
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN 10 TEST
İSTANBUL (İHA) - Erken tanıyla, günümüzde ölümcül hastalıklar için dahi tedavi imkanı doğuyor. Erken tanıya giden yol ise; yaşamsal önem taşıyan testlerden geçiyor.Dahiliye Uzmanı Dr. Soner Dileklen, her kadının mutlaka yaptırması gereken 10 test ve tanı yöntemi hakkında bilgi verdi. Özellikle meme kanserinin, erken tanıyla ölümcül bir hastalık olmaktan çıktığını kaydeden Dr. Dileklen, bunun için kadınların 20 yaşından sonra ayda 1 kez kendilerini kontrol etmeleri ve 2-3 yılda bir ise doktor muayenesinden geçmesi gerektiğini belirtti. Kadınların, 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çektirmesi ve eğer 1. derece akrabalarda meme kanseri varsa, sıkı takip altında olması zorunluluğuna dikkat çeken Dr. Dileklen, mamografiyle, meme kanserinin henüz ele gelen bir kitle olmadan, yani kireçlenme aşamasındayken tespit edilebildiğini ifade etti. Dr. Dileklen, bu sayede meme kanserinin çok erken evrede tedavi edilebildiğine dikkat çekti.
Glokom, halk arasındaki adıyla 'göz tansiyonu', yaptığı sinir hasarıyla körlüğe neden olabilen bir hastalık. İlaç tedavisi ve lazerle körlüğün önüne geçilebildiğini; ancak bunun da erken teşhisle mümkün olduğunu vurgulayan Dr. Soner Dileklen, "Körlük riskine karşı glokomun rutin muayenelerine en geç 40 yaşında başlanmalı. Ancak ailede glokom hastası varsa bu testler daha erken yaşlara alınmalı" uyarısında bulundu. Dr. Dileklen, yapılan işlemle ilgili ise şunları kaydetti:
"Göz içi basıncında genel adı 'tonometre' olan cihazlara başvuruluyor. Retina kontrolünde, gözün arka bölümünü görebilmek için gözbebeği damla formundaki ilaçlarla genişletiliyor. Göz içi basıncı, tonometre cihazından kontrollü bir şekilde hava püskürtülmesiyle ölçülüyor."
Eforla kalp sorunlarının belirlendiğini de bildiren Dr. Dileklen, "40 yaşını geçmiş her kadın senede 1 kez kardiyolojik check-up'tan geçmeli. Ailede kalp krizi hikayesi bulunanlar için ise bu daha erken yaşlarda başlamalı. Efor testi, bu yaşamsal önem taşıyan check-up'ta başvurulan yöntemlerden biri. Test, çoğunlukla koşu bandında uygulanıyor. Yaklaşık 10 dakika süren test sırasında kalp ve kalp kapaklarının durumuyla işleyişi hakkında bilgi veren EKG sürekli izleniyor, belirli aralıklarla damar basıncı ölçülüyor" dedi.
Efor testi egzersizinin ritim ve ileti bozukluklarını araştırmak amacıyla yapıldığını dile getiren Dr. Dileklen, bu sayede kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının da ciddi boyutlara ulaşmadan tedavi edilebildiğini ifade etti.
SMEAR İLE RAHİM AĞZI KANSERİNE SON
18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadının yılda 1 kez düzenli olarak pap smear testi yaptırması gerektiğini belirten Dr. Soner Dilekten, "Çünkü bu test sayesinde jinekolojik kanserler arasında 2. sırada yer alan rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor" diye konuştu. Dr. Dileklen, patoloji laboratuarlarında yapılan incelemeyle, ince yayma tekniğiyle, rahim ağzı kanserine yol açan Human Papilloma virüsünün tespit edildiğini kaydediyor. Kadınların yılda 1 kez ultrason çektirmesi gerektiğine de değinen Dr. Dileklen, "Kadın hastalıklarında erken tanı için gerekli en önemli yöntemlerden biri de vajinal ultrason. Yakınması olsun veya olmasın her kadın yılda 1 kez ultrason muayenesinden geçmeli. Jinekolojik ultrasonla karın organları, özellikle de rahim, yumurtalıklar ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor. Rahimden kaynaklanmış tümörler, miyomlar saptanabiliyor. Bunların yanı sıra rahim içi zarı, yani endometrium değerlendirmesi de yapılıyor. Aynı şekilde yumurtalıkların yapısı, yumurta geliştirme kapasiteleri, yumurtalık kistleri saptanabiliyor" şeklinde konuştu.
Her yıl düzenli olarak dermatoloji uzmanının kapısını çalmanın da sağlık için yaptırılması gereken testlerin bir parçası olduğunu dile getiren Dr. Dileklen, "Özellikle vücutta bulunan çok sayıda ben ve ailedeki cilt kanseri hikayeleri, muayenenin önemini daha da artırıyor" dedi. Benlerin, ölümcül bir kanser türü olan melanom riski taşıdığının altını çizen Dr. Dileklen, melanomda yeni tanı yönteminin, dijital dermatoskopi olduğunu söyledi. Dr. Soner Dileklen, işlemi şöyle açıkladı:
"Bu yöntemde yağlanmış deri yüzeyi ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskopla inceleniyor. Vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonlar belirleniyor. Ardından görüntü alınıyor ve kaydediliyor. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanıyor. Bunların yanı sıra dijital dermatoskop, benlerde izlenen şüpheli değişiklikleri de gösteriyor. Bu testle cilt üzerindeki değişiklikler, kanserleşmeden tespit edilebiliyor."
KAN TAHLİLLERİ SAĞLIĞI ELE VERİYOR
Düzenli olarak yaptırılan kan tahlillerinin, genel sağlık durumu hakkında bilgi verdiğinin altını çizen Dr. Dileklen, herhangi bir yakınma olmasa da kişilerin 35 yaşından itibaren 2 yılda bir kan tahlili yaptırmasında yarar bulunduğunu söyledi. Testlerden alınan sonuçlara bakılarak vücutta enfeksiyon ve alerjik bir durum olup olmadığının tespit edilebildiğini kaydeden Dr. Dileklen, bu yolla kolesterol ve kan şeker değerleri hakkında bilgi edinildiğini de ifade etti.
Kadınlarda menopoz döneminde kemik yoğunluğu ölçümünün önemli olduğuna da değinen Dr. Dileklen, "Menopozla kendini gösteren kemik kırılmaları riski, osteoporoz tanısıyla konuyor. Özellikle ailede osteoporoz hastasının varlığı, kemik mineral yoğunluğu ölçümünün önemini artırıyor" uyarısında bulundu. Kemik mineral yoğunluk ölçümünün, hiçbir hazırlık gerektirmeden, vücuda bir zarar vermeden, özel bilgisayar programı ve hassas ölçüm yapan dansitometri cihazlarıyla yapıldığını söyleyen Dr. Dileklen, "Bu yöntemle vücudunuzdaki kemik yoğunluğu ölçülerek kemik erimesi riski tespit ediliyor. Erken teşhis sayesinde ileri yaşlarda ciddi ve yaşamsal problemlere yol açan kırıkların oluşması önlenebiliyor" diye konuştu.
Diş ve diş eti hastalıklarının, dünyada ve Türkiye'de önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını hatırlatan Dr. Dileklen, "Dişlerde ciddi bir sorunla karşılaşmamak için her yıl düzenli olarak diş hekimi ziyaret edilmeli. Diş ve diş eti problemlerinin tespitinde, doğal bir koruyucu olan tükürüğün test edilmesi önemli" tavsiyesinde bulundu.
Bu test için tükürüğün incelenmesinin yeterli olduğunu dile getiren Dr. Dileklen, "Testte tükürüğün kimyasal ve mikrobiyolojik yapılarına bakılıyor. Bu sayede çürüklerin önemli bir sağlık sorununa neden olması önleniyor" dedi.
Kolon kanserinin önlenebildiğine de değinen Dr. Dileklen, "Kolon kanseri, en sık görülen kanser türleri arasında üçüncü sırada yer alıyor. Sinsi tehlike, özellikle 50 yaş ve üzerindekileri tehdit ediyor. Kolon kanseri önlenebilir kanserler arasında. Ancak bunun için 50 yaşından sonra 2 ila 5 yılda bir düzenli olarak kolonoskopi yönteminden yararlanılmalı. Kolonoskopiyle kalın bağırsağın tümü incelenebiliyor. Kolonoskopi yöntemiyle hekim ileride tümöre dönüşebilecek polipleri teşhis edilebiliyor. Poliplerin cerrahi yöntemlerle alınması sayesinde, kolon kanseri oluşma riski önlenmiş oluyor" şeklinde konuştu.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:51