Gündem
  • 18.6.2004 11:24

HAKİMLERE BASKI YAPTIĞI İDDİA EDİLEN YARGITAY ÜYESİ SAYGI ÖZTÜRK'E KONUŞTU!...

SAYGI ÖZTÜRK Yargının sorunları ''Adli Yıl'' açılışlarında gündeme getirilir. Dönemin Yargıtay, Başkanları hep ''Yargı bağımsızlığının'' sağlanabilmesi için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısında değişiklik yapılmasını önerirler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Onursal Günü'nde bu önerilerin bir adım daha ötesine gidildi. Başsavcı Nuri Ok, HSYK üyeliği için 60 yaş sınırı getirilmesini, kurulda görev alanların 5 yıl başka bir göreve aday olmamasını önerdi. Bu öneride, Nuri Ok'un okları kime yönelttiği belliydi. İşte Başsavcı Ok'un oklarını yönelttiği kişi, ''Neşter-2 Soruşturması''nda adı sıkça geçiyor. İddianamede, o kişiye ''Büyük şef'' denildiği belirtiliyor. Yargıdaki bazı olumsuzluklar gözler önüne seriliyor. ÜÇ KOLDAN YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA ''Neşter-2'' soruşturması başladığı günlerde, soruşturmayı yürüten DGM Cumhuriyet Savcısı Ömer Suha Aldan'ı bazı yargı mensupları adeta topa tutmuştu. Başlatılan bir soruşturmada, mahkeme kararıyla telefonları dinlenen kişilerden bazılarının konuşmalarında Yargıtay mensuplarının, hakim ve savcıların isimleri geçiyordu. Bir soruşturma sırasında, savcı soruşturma kapsamı dışında bir suçla karşılaşırsa bunu görmezden mi gelmeliydi? Telefon konuşmalarında isimleri geçen Yargıtay mensupları ile hakim ve savcılarla ilgili konuşmalar, soruşturmanın diğer belgeleriyle birlikte 7 klasör halinde Adalet Bakanlığı'na gönderildi. Bakan Cemil Çiçek iddiaların araştırılması için 2 Adalet Müfettişi, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya da Yargıtay 10. Daire Başkanı Şener Güngör'ü iddiaları araştırmakla görevlendirdi. Olayın diğer boyutu ise DGM Savcısı Ömer Suha Aldan tarafından yürütüldü. Kamuoyunda büyük ses getiren, yargının tartışmaya açılmasına yol açan bu soruşturmayı fırsat bilip, yargıya kinlerini kusanlar, yüce mahkemelere güvensizliğini ortaya koyanlar oldu. AKP'li bazı milletvekilleri, Yargıya güvenmediklerini açıkladılar. Yüce yargıya güvenmeyip kime güveneceğiz? UĞUR AKSÖZ: DAVAYA GÖRE SÜRE Dün, Avukat Nazmi Baran'ın bürosunda güveçli, bulgur pilavlı, ayranlı öğle yemeğinde CHP Adana Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Sözcüsü Uğur Aksöz de, alanıyla ilgili konuda yaşanan sıkıntılarını anlatıyordu. Uzun yıllar avukatlık yapan Aksöz, sıkıntıları, yakından biliyor. Açılan ''Neşter-2'' davası kim bilir ne zaman sonuçlanır? Anayasa Komisyonu Üyesi Uğur Aksöz ''Mevcut hukuk sistemimiz sakat. Pul yüzünden kararlar gönderilemez, para yok diye keşifler yapılamaz. Mevzuatta yapılan değişiklikler il ve ilçelere zamanında ulaştırılmaz. Bugün İstanbul'da bir suç işleyen kişiye verilen ceza ile bir sınır ilimizdeki mahkemede aynı suça verilen ceza farklıdır. Çünkü, mevzuatta yapılan değişiklik, içtihatlar oraya henüz ulaşmamıştır. Artık bunların aşılması gerekir. Pul parası nedir ki, bunlar karşılanmalı.'' Uğur Aksöz de, yemekte bulunan Avukat Ünsal Aktaş da, Yargıtay'ın iş yükününün ağırlığından söz ediyorlar. Aktaş, ''meslektaşlarımız, Yargıtay'a dosyalarının ivedilik görüşülmesi için dilekçe veriyor'' dedi. Aksöz, ''Milletvekili 5 yıllığına seçiliyor. Yargıda da bir davanın ne kadar sürede sonuçlanması gerektiği konusunda bir tarih verilmeli. Hangi tür davaların ne kadar sürede sonuçlandırılması gerektiği belirlenmeli ve davaların o süreden önce bitirilmesi amaçlanmalıdır. Böyle bir kısıtlama olmadığı için dav alar uzadıkça uzuyor'' diyor. TAM BİR YIL ÖNCE, BU TARİHTE Beterin beteri var. Tam bir yıl önce bu gün Nizip'te Halil Kaya, Metin Senar ve Harun Şahin bir otomobilde kafalarına kurşun sıkılarak öldürüldü. O günden bu yana bırakın faillerinin yakalanmasını, bu cinayetin niçin işlendiği konusunda bile bilgiye ulaşılamadı. Dün telefonla arayan Halil Kaya'nın yakını Metin Kaya, ''3 kişi öldürülüyor, katillerinin bulunması için bir milim bile ilerleme olmuyor. Bizim ne yapmamız gerekir?'' diye soruyor. Metin Kaya, ''niçin öldürüldüklerini bilmiyoruz. Ortaya atılan her rivayeti de araştırdık. Emniyet cinayet masası ekipleriyle gide-gele dost oldum. Yakından da ilgileniyorlar. Ama sonuçta aradan bir yıl geçmesine rağmen ortada ne katiller var, ne de bu gençlerin niçin öldürüldüğüne ilişkin bir ip ucu'' diyor. Davaların gecikmelerinden şikayet ederken, bir de aydınlatılamayan cinayetler var. Şimdi öldürülen gençlerin yakınları, öncelikle katillerin belirlenip yakalanmasını ister. 3 gencin ailesi de devlete kırgındır, kızgındır. Bu yalnız Nizip'teki 3 kişiyle sınırlı değildir. Faili meçhul kalan cinayetler, devletin üzerinde bir lekedir. Yalnız Nizip'te yaşananlar değil. Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2003 tarihinde Ankara'da evinin önünde öldürüldü. Emniyet içindeki Fethullahçı kadrolaşmaya dikkat çekiyordu. Yabancı vakıfların Türkiye'deki faaliyetlerini ortaya koyuyordu. Bu vakıfların ilişkide olduğu kişileri deşifre ediyordu. Alman vakıflarının Türkiye'nin altını ''altın''la nasıl oyduğunu belgelerle ortaya koyuyordu. Hablemitoğlu cinayeti de aydınlatılmadı. Bu olayı unutulmaya bırakıldı. Hani sizler söz vermiştiniz, cinayetin aydınlatılacağını belirtmiştiniz, bunun ''Devletin namus borcu'' olduğunu açıklamıştınız... Devlet bu borcunu ne zaman ödeyecektir? ''HAKİMLERE TELEFON ETTİNİZ Mİ?'' HSYK eski Başkan Yardımcısı ve halen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Üyeliği görevinde bulunan Ergül Güryel'in adı ''Neşter-2'' iddianamesinde adı geçiyor. Dün kendisiyle telefonla konuştum. Güryel şunları söyledi: ''Benim hakkımda Yargıtay Başkanlığı tarafından açılan soruşturma henüz sonuçlanmadı. O soruşturmanın tamamlanmasından sonra gerekli açıklamaları yapacağım. Basında yer alan haberlere göre, oğlum para almış, ben bu parayı evimdeki kasaya koymuşum. Evimde arama yapılamadığından söz edilmiyor. Hakimleri baskı altına aldığım belirtiliyor. Böyle şey olur mu?'' Ergül Güryel'e, ''peki hakimlere telefon ettiğiniz belirtiliyor, gerçekten bazı dav alar için telefon ettiğiniz doğru mu?'' diye soruyorum. ''Doğru'' diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: ''3 hakime telefon edip karar verirken siyasi etkiler altında kalmamalarını, delillere göre karar vermelerini söyledim. Sözünü ettiğim davalar reddedilmiştir. Yargğıtay'daki soruşturmada da bana şu hakimlere telefon edip etmediğim soruldu. Ettiğimi söyledim. Hakime bu şekilde telefon etmek baskı altına almak demek mi? Bu kadar linç kampanyası ve tertip olamaz'' dedi. ''Neşter-2'' iddianamesini hazırlayan DGM Savcısı Ömer Suha Aldan, yargıyla ilgili önemli saptamalarda bulunuyor. Onu da başka bir gün sizlere aktaracağım. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:25

İLGİLİ HABERLER