 40 ilde başladığını belirterek, "Şu anda 600 operatör hizmet veriyor. Bu bir kaç aya kadar 1000 operatöre kadar çıkacak. Yıl sonu itibariyle ise 2 bin, 2 bin 500, önümüzdeki yılda 4-5 bin operatöre çıkacak. Tabi bunun arkasında büyük bir mutfak çalışması var. Her hastane aylık çalışma planı yapıyor. Doktorları hangi polikliniklerde nasıl çalışıyorlar bunu bir yazılımla merkeze bildiriyor. Bu işin eğitimini almış operatörlerde bu yazılımı önüne alarak vatandaşla konuşarak randevularını veriyor. Dünyada bu kadar çok hastane grubu olan bir kuruluşun yürüttüğü ilk çalışma bu .
Randevu sistemi hastanelerdeki bekleme süresini azaltacak. Günde 30 bine yakın insan bu şekilde randevu alıyor" diye konuştu.
BU SÜREÇ ZOR BİR SÜREÇ OLACAK
Bakan Akdağ, sağlık alanında çok önemli reformlar yaptıklarını belirterek, "Bunun daha tamamlanmamış bileşenleri var. Evde bakım hizmetini sahada yaygınlaştıracağız. Merkezi randevu sistemini tüm Türkiye'ye yayacağız. Sağlık binası ihtiyacı kalmayacak. Ankara, İstanbul, İzmir, gibi gelişmiş hastaneler planlıyoruz. Türkiye, vatandaşının sağlık konusunda boynunu bükmediği bir ülke olmuştur. Bundan sonraki süreç sıfır hata sürecidir. Bu zor bir süreç olacak. Bunu sağlık çalışanlarının imkanlarını artırarak yakalamayı hedefliyoruz" diye konuştu.
Türkiye’de sağlıkta dönüşümü anlatan Bakan sözlerine şöyle devam etti:
“Sağlık hükümetimizin en çok önem verdiği alanlardan biri oldu. Özellikle başbakanımızın yüksek himayesi sağlıkta kolay adım atmamızı sağladı. Sağlıkta vatandaşımızın hizmet almasını çok kolaylaştırdık. Sağlığı düşünürken bir çok bakanlığı birlikte düşünmek lazım. Örneğin hazine, maliye, sosyal güvenlik bakanlığı, devlet planlama teşkilatı gibi bakanlıkların koordineli çalışmaları olmasa biz bu çalışmaları gerçekleştiremezdik. Sağlıkta önemli projeleri hayata geçirdik. Bunun göstergeleri var. 2003 yılında sağlık hizmetlerinin memnuniyeti o zamanki istatisliklere göre yüzde 39 iken 2010 bu yüzde 73 e çıktı. Bu ülkede fukara olmak sağlık hizmeti alamamak anlamına gelmiyor. Yeterli bulmuyoruz. Büyük dönüşümün yüzde 75’ini aşağı yukarı tamamladık. Biz bu sene 2003-2010 arasında yaptıklarımızı güçlü bir doküman halinde yazıyoruz”
KAMPÜS HASTANELER GELİYOR…
Bakan Akdağ, Sağlık Bakanlığı olarak kampüs hastanelerine önem verdiklerini belirterek, bu hastanelerin vatandaşa getirisini ise şöyle anlattı:
“ Türkiye de bu sağlıkta dönüşüm ile birlikte hasta yataklarını yenilemeye başladık. Eski hastanelerimiz koğuş tipi 8-10 yatağın olduğu bir hastanelerdi. Tuvalet koridorun öbür ucundaydı. Şuanda yüzde 35 yatağı tamamen dönüştürmüş durumdayız. Geldiğimizde bu oran yüzde 6’lar civarındaydı. Eskiden tuvaleti banyosu olan odalara özel odalar deniyordu. Üstelikte para bile vermek gerekiyordu. Biz özel oda kavramını kaldırdık. Bize göre her insan özeldir. her oda da “özel” olmalıdır. Bir taraftan da inşaatı devam eden hastanelerimiz var. TOKİ ile başlattığımız projeler var. 22 ilde 30 kampüs yapılacak. Bu kampüslerin şu özelliği var. Bir defa ulaşımı kolay. Yeşil kampüsler otoparkları hep yer altına alıyoruz. Pırıl pırıl yeşil alan oluşacak. Vatandaşın hizmet alması ve doktorların bir hastaneden bir hastaneye geçişi kolay oluyor. Odalar beş yıldızlı otel konforunda olacak. “
TAM GÜN‘DE BAŞBAKAN BENİ ARADI
Bakan Akdağ, Tam Gün ile ilgili de şunları söyledi
“Aslında CHP ile birlikte hareket eden Türk Tabipler Birliği’nin çabalarına rağmen meseleyi yakından takip ettik. Bu karar çıktığında sayın Başbakanımız beni aradı. “Bu neyin nesi Recep bey? Bunu bana bir izah eder misin?” dedi.
Başbakanımıza izah ettim. Danıştay Tam Gün yasasını iptal yerine kısmi iptal etti. Biz bunu halkın yerine yorumladık. Gelinen nokta bugün Türkiye hoca parası bitti” dedi. Bu uygulamaya tepki gösteren hocaların hastanelerde kapılarını hastalara kapatıyor sözüne ise Bakan Akdağ, “hiçbir hoca kapısını kapatamaz. Bir üniversite hocası kamu görevlesi meslektaşımızdır nereye kapı kapatıyorsunuz. Belki 100 yıla yakın zaman zaman yanlış uygulanan bir gelenek var. Asistanlar bir tarafta hasta bakar hocalar da paralı hastalara bakar gibi. Bu bir gelenek olabilir ama. Bu birincisi tıp etiği açısından doğru değil. İkincisi hukuki değil” dedi.
Bakan Akdağ, “Danıştay’ın son kararı sadece şunu söylüyor. Kamuda çalışan 41 bin uzmandan 1800’ünün muayenehanesi var. Bu da yüzde 4. Bu yüzde 4 muayenehanelerini çalıştırmaya devam edebilir. Biz dava dairelerine itiraz ettik” diye konuştu.
Bakan Akdağ, şişmanlık ve obezlikle ilgili de “Türkiye de artık fazla kilo bir salgın haline geldi. Bunun farkında olmalıyız. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu sorun var. Bizde bunların arasına katıldık. Yememize içmemize dikkat edeceğiz” dedi. ‘Şişmanlıkta ölçüt ne? Siz şişman mısınız?’ sorusuna ise espirili bir şekilde yaklaşan bakan; ‘Sınırdayım o yüzden dikkat ediyorum’ dedi.
BAŞBAKAN ENERJİSİ ZAYIF KİŞİLERLE ÇALIŞMAK İSTEMİYOR
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti hükümeti olarak hayata geçirdikleri projelerin sırrını ise şu şekilde açıkladı:
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir özelliği var. Bir defa Başbakan çalışma enerjisi zayıflamış insanla çalışmıyor. Seçerken de ona dikkat ediyor. İkincisi çalışmaya başladınız arada diyelim ki gönlümüzden kaytarma geçsin ona da müsade etmiyor. Böylelikle başarı geliyor. Bizim Bakanlar Kurulu'nda bir ara uzunca bir zaman hafta sonu ne yaptınız konuşulurdu. Bu hafta sonu kim ne yaptığını kendisini anlatır. Ben şuralara gittim, şu açılışları gerçekleştirdik, şöyle bir toplantı yaptık. Siz o hafta sonu diyelim ki çocuklarınızla evde oturmuş olsanız, yada bir yere gitmiş olsanız karnınıza ağrı girer. Herkes bir iş yapmış sen evinde nasıl oturacaksın. Bu da başarı getiriyor. Ekibin hep birlikte çalışma mecburiyeti var. Bunları da biz kendi bakanlıklarımıza taşımız durumdayız. Efendim beşte mesai biter falan böyle bir şey yok. Böyle bir kavram yok"