Türkiye'nin AB'ye uyum konusunda yaşadığı sorunların başında uygulamadaki eksiklikler geliyor. Parti toplantısında Kürtçe konuşma yaptıkları için 13 kişinin yargılandığı davada beraat kararı veren hakim, 6. Uyum Paketi'ndeki ''Kürtçe propaganda'' ile ilgili tartışmanın uygulamada olumlu karşılık bulduğunu gözler önüne serdi.
İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Ahmet Hekimoğlu, Kürtçe propaganda yaptıkları gerekçesiyle yargılanan 13 HADEP yöneticisi hakkında 31 Mart 2003 tarihinde verdiği beraat kararında, çoğunluğu Güneydoğulu vatandaşlardan oluşan bir partinin toplantısında Kürtçe konuşmanın doğal olduğunu belirtti.
Hekimoğlu'nun şu ifadeleri dikkat çekti: ''Anadili Kürtçe olan ve Türkçe'yi konuşmayan bir insana en güzel sözler sarfedilse bile o insan için bir anlamı olmayacaktır. İnsanlarla, konuşarak iletişim kurulacağına göre, bu gerçeği yadsımamak gerekir. Bu yönden toplantıda Türkçe'nin yanında Kürtçe konuşulması mahkememizce suç kapsamında görülmemiştir. AB'ye girme aşamasında olduğumuz bu dönemde ceza yaptırımlarını uygularken daha esnek ve ülke gerçeklerini fazlaca dikkate almak gerekir.''
'Ülke gerçekleri' vurgusu...
Hekimoğlu'nun kararın sonunda yaptığı değerlendirme Türkiye'nin AB'ye uyum konusunda uygulamada yaşadığı soruna bir hukukçunun bakışını yansıtması açısından dikkat çekiyor. Hekimoğlu, Türkiye'nin AB'ye girme çabalarını hatırlatarak bu dönemde halkların ve ulusların kendine özgü değreleri korumakla birlikte, ''Dünya insanı olma sürecine de girdiğini'' kaydetti. Hekimoğlu bu gerçeğin gözönüne alınması gerektiğini belirterek, şu görüşleri dile getirdi: ''Ceza yaptırımlarını uygularken daha esnek ve ülke gerçeklerini ayrıca olaylarda sanıkların niyet ve hareket tarzlarını daha fazla dikkate almak gerekir. Bu husus adalete uygun düşecektir.''
HADEP Kadın Kolları'nın İzmir Fuarı'ndaki Dilek Restauran'ta 13 Mayıs 2001 tarihinde ''Anneler Günü'' nedeniyle düzenlediği bir salon toplantısında Kürtçe anonslar ve konuşmalar yapıldığı için aralarında HADEP İzmir İl Başkanı Cemal Coşgun'un bulunduğu 13 yönetici hakkında ''Siyasi Partiler Kanunu'na muhalefet etmekten'' dava açılmıştı.
Kararda HADEP'e eleştiri
Ahmet Hekimoğlu'nun kararında dikkat çeken bir başka bölüm de HADEP hakkındaki yorumu oldu. Hekimoğlu, şunları kaydetti: ''HADEP de Türkiye'de yer alan ve belli bir kesimin sözcüsü olan bir parti olduğuna göre Türk Bayrağı'nın asılmaması, Siyasi Partiler Yasası'nın özüne ters düşen bir davranıştır. Fakat salt bu davranışlar sanıkların cezalandırması için yeterli sebep olarak görülmemiştir.''
Toplumsal gerçeği yerinde gördü
Ahmet Hekimoğlu, Erzurum ve Bingöl'de görev yaptığını vurgulayarak bu nedenle bölgenin toplumsal yapısını çok iyi bildiğini kararında kayda geçirdi. ''Yaşayan ve düşünen bir varlık olan insanın doğduğunda anasından ve çevresinden öğrendiği bir dili olacaktır'' diyen Hekimoğlu bölge insanın gerek coğrafi, gerekse toplumsal yapısı itibariyle eğitimden uzak kalması yüzünden özellikle kadınların Türkçe'yi bilmediği gerçeğinin altını çizdi.
Karar hukuku güçlendirir
Sanık avukatlarından Nezahat Paşa sanıklardan Peyruzhan Altog'un katıldığı bir duruşmada Türkçe bilmediği için tercüman aracılığı ile Kürtçe ifade verdiğini anlatarak Siyasi Partiler Yasası'nın 81. maddesinin günlük yaşama cevap vermediğini belirten Paşa şunları söyledi: ''Bu davada hakim, olayı, demokratik hukuk ilkeleri çerçevesinde yorumlamıştır. Yargıcın yasaları toplumsal gerçekler üzerinde yorumlaması hukukun güçlenmesini sağlar.''
yenişafak
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:06