Yaşam
  • 13.10.2003 10:52

HANGİ PARTİ LİDERİ EŞİNİ SEKRETERİ OLARAK GÖSTERİP DEVLETTEN MAAŞ BAĞLATTI?

LONDRA - İngiliz basınında bugün, Irak'taki direniş, Azerbaycan seçimleri ve İngiltere'de insan hakları gruplarını sevindiren gelişme ele alındı. İngiltere'de ana muhalefet Muhafazakar Parti'nin lideri Ian Duncan Smith'in, eşini sekreteri olarak gösterip, milletvekili ödeneğinden yapmadığı bir iş için maaş bağlattığı iddiaları bütün gazetelerde geniş yer tuttu. Guardian, muhafazakar parti liderinin eşine maaş bağlattığını inkar etmediğini ancak, onun, gerçekten sekreteri olarak haftada 25 saat çalıştığını söyleyerek kendisini savunduğunu yazdı. Ama gazeteler, nihai kararı, parlamentonun yolsuzlukları soruşturan yetkilisinin vereceğini hatırlattı. İç siyasete ilişkin bir başka kayda değer haber ise Independent gazetesinde öne çıktı. Independent, ''İngiltere'de her vatandaşa üzerinde, parmak ya da göz bebeği izi gibi, kimliğinin bir kanıtı ile çeşitli bilgileri içerecek elektronik kimlik kartı verilmesi planları, kabinede bir çok bakanın, hürriyetleri zedeleyeceği ve büyük siyasi tepkiler yaratacağını söyleyerek itiraz etmesi ardından hükümet tarafından şimdilik rafa kaldırıldı. Kararın bu tür kimlik kartlarına şiddetle karşı çıkmakta olan insan hakları gruplarınca büyük memnuniyetle karşılanması bekleniyor'' diye yazdı. İç siyasete ilişkin konular bir yana, en kapsamlı işlenen konu, Irak'ın başkentinde dün patlayarak en az 6 kişinin ölümüne yol açan intihar bombası oldu. 3 gazete konuyu birinci sayfadan, hatta manşetten duyurdu. ''SONU GELMEYEN SAVAŞ'' Independent ''Irak direniş hareketi CIA'yi hedefledi'', Financial Times ''Bağdat'taki otomobil bombaları Bush'un Irak umutlarına darbe indirdi'', Guardian ''Irak'ta yeni bir gün, yeni bir bomba. Sonu gelmeyen savaş'' başlıklarını kullandı. Gazeteler, otomobillere yerleştirilen iki bombanın hedef aldığı otelde önde gelen Amerikalı yetkililer ile Amerikan iç ve dış istihbarat örgütleri CIA ve FBI görevlilerinin, Irak Hükümet Konseyi'nin bazı üyelerinin ve Irak'ta iş yapan Amerikan firmalarının yöneticilerinin hatta bir iddiaya göre İsrail gizli haber alma örgütü Mossad mensuplarının kaldığı haberlerine yer verdi. Bağdat'taki intihar saldırıları ayrıca iki gazetede de başyazıya konu oldu. Siyasi yelpazenin sağındaki Daily Telegraph, ''Bağdat patlamalar kenti oldu. Bu bombaların ortaya çıkardığı düşünceler ne olursa olsun, felaket tellallarına prim vermemek büyük önem taşıyor. Irak'taki müttefik güçlerinin karşısında bir ulusal direniş hareketi yok. Bu teröristler, Saddam'a ölesiye bağlı yandaşlarıyla İslam dünyasının diğer yerlerinden Irak'a sızan yabancı savaşçılar. Ülkenin çoğu sakin. Olayların çoğu bir kaç sorunlu yerde oluyor'' diye yazdı. Daily Telegraph'ın bu iyimser yaklaşımına sol liberal gazete Independent katılmadı. Independent gazetesinin yorumunda, ''Bağdat'taki son intihar bombası, Irak'a karşı girişilen savaşın terörle mücadelenin önceliklerini nasıl saptırdığını gösteriyor. Irak işgal edilmeden önce, bu tür bir terörizm mevcut değildi. Amerikalıların ve İngilizlerin, bu tür saldırıların sorumluluğunu Baasçı militanlara, yabancı İslam savaşçılarına yıkma çabalarına karşın çok daha basit ve inanılır bir açıklaması var bu olayların. Bu saldırılar Filistinlilerin intihar eylemlerinden esinlenen, milletçilik, din ve intikam duygularının bileşimi ile ateşlenmiş bazı Iraklılar tarafından yapılıyor. 11 Eylül saldırılarının ikinci yıldönümü de geçerken, Başkan Bush'un izlediği terörle mücadele politikaları neticesinde, ne Amerikan vatandaşları ne de insanlığın daha güvenli olduğu söylenebilir'' denildi. ''IRAK'TA KİM DİRENİYOR?'' ''Irak'ta kim direniyor?'' sorusuna bir başka yanıt arayışı da Guardian gazetesindeki bir makalede yeraldı. Makalenin yazarı ise El Hayat-LBC adlı Arapça televizyon kanalının siyasi yayın yönetmeni ve ilk kez Irak direniş hareketinin üyeleriyle yaptığı bir mülakatı yayınlayan gazeteci olan Zehi Chehab. Chehab yazısında, ''Irak direniş hareketi üyeleriyle ilk kez Bağdat'ın kuzeyindeki Ramadi'ye yakın bir çiftlikte tanıştım. Sivil giyimliydiler. Ama yüzleri kapalıydı. Ellerinde küçük silahlar ve hafif makineli tüfekler vardı. En çok dikkatimi çeken davalarındaki kararlılıklarıydı. Irak'ı işgalcilerden kurtarmak... Baasçı, Saddamcı değillerdi. Tam tersine, Amerikalıların Irak'ı işgaline sebep olduğu için Saddam Hüseyin'i suçluyorlardı. Hatta, Saddam Hüseyin yakalanırsa, kendilerinin onunla ilgili olmadığının açıkça anlaşılacağını söylediler. Kendilerini milliyetçi diye tanımlıyorlardı. Bir başka seferinde ise farklı bir tür direnişin üyeleriyle tanıştım. Bunlar Tikrit'teki Saddam Hüseyin yandaşlarıydı. Yolda televizyon için çekim yaptığımız sırada yanımıza gelip bir gece önce Amerikalılara saldırdıkları ve her gün saldırmaya devam edeceklerini övünerek anlattılar. Musul ve Felluce'deki direniş bunlardan da farklı. Burada insanlar daha ziyade İslami siyasi örgütlere üyeler. Müslüman kardeşler gibi. Hamas ile temasa geçerek tecrübe ve bilgilerinden yararlandıkları yolunda haberler var'' diye yazdı. ''AZERBAYCAN SEÇİMLERİ KAYGI VERİCİ'' Azerbaycan'daki siyasi gelişmeler Times gazetesinde geniş yer aldı. Gazete, ''Azerbaycan'da Çarşamba günü yapılacak başkanlık seçimi kaygıya neden oluyor. Seçime hile karışacağı kaygısı değil bu yalnızca. Batı bu petrol zengini cumhuriyete milyarlarca dolar yatırım yaptı'' dedi. Times, 80 yaşındaki Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in tahtını oğluna bırakma planlarının bir çokları tarafından yönetim içindeki yaygın yolsuzlukların ortaya çıkmasını önlemeye yönelik bir çaba olarak görüldüğünü yazdı. Times, başyazısında da Azerbaycan'a yer ayırdı. ''Batı, Azerbaycan seçimlerinden kaygı duymalı'' başlığı altında Times, babasının yerini alması beklenen 42 yaşındaki İlham Aliyev ve ülkenin geleceği hakkında şu satırlara yer verdi: ''Dış dünya şu ana kadar Aliyev ailesinin oldu bittisini kabul etmiş görünüyor. Petrol piyasaları sakin, petrol şirketlerinin yöneticileri, genç Aliyev'in iktidara gelmesinden kaygı duymadıklarını söylüyor. Rusya Cumhurbaşkanı Putin'in eşi de dahil olmak üzere bir çok önde gelen Rus da geçtiğimiz haftalarda İlham Aliyev'i Bakü'de ziyaret ederek bir jest yapmış oldular. Amerika Birleşik Devletleri'ne gelince; muhalefet adaylarının şiddetle tehdit edildiği haberlerine fazla bir tepki göstermedi. Kısacası genç Aliyev'in istikrar sağlama sözü, yabancıların nabzına göre bir şerbet. Fakat, Aliyev'in bu sözlerini yerine getirebilecek bir kişi olduğundan çok emin olmamak lazım.'' Times, İlham Aliyev'in geçmişinin istikrar sağlayacak bir lider için çok sağlam referans olmadığı görüşünü dile getirdikten sonra başyazısını ''Seçimi kim kazanırsa kazansın, Haydar Aliyev'in ülkedeki her bir kurum üzerinde oluşturduğu tek adam denetimini hafifletmesi lazım. Azerbaycan'da istikrarın tek gerçek garantisi demokrasinin gelişmesidir'' ifadeleri ile noktaladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:50

İLGİLİ HABERLER