Spor
  • 22.5.2006 10:48

HASAN ŞAŞ: ÜSTÜME OYNUYORLAR

Eşi Sibel ve henüz 7.5 aylık oğlu Deniz'le geçirdiğim esprilerle, kahkahalarla rüya gibi geçen bir akşamda yaptığımız doyumsuz sohbette 'Asi, asabi' bilinen Hasan Şaş'ın aslında nasıl bir fenomen, sıradan bir futbolcu yerine neden bir yıldız ve sadece futbolcu değil aynı zamanda derinliği olan bir insan olduğunun ipuçlarını görme fırsatı buldum. Asi Hasan'ı, isyankar Hasan'ı isterseniz biraz daha yakından tanıyalım.



-Senin takım içinde bir ağabeylik durumun var?

Herkes sorununu bana rahatlıkla açıp konuşabiliyor. Her yerde böyleyim ben.

-Yeri geldi çıkarıp para verdiniz.

Takımı başı boş bıraksaydık şu durumda olmazdık. Herkese o problemlerle baş etmesini öğrettik.

-Bırakıp gitseniz kimse size bir şey diyemezdi aslında?

'O kadar sorunla o kadar olur' derlerdi. Biz bütün olumsuzlukları olumluya çevirdik. İşin sırrı buydu.

-Bu özveriniz ileride hatırlanır mı?

Hatırlanmaz, örnekler var. Futbolda bir günde her şey değişir. Bu yaptıklarımız da unutulur. Örnek, Cordoba. 10 saniyede hayatı bitiyor Türkiye'de. Bu kadar ince çizgi. Ben bu başarının hatırlanacağını sanmıyorum.

-Bundan sonra ne olacak?

Şampiyonluk güzel ama bir hafta sonra her şey biter. Yeni sezon başlayacak, transferler yapılacak, Şampiyonlar Ligi var. Ödemeler yarı yarıya yapıldı. Artık bundan sonrası yönetimin işi. Bizi aşan işler. Biz elimizden geleni yaptık.

-Transfer teklifleri vardı? Özellikle Fenerbahçe ismi dikkat çekti.

Fenerbahçe'den teklif geliyor teşekkür ederim, iyi de para veriyorlar ama bunu değiştirmek benim için çok riskli.

-Başka takımları istemedin?

Inter'e transferim bitti dediğim anda engellendi. Herhalde Türk'ün birine sormuşlar. Benim için kavgacıdır demişler (Hasan burada o ismi vermiyor ama sorunca bir oyuncu olmadığını belirtti). Avrupa'da Galatasaray'dan fazla para vermiyorlar.

Sibel: Transfer olayı gündemdeyken hiçbir şey söylemedim. Galatasaray'a imza attıktan sonra 'iyi ki attın' dedim.

-Galatasaray'da noktalayacaksın futbolu.

Ne olacağı hiç belli olmaz. Devre arası çok iyi bir takım gelir. Kulübe de para vermiştir, bu işler hiç belli olmaz yine de.

-Kendini görmek istediğin bir nokta yok mu peki?

Kafamda bitirirsem, seneye bırakırım. O kadar sürpriz biriyim. Ben yararlı olduğum müddet takımda oynarım. Birileri 'hafif düştü, böyle şöyle oldu' derse benim için hiçbir şey olmaz. Benim kafamdaki Hasan en iyi yerde ve şekilde bitirmesi gereken Hasan. Bunun için daha süre var.

-Eleştiriler seni hırslandırıyor mu?

Doğru eleştirenler var, maçı seyretmeden eleştirenler de var. Eski yöneticilerimiz var, çok ağır tenkitlerde bulundular. Bizde yöneticiyken hiçbir katkısı olmayıp da şampiyon olmuşuz, adam beni kovma noktasına bile getirdi. Kulübün iç işlerine karışıyorlar, eleştiriden çıkıp başka yerlere sapıyorlar. Ben kötü oynuyorsam sezon sonunda gönderirler! 'Hasan'ın olmadığı maçta Galatasaray'ın duran topları nimet oldu.' Bu eleştiri değil ki. Artık komplekse giriyor. Ben bu ligde 400 maç oynamışım, Şampiyonlar Ligi oynayıp Dünya Kupası oynamışım. O kişilerle diyaloğa girmek bana yakışmaz. Ancak onlar beni geriye düşürmeye çalışsa da beni daha da hırslandırıyorlar.

-Agresif olduğunu kabul ediyorsun herhalde?

Evet hırslıyım ve agresifim. Kendimi değiştiremem ki. Beni uyarırlar mesela 'Aman kart görme, agresif olma' diye, bilin ki o maç en kötü maçımdır. Zaten bir keresinde böyle dediler, o kadar kötü geçti ki maç çıkınca 'Bana bir daha böyle söylemeyin, ya ben sizi döverim ya siz beni' dedim. Ben zaten kendimi kontrol ederim. 34-35 maç oynadım bu sene, bir tane kırmızı kartım yok. Fenerbahçe stadında kafama yumurta attılar, para attılar, küfürler yedim. Seyirciye karşı bir hareket ettiğimi gördünüz mü? Agresif olan oyuncunun seyirciye atlaması lazım. Eric Cantona gibi tekme atmam lazım. Kimseye agresif hareketim ve saygısızlığım yok. Üstüme oynuyorlar, bunu biliyorum. Futbolcular da yapıyor bazen. Ben de karşı oyuncunun kırmızı kart almasını isterim. Onlar da bunu yapıyor. Ama benim bir tane kırmızı kartım yok.

Sibel: Hasan evde böyle değil tabii ama oyunda mesela tavla oynar, her el kazanmak ister.

Hasan: Ben alışmışım kazanmaya küçüklükten beri o yüzden hırslıyım.

Tekme yiyince 'Oh' diyorum

Nasıl başladı hikayeniz?

Hasan: Sibel'i ilk gördüğümde 5 taş oynuyordu sokakta (gülüşmeler).

-Nasıl gidiyor evlilik?

Sibel: Ne eksik ne fazla. 8 senedir beraberiz. Gayet iyi idare ediyor şimdilik. Hasan ilk tanıdığım günden beri hiç değişiklik olmadı. Hep aynıydı. Özel günleri unutmaz. Aşırı değildir ama.

Hasan: Unutsak üç gün susmaz, unutulur mu?! (gülüşmeler)

Sibel: Ben bir hafta önceden başlıyorum hatırlatmaya.. (gülüşmeler) Ama ilk Anneler Günümde en güzel hediye şampiyonluk oldu.

Futbolcu eşi olmak zor mu?

Sibel: Onu ünsüzken de tanıdığım için bana öyle gelmiyor. Zaten beraber büyüdük.

-Maçlarda neler hissediyorsun? Mesela çok sık tekme yiyor Hasan?

Sibel: Hamile olduğum için maçlara gidemedim ama sakin izliyorum maçları. Tekme yiyince 'oh' diyorum (yine gülüşmeler). Hasan maçtan önce çok sert ısınıyor. Sert sert bakıyormuş gibi geliyor bana.

Hasan: Ben bakmıyorum. Birine odaklanırsam konsantrasyonum bozuluyor. Öyle baktığım maç hep kötü olmuştur. Ben zaten akrabalarımın maça gelmesini istemiyorum. Karataş'taki arkadaşlarım burada olsa her maç 3 kişi hastanelik olur. Biri bana 'tüh' dese onlar durmaz.(gülüşmeler)

-Sibel sen takım tutar mıydın?

Hasan: Sibel'le ilk tanıştık, ligde üç takım var zannediyordu. (gülüşmeler) Her atılan gole puan verilir zannediyordu. 'Futbolcuyum' dedim 'Hangi halı sahada?' dedi. Ben ona 'Sen ne yapıyorsun?' dedim, 'Devlet Konservatuvarı bale bölümü' dedi. Ben de 'Bale ne?' dedim! Anlamam ki. (gülüşmeler) İlk defa bu kadar bilmeyene denk gelince şaka gibi geldi! Benim için önemli olan sadeliktir. Onu gördüm, uyacağını gördüm. Körelmiş bir aşk şeklinde değil, mantıklı ve ileriyi düşünerek aldım. Sade midir, sakin midir? Bizim aile yapısına uyar mı?

Sibel: Sanki pazardan kavun karpuz aldım gibi anlatıyorsun!..

Hasan: Aldım derken beğendim anlamında söylüyorum canım..(gülüşmeler)

-Peki Sibel, sen onu alırken ne düşündün?

Sibel: Bana da çok doğal geldi. İçi dışı bir geldi. Çok iyi niyetliydi. Zaten çok küçüktük. O kadar çok her şeyin farkında olmadan beraber olduk.

Bunları biliyor muydunuz?

Barcelona ve Real Madrid'in maçlarını hiç kaçırmıyor. İtalya ligini sevmiyor. Ronaldinho ve Messi'yi beğeniyor. Appiah da beğendiği futbolculardan.

Türklerden Tümer Metin, Fatih Tekke ve Kayserisporlu Gökhan'ı başarılı buluyor. (Takımından ve yakınlarından isim vermedi özellikle)

Hasan Şaş uçak korkusu yüzünden yurtdışına gidemiyorlar.

Hasan'ın tahmin edilemez bir taklit yeteneği var, bizi kırdı geçirdi. Rüyaları da çıkıyormuş

Metroseksüel olmasa da manikür-pedikür bakımını ihmal etmiyor, cilt bakımında da Sibel'in kremlerine abone..

Sibel'in bale okulu 4 Haziran'da Yunus Emre Kültür Merkezinde iki perdelik bir gösteriye hazırlanıyor: 'Kırmızı Başlıklı Kız'

Fatih Terim'e isyan!..

Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona-Arsenal maçını evlerinde beraberce izlerken, Hasan'ın teknik direktörlüğe ne kadar yakın olduğunu anladık. Yorum yapan Fatih Terim'in Eto'o'yu övmesi Hasan'ı şaşırttı. 'Hocam biz böyle oynasak 15 dakika tutmazsın bizi' diyerek adeta isyan etti.

Diploman hazır Hasan?

30 bin tane antrenör varmış. Takım sayısı da belli. Zorlanacağız ama herhalde bize biraz müsamahalı davranırlar. Siz özel bir jenerasyonsunuz

Ajax'ın, Milan'ın Van Basten, Gullit dönemi varsa bizim jenerasyon da unutulmaz. Türkiye'yi 10 yıl taşıdılar. Dünya Kupası üçüncülüğündan sonra dağılmaya başladı. Çoğu yaşlandı, o yüzden. İyiler yurtdışına gitti. Normaldir belli bir dönemden sonra o takım kalsa da yapılacak bir şey kalmadı. Tatmin de vardı. Herkes yeni bir şey bulmaya çalıştı.

(akşam)

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 05:17

İLGİLİ HABERLER