Medya
  • 21.2.2002 14:13

HABERVİTRİNİ AYLAR ÖNCE YAZMIŞTI: JAPON KUNİ'NİN TÜRK İNSANIYLA ALAY ETTİĞİNİ SAVAŞ KALAFAT DA DOGRULADI

KAYNAK : Haber Vitrini Japon Kız Kuni'nin Türklerle alay ettiğini Star yazarı Savaş Kalafat da doğruladı. Kalafat, bugünkü köşesinde, Kuni'nin Türklerle evlenme haberinin düzmece olduğunu yazdı. Habervitrini, Kuni Türkiye'ye ilk geldiği zaman asıl amacın başka olduğunu, Türklerin Japor TV'sinde yayınlanacak bir komedi programı için malzeme yapıldığını duyurmuştu. İşte, Kalafat'ın Habervitrini'ni doğrulayan bugünkü yazısı: Bu ülkenin insanları iyi şeyler bekliyor Parasızlığın gözü kör olsun. Elin japonu geliyor, ‘Türk koca arıyorum!’ diyor ve bizimkiler utanmadan sıkılmadın sıraya giriyorlar. Ne için? Amerika’ya, Kanada’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye iltica talebinde bulunup ‘ülkemde rahat yaşayamıyorum, bana şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar’ diyenlerle aynı sebepten, yani açlıktan. Bu ülkenin topraklarında yüzyıllardır bin tane milletin doymasına rağmen. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz, toplumun fertlerini, kaç zamandır hayatta kalma çözümlerini bulmaya itiyordu. Bu yüzden de Türkiye’nin dışarıdaki itibarını ayaklar altına alacak kadar vahim, iltica taleplerine tanık oluyordu. Japon Kuni’nin ‘Türk koca bulma sevdası’nı ibretle izledik. Yüzlerce insan, genci yaşlısı, çekici bile olmayan bu Japon kızın (kesinlikle onun fiziki görüntüsüyle alay etmiyorum. Tanrı sahibine bağışlasın) peşine takıldı. Niye? İzdivaç yapar da belki kurtulurum diye. Sonra ne oldu? Avuçlarını yaladılar. Japon kız, geldiği gibi, üstelik de koşar adımlarla kaçtı gitti. Japon televizyonu beklediği reklamı yaptı, programı yayınladı. Kuni bize takacak huni Şimdi başka senaryo gündemde. İddiaya göre Japon kız Kuni, yalnız başına gelip, kimseye çaktırmadan Türk koca bulacakmış. Yuh be... Sanırım bu da yeni bir televizyon programı. Gizli kameralarla Kuni’nin peşine takılacak başka bir televizyon ekibinin marifeti. Belki de şöyle diyecekler: ‘Kuni’nin gizli tercihi’ Hiç kafatasçı değilim. Ama mensubu bulunduğum toplumla da alay edilmesini istemem. Sanırım Türklerle alay ediyorlar. Hadi bunu tersine döndürelim ve bir Türk kızını Japonya’ya gönderelim. Kaç tane istekli çıkar bilmiyorum ama, bizle öyle alay ederler ki şaşırırsınız.. Biz ise olaylara bakıp, sadece sırıtıyoruz. Ayrıca bir Türk kızını kendi tercihi değilse bir yabancıyla evlendirebilir misiniz bir düşünün. Ama ekonomik şartlar evlendirebiliyor. Sadece Türk kızını değil Türk erkeğini de... AB’ye girmek için dokuz takla atıyoruz. Bunu neden istiyoruz? Türkiye’nin gelirleri artsın, ticareti büyüsün, sadece silahlanmaya değil, gelen parayı eğitime ve sosyal refaha ayırsın diye. Ben size olacakları söyleyeyim. Serbest dolaşım alan Türkler’in ya da Türkiye vatandaşının burada duracağını sanıyor musunuz? Ülkenin yarısı bir gecede kaçar gider. Niye? Türk Lirası karşısındaki güçlü parayı aynı emekle daha fazla kazanacağı için. Bu insanların ülkelerini sevmediğini mi sanıyorsunuz? Asla değil. Vatanın bir karış toprağı için canlarını ortaya koyan milyonlarcası varken, ekonomik şartların insanın belini bükmesini bir kenara bırakın, başını nasıl eğdiğini görün diye anlatıyorum. Bazı çevrelerin ‘vatan haini’ diye fişlediği bu insanlar çaresizlik yüzünden, ailesinin ve kendisinin geleceğini garantiye alma telaşından böyle ‘şerefsiz iddialar’ı yükleniyorlar. Oysa ki pek çoğunun yüreğinde dedelerinin uğruna can verdiği vatan özlemi var. Boğazda rakı özlemi Size hemen bir örnek vereyim. 1985 yılında oyuncu Ümit Okur’un yardımıyla Cem Karaca’yla Berlin’de söyleşi yapmıştım. Bu söyleşi yapıldığı sırada Cem Karaca’nın ülkeye giriş yasağı vardı. Sakıncalı Karaca’yla söyleşi yapıp yayınladım diye hakkımda dava açılmıştı. Kamu davası. Sonra Karaca ve diğerleri affedilip yurda dönüşü sağlandıktan sonra benim davam düştü. Belki bazıları için Cem Karaca’yla söyleşi yapmamın özel bir damgası vardı. Oysaki bir gazeteci olarak yurtdan kaçıp gitmiş bir sanatçının söylediklerinde haber değeri vardı. Nitekim Karaca söyleşisinin bir yerinde Türkiye’yi özellikle İstanbul’u çok özlediğini söylüyordu. Boğaza nazır bir balıkçıda ‘dem’lemeyi ne kadar çok istediğini anlatıyordu. Bu yüzden de evine aldığı bir akvaryumun karşısına geçip rakı içtiğini, sürekli ağladığını itiraf ediyordu. Cem Karaca’nın siyasi görüşü ne olursa olsun bu vatanın evladıdır. Şartlar onu ülkesini terketmeye zorladığında ekonomik kriz bir neden değildi. Çünkü Almanya’da çok daha fazla kazanıyordu. Üstelik şimdi Türkiye’de kazandığından da daha fazla. (Tiyatro oyunlarında rol alıyordu. Bazı özel konserlere çıkıyordu. Yaklaşık ayda 10 bin markın üzerinde kazandığını öğrenmiştim.) Çare dileniyoruz! Sonuç olarak bakılınca Kuni Türkiye’ye gizlice gelecek. Koca bulacak mı bulamayacak mı bilmiyorum. Kaldı ki çok önemli de değil. Ülkemizin insanlarının belini büken hayat şartları, inançlarına sıçramış vaziyette. Bu durum sanırım beni üzdüğü kadar sizi de etkiliyor. Her zamankinden daha çok birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bu devirde, çözümleri bulacak olanların ellerini çabuk tutmalarını dilemekten başka çaremiz yok gibi gözüküyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:29

İLGİLİ HABERLER