HEDEFTEKİ ADAM BDDK BAŞKANI, GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI...
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca, BDDK'nın kalitesinin ismi ve logosunda değil kadrosunda olduğunu belirterek, ''Para ve çaba sarfını kısacak tedbirlerle uğraşmaktan düzenleme ve denetleme fonksiyonuna daha az zaman ayırmak bu gibi kurumlar için zuldür'' dedi.
Akçakoca, Active Academy tarafından düzenlenen ''1. Uluslarası Finans Zirvesi''ndeki konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Engin Akçakoca, BDDK'nın özerkliği konusunda gerçekten bir sıkıntı olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, üst kurulların ya tam bağımsız ve özerk ya da merkezi hükümetin bir parçası olmaları gerektiğini ifade ederek, ''İkisi arasında ortak bir yol bulmak için karşılıklı tavizler alınacak düzenlemelerin yapılması sakıncalı olabilir. O zaman tam bağımsız ve özerklikten beklenen kalite elde edilemeyebilir'' diye konuştu.
''İstifanız isteniyor. İstifanız sorunu çözer mi? Sizin yerinizde başka biri olsaydı bu süreç yaşanmayacak mıydı?'' sorusuna ise Akçakoca, şu yanıtı verdi:
''İstifa edilir, gidilir, yerine başkası gelir. 50 senenin bankacılık sektörü birikimiyle uğraşan 3 senelik bir kurum söz konusu. Bu kurumun kalitesininin de denetlediği, düzenlediği sektörün üzerinde olması lazım. Kurumun kalitesi ismi ve logosunda değil, kurumun kalitesi, kadrosunda. Bu kadroyu oluşturmak için çaba ve para sarfetmek lazım. Para ve çaba sarfını kısacak tasarruf tedbiri, şu tedbiri, bu tedbiri gibi tedbirlerle uğraşmaktan düzenleme ve denetleme fonksiyonuna daha az zaman ayırmak, bu gibi kurumlar için zuldür. İstifa herzaman olur, başkası da gelir, o da gider, kurum kalıcıdır. Önemli olan kurumdur.''
''BİRLEŞMENİN MATEMATİĞİNİ ANLADIKLARINA İNANMIYORUM''
BDDK Başkanı Akçakoca, bir gazetecinin konuşmasında orta ölçekli banka birleşmelerine değindiğini hatırlatarak, bu konuda zorlayıcı tedbirler alınıp alınmayacağını sorması üzerine, birleşmelerin zorla olamayacağını, bunun boyut ve ekonomik ölçek meselesi olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
''Bunu bizim gördüğümüz gibi banka sahipleri ve yöneticilerinin de görmesi gerekiyor ki, birleşsinler ve o boyuta ulaşabilsinler. Birleşemeyip, zayıflayacaklarsa sonucuna katlanmak durumunda kalacaklar.
Ben, isteksiz olmalarının sebebini, daha böyle genetik özelliklerine, aile gururlarına düşkün olmalarına bağlıyorum. Daha böyle psikolojik etkenler diye düşünüyorum daha bu işin matemetiğini tam olarak anladıklarına inanmıyorum. Anlamış olsalar biraraya gelirler.'' Bankaların biraraya gelmelerini teşvik etmek için vergi kanunlarında gerekli düzenlemeleri, tasarruf mevduatı sigorta primlerinde gerekli düşüşleri yaptıklarını belirten Akçakoca, ''Bugüne kadar bundan yararlanan aktif büyüklük 26.5 milyar dolar. Fakat yeterli değil açıkçası daha fazlasını bekliyoruz'' dedi.
Akçakoca, ''Birleşmemeyi, sektörün geleceği açısından tehlike olarak görüyor musunuz?'' sorusuna, ''Artık bundan sonrasını tehlike olarak kendileri düşünecekler. Bu işi yöneten ve bu işin sahibi bankanın sağlığından ve düzenli çalışmasından ilk sorumlu olanlar...'' yanıtını verdi.
MEVDUATTA DEVLET GARANTİSİ
Engin Akçakoca, bir gazetecinin ''Bankaların batması durumunda vergileri halk ödüyor'' değerlendirmesi üzerine, şöyle konuştu.
''Batmaması durumunda vergi ödemiyor musun? Vergi zaten her zaman ödeniyor. Sistem neyi gerektirdi? 2001 yılı başında tüm pasif garantisi getirildi diye böyle konuşuyorsunuz. Aslında sigorta miktarı mudi başına 50 milyar civarındadır. Şu andaki kanunda 2004'te yürürlüğe girecek, bizim düzenlememizle öyledir. Ama 2001 başındaki kriz nedeniyle pasif garantisi hükümet tarafından açıklandığında onun arkasından BDDK tarafından bu pasif garantisi (ancak zor duruma düşen bankalar fona alınırsa işler) denildiğinden bankalar bugün fona alındığı için ek bir maliyet söz konusu. Bu da 2000 ve 2001 krizleri nedeniyle böyledi. Krizleri de BDDK çıkarmamıştır.'' Başka bir soru üzerine de Akçakoca, BDDK'nın 4 Temmuz 2003 tarihinde mevduat üzerinde sigortanın mudi başına 50 milyar liraya ineceği yönündeki kararını anımsatarak, ''Biliyorsunuz, 2001 başında yapılan açıklamayla da 1 sene öncesinden taraflara yani piyasa oyuncularına haber verilecek diye bir duyuru yapılmıştı. O nedenle o duyuruya uygun olarak bir senelik geçiş dönemi verilmiştir'' diye konuştu.
BDDK'nın bankalara yönelik bir endişe taşıyıp taşımadığına ilişkin soruyu ise Akçakoca, İmar Bankası'nı kastederek, ''Son olaydan bahsediyorsanız, orada değişik, farklı bir olay söz konusu. Zimmet, dolandırıcılık, sahtecilik söz konusu. Böyle bir beklentimiz yok. Böyle bir beklenti sizde de yok'' diye yanıtladı.
Engin Akçakoca, İmar Bankası ile ilgili açıklamaları önümüzdeki 1-2 hafta içinde daha değişik bir platformda, herkese birlikte yapacağını bildirdi.
HEDEF TAHTASI
BDDK Başkanı Akçakoca, Finans Zirvesi'ni düzenleyen Active Academy'nin birbiri içine geçmiş 2 daire şeklindeki logosuna atıfta bulunarak, BDDK'nın kurulduğu günden bu yana hedef tahtası haline geldiğini söyledi.
Bu arada BDDK Başkan Yardımcısı Ercan Türkkan da, bankacılık işinin bir lisans işi olduğunu söyledi.
Türkkan, şunları kaydetti:
''Reel ve mali sektör, ekonomik kaynaklarını son 20-25 yılda verimsiz kullanmasaydı, herhalde Türkiye, kamu bankaları da dahil olmak üzere 44 milyar dolar bankacılık sektörüne harcamazdı. Bankacılık işi bir lisans işidir, son 25 yılda lisansları verenler bugünkü maliyetlerden kurtulma zorunda da değiller. Şöyle düşünün İstanbul deprem kuşağında, sizin bize söylediğiniz hiç güçlendirme çalışması yapmayalım. İki torba çimento koymayalım ama deprem olsun veya olmasın can kaybı yaşanmasın, binalar yıkılmasın. Bunu bir izah nedeni olarak görmek mümkün değil. Son 25 yıldır, lisanslar verilirken veya deprem kuşağında villalar yapılırken bir kısım insanlar çimento çaldılar ise belediye başkanı veya fen işleri müdürü deprem kuşağında o villanın yapılmasına izin verdiyse herhalde onun sorumlusu BDDK olamaz diye düşünüyorum.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:52