Medya
  • 19.11.2005 10:31

HAKKARİ OLAYLARINA FEHMİ KORU''DAN İLGİNÇ YORUM: AMAÇ BU PARLAMENTOYA 2007''Yİ GÖSTERMEMEK!

FEHMİ KORU''NUN (Taha KIVANÇ ) YENİ ŞAFAK''TAKİ YAZISI: Aynı delikten kaçıncı kez? Yaklaşık bir yıl kadar önce, ortalık ''sisler bulvarı''na dönünce, Başbakan Tayyip Erdoğan ''''Düğmeye basıldı'''' demişti de ilk itiraz eden ben olmuştum; o zaman yazdığım ''''Düğmeye basılmadı'''' yazısını herhalde hatırlıyorsunuzdur. Bundan iki ay önce ise, AK Parti açısından her şeyin süt liman gittiği bir ortamda, bazı dostlarıma bile ''durduk yerde'' gelen bir yazıyla ''''İşte şimdi düğmeye basıldı'''' diye yazan da benim... Size nasıl geliyor? ''Düğme'' gözle görünür bir hal aldı mı? Bazıları Şemdinli''de başlayan olayları ''Susurluk'' ile irtibatlandırdılar; irtibatlayanlardan biri de benim... Bir kitabevine atılan bomba, o bombayı atanın ''itirafçı'' olması, itirafçıyı bomba atacağı yere götüren kişilerin kimlikleri... Bunların hepsi ''Susurluk'' adresiyle örtüşüyor... ''''Alâkası yok'''' ya da ''''Bizimkiler tesadüfen oradaydı'''' türünden red çabaları kimseyi şaşırtmasın; yabancı Susurluklar da hep inkâr edilmişti... Kitabevine bomba atılması hiç kuşkusuz kışkırtıcı bir eylem; İtalya''da, Belçika''da, Yunanistan''da faal ''Gladio'' türü örgütler, ortalığı karıştırmak istediklerinde, üzerine farklı bir örgüt kartviziti tutturulmuş eylemler yaparlardı. Sola karşı nefret hisleri artsın mı isteniyor, Gladio, Bologna''daki tren istasyonuna 85 kişinin canını alacak bir bomba yerleştirir, o işi sol bir örgütün yaptığını düşündürecek ipuçlarını da etrafa saçardı. Korkutma istediğinde ise ''sağ örgüt'' kartvizi kullanırdı Gladio... Bazen, ''kışkırtıcı'' eylemi de, o eylemin ertesinde başgösteren kitle hareketlerini de Gladio-türü örgütler sahneye koyardı. Eylem yapılacağını eylemi yapandan daha iyi kim bilebilir? O ön-bilgi sayesinde, Gladio, emir-komuta zinciri altında tuttuğu militanlarını sokağa dökecek tedbirleri önceden alabiliyordu... Şu sırada nerede ve hangi amaçla meydana gelirse gelsin, istikrarı tehdit edici bütün eylemlere ve karşı-eylemlere ''''Gladio-vâri bir iş mi?'''' kuşkusuyla bakmakta yarar var. Kartvizitlerin sizleri aldatmasına izin vermeyin lütfen... Bu tür ''komplo'' eylemleri planlayıp hayata geçirenler, ideolojik olarak karşısında yer alsalar bile, Marksizmin ''tez-antitez-sentez'' diye bilinen ''diyalektik'' anlayışından etkilenmişler... Kurdukları ''komplolar''da tezi de, antitezi de, sentezi de kendileri sağlıyorlar... Amacın ne olduğunu biliyoruz: Bugünkü parlamentoya cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı 2007 mayısını göstermemek... Ana amaç hiç kuşkusuz bu... Ancak, çatışmacı ortamı şimdiden ülke gündemine dayatmaları daha erken bir amacın da varolabileceğini düşündürtmüyor değil... 2006 ortalarında yapılması mukadder bir devir-teslimin beklenenden farklı olmasını sağlamak? Böyle bir ihtimal söz konusu mudur? Birlikte düşünelim bakalım... Bazılarındaki kafa karışıklığının sebebi, eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel''in sıkça görüş açıklaması... Bir, ''''Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur mu?'''' sorusunu ortaya atıyor, bir ''''Eşi başörtülü biri cumhurbaşkanı olabilir mi?'''' tartışmasını başlatıyor... Şu yakınlarda da, ''''TSK İç Hizmet Kanunu''nun darbelere meşruiyet sağlayan 35. maddesi değiştirilsin'''' teklifiyle gündeme geldi Demirel... Böylesine çok çalışan bir zihin başkalarının kafasını karıştırır elbet... Murat Demirel''in başına gelenin giderek bütün Demirel Ailesi''ni içine çekmeye başlamasıyla bir ilişkisi olabilir mi bu çıkışların? Pek çok kişi bu soruya ''''Belki'''' cevabını veriyor, biliyorum. Ben ise, Sabah yazarı Yavuz Donat''a fazla mesai yaptıran çabalarına farklı bir gözle bakıyorum eski cumhurbaşkanın. Süleyman Bey yeğeni veya kardeşi zor duruma düştü diye ''''Batsın bu Türkiye'''' der mi? Sanmıyorum... Demirel''in amacı ''''Ne yapmalı?'''' diye kukumav kuşu gibi düşünenlere tüyo vermek. Hani, ''''Artık ordudan çare aranmasın'''' diyen ve Ak Parti iktidarının süresini kısaltmaya çalışan, ama bunu nasıl gerçekleştireceklerini bilemeyenler var ya, işte onlar için formül üretiyor Süleyman Bey... Cumhurbaşkanlığı... İç Hizmet Kanunu 35. madde... Bunların hepsi bahane. Her iki tartışmada da, Süleyman Demirel, ''''Devleti yalnız hükümet yönetmez'''' mesajını veriyor ve ekliyor: ''''Milli Güvenlik Kurulu da devlet yönetiminde anayasal bir organdır...'''' Kimbilir kaç kez burada dikkat çekmiştim, yeniden hatırlatmamda herhalde mahzur yoktur: Yıllarca her ay sonunda toplanılıp özetle ''''MGK, gündemindeki ülke güvenliğiyle ilgili konuları görüştü'''' diyen tek paragraflık bir bildiri yayınlamakla yetinilirdi. O bildiri genellikle haber değeri olmadığı için çöpe atılırdı gazetelerde... MGK''yı sistemin göbeğine oturtan Süleyman Demirel''dir... Bunu da, Çankaya''ya çıktığı ilk günden başlattığı ve zirve noktasına 28 Şubat''ta erişen bir süreç içerisinde gerçekleştirdi. Şimdi de dışarıdan aynı sonucu almaya çalışıyor eski cumhurbaşkanı. Ak Parti olan-biteni doğru değerlendiriyordur umarım... Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:37

İLGİLİ HABERLER