Sağlık
  • 17.4.2003 10:56

HORLAMAYI NASIL ENGELLEYEBİLİRSİNİZ?... İŞTE CEVABI

İSTANBUL - Horlamanın, erişkinlerin en az yarısında, çocukların da önemli kısmında görülen bir uyku bozukluğu olduğu belirtilerek, kişinin her gece gürültülü şekilde horlamasının, tıbbi açıdan ele alınması gereken durum olduğu bildiriliyor. Bunun yanı sıra horlamanın, uykuda solunum duraklamaları hastalığının da bir belirtisi olabileceğine dikkat çekilerek, uzman hekime başvurulması gerektiği kaydediliyor. İHA muhabirinin, Kulak Burun Boğaz Horlama ve Ses Hastalıkları Merkezi (ALMED) uzmanlarından edindiği bilgilere göre, erişkinlerde horlamanın en sık sebebi, yumuşak damak ve küçük dilin normalden fazla büyümesi ve sarkması. Fakat burundan, ses tellerine kadar üst hava yolunu daraltan bütün problemler (alerjik nezle, burun kemiğindeki eğrilikler, sinüzit, alt ve üst çenedeki yapı anormallikleri, dilin aşırı büyük olması) horlamaya yol açabiliyor. Çocuklarda horlama ise, sıklıkla geniz bademciğinin belirtisi olarak ortaya çıkıyor. Uzmanlar, bütün horlamaların, hava yolundaki daralmanın göstergesi olduğunu vurgulayarak, eğer daralma çok ciddi ise hava yolunun tamamen kapanabileceğini, bunun da uykuda solunum duraklaması ile sonuçlandığını ifade ediyor. UYKUDA SOLUNUM DURMASI Uykuda soluk duraklamaları hastalığının, kadınların yüzde 6'sını, erkeklerin yüzde 12'sini etkilediğini belirten uzmanlar, kişi uyurken, solunumun ara ara durup, tekrar başlaması ile kendini gösterdiğini, sıklıkla da şiddetli horlama ile beraber olduğunu bildiriyor. Uzmanlar, solunum durması saatte 5'ten fazla veya uzun süreli ise, kalp ve beyin başta olmak üzere, vücudun pek çok sisteminin olumsuz etkilendiğini hatırlatıyor. Gece horlayan kadınların yüzde 19'unda, erkeklerin de yüzde 42'sinde uykuda soluk duraklamaları olduğunu vurgulayan uzmanlar, bunlarda üst hava yolunu belli seviyelerde daraltan bir sebep bulunduğunu kaydediyor. Gündüzleri uyanık iken bu darlığın tolore edilebildiğini, çünkü üst solunum yolunu çevreleyen bütün kasların çalıştığını ve hava yolunu açık tuttuklarını ifade eden uzmanlar, ancak uykuda, diğer bütün sistemlerde olduğu gibi, bu kasların da gevşediğini, hava yolunda, kısmi ya da tam tıkanıklığa sebep olduğunu belirtiyor. GÜN İÇİNDEKİ BELİRTİLERİ Uzmanlar, uykuda soluk duraklamaları olan kişilerin, gün içinde uyuklama ile mücadele ettiklerini vurgulayarak, bu durumun genellikle öğleden sonra ve akşamın erken saatlerinde görüldüğünü bildiriyor. Hatta çok ileri düzeydeki hastaların, karşılıklı sohbet esnasında, aralarında bile uyukladığını hatırlatan uzmanlar, ''Bunlar sabahları yorgun kalkar, uyandıklarında adeta ağır bir iş yapmışçasına bitkindirler. Öğleden sonra ve akşamın erken saatlerine rastlayan toplantılarda, çok sıkıntı çekerler. Akşamları gazete okurken, televizyon seyrederken kolayca uyuklarlar. İş yerinde konsantrasyon güçlüğü çektiklerinden yeterince verimli olamazlar. Bu yüzden işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Tiyatro, sinema, sosyal toplantılarda yoğun uyku isteği ile mücadele ederler. En tehlikelisi de trafikte araç kullanırken yaşanan problemlerdir. Bu kişiler uyumadan uzun süre araç kullanamazlar. Özellikle akşam üstü ve gece araba kullanırken büyük sıkıntı çekerler'' diyorlar. HORLAMANIN TEDAVİSİ Bazı durumlarda basit tedbirlerle horlamanın giderilmesinin mümkün olabildiğini anlatan uzmanlar, bu tedbirleri, 'Kilo verme, akşam yemeğini erken ve hafif yeme, alkol kullanmama, sırt üstü yatmama' olarak sıralıyor. Diş protezi uzmanı tarafından hazırlanan ve hastanın uyuyacağı sırada taktığı, alt çeneyi öne çekici protezlerin de bazen sorunun çözümü olabileceğini kaydeden uzmanlar, hastanın hayatını tehdit edecek seviyede uykuda solunum duraklamaları varsa, bu durumda ilk seçeneğin, pozitif basınçlı hava sistemi (CPAP) olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, bu sistemde kişi uyurken, burundan maske aracılığı ile sürekli hava verildiğini, bu tedavinin, belli bir disiplinle sürekli kullanımının gerektiğini bildiriyor. RADYOFREKANS DALGALARI İLE TEDAVİ Radyofrekans dalgaları ile küçük dil, yumuşak damak ve dil kökü müdahalelerinin, bu alanda geliştirilmiş en yeni tekniklerden olduğunu ifade eden uzmanlar, bu yöntemin genel anestezi gerektirmediğini ve yumuşak damak fonksiyonlarında herhangi bir kayba yol açmadığını vurguluyor. Yapılan muayene ve tetkikler sonucunda, sarkık ve ince yapılı yumuşak damak horlamaya sebep oluyorsa, bu hastaların radyofrekans ile tedaviye aday olduğunu söyleyen uzmanlar, hasta yarı oturur pozisyonda iken lokal anestezi altında uygulanabilen işlemin yaklaşık 5 dakika sürdüğünü, üç hafta ara ile 4-5 seans uygulandığını kaydediyor. LAZERLE TEDAVİ Uzmanlar, lazer ile yapılacak bir cerrahi işlem ile horlama sorunundan kurtulmanın mümkün olduğunu ifade ederek, bu yöntemi şöyle anlatıyor: ''Hasta oturur pozisyonda konforlu bir koltuğa yerleştirilir. Kısaca LAUP adı verilen bu işlem, lokal anestezi altında yapılır. Lokal anestezi sonrası, 'uvula' denilen yumuşak damağın sarkan parçası (küçük dil), lazer ile kesilerek yeniden şekillendirilir. En fazla yarım saat süren bu işlem sonrası hastanın hastanede yatması gerekmez''. Uzmanlar, uykuda soluk duraklamaları olan hastalar için, tek başına lazer tedavisinin, çoğu zaman yeterli olmadığına dikkat çekerek, diğer tekniklerle kombine olarak lazer tedavisinden de faydalanılabileceğini bildiriyor. Lazer ve radyofrekans tedavisine uygun olmayan hastalar için farklı tedavi seçeneklerinin de uygulandığını hatırlatan uzmanlar, gerektiğinde tedavi için burun tıkanıklığını giderici bir cerrahi işlem yapıldığını belirtiyor. Uzmanlar, eğer dil kökü aşırı büyükse küçültülmeye ya da öne çekmeye yönelik operasyonlar uygulandığını, uykuda solunum duraklamaları olan bir hastanın alt ve üst çenesinde yapıyla ilgili problem varsa, bunun giderilmesine yönelik (çenenin öne çekilmesi gibi) operasyonlar yapılabildiğini kaydediyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:49

İLGİLİ HABERLER