HSYK ÜYESİ ERTOSUN'DAN ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER!
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)
Üyesi Ali Suat Ertosun, "(Korsan) olarak nitelendirilebilecek bir davranış
varsa, bu korsanlık anayasal teminat altındaki HSYK üyelerinin anayasa ve
kanunlar çerçevesinde görüşlerini toplantılarda serbestçe ifade etmelerinde
değil, tek elden ve organize şekilde anayasal kurumlara ve bu kurumlarda görev
yapanlara karşı basın ve yayın yoluyla hedef gösterilerek yapılan saldırılarda
aranmalıdır" dedi.
Ertosun, HSYK’da düzenlediği basın toplantısında, şahsına ve Kurul’a
yönelik basın-yayın organlarında yer alan iddialara cevap verdi.
Konuşmasına Pakistan’da yaşanan sel felaketi nedeniyle Pakistan halkına
geçmiş olsun ve başsağlığı dilekleriyle başlayan Ertosun, Pakistanlı şair
Muhammed İkbal’in Kurtuluş Savaşı’nda Türk halkı için yaptığı konuşmanın da bir
bölümünü okudu.
Son aylarda şahsına ve HSYK’ya yönelik "eleştiri sınırlarını aşacak
şekilde hakaret içeren maksatlı yayınlar" yapıldığını belirten Ertosun,
"eleştiri amacı taşımayan, sadece hakaret etme, küçük düşürme ve karalama
düşüncesiyle yapılan yayınlarla" ilgili olarak yasal yollara başvuracağını
söyledi.
Ertosun, kişisel geçmişi ile inancına ve mezhebine ilişkin bazı yazıların
da kaleme alındığını belirterek, "Laik, demokratik, din ve vicdan hürriyeti olan
bir ülkede bu tür davranış biçimleri kabul edilemez. Bu durum her şeyden önce
temel insan haklarına aykırıdır" dedi.
HSYK üyelerinin zaman zaman adliyeleri, bölge idare ve idare
mahkemelerini ziyaret ederek, buralardaki hakim ve savcılarla adli sorunlara
ilişkin fikir alışverişinde bulunmalarıyla ilgili de basında haberler yer
aldığına işaret eden Ertosun, bu ziyaretlerin "mutad bir uygulama" olduğunu,
ancak kurul üyelerinin ziyaretlerinin referandumla ilişkilendirilmesinin hiçbir
insaf ölçüsüyle bağdaşmadığını ifade etti.
-"YASAL YOLLARA BAŞVURACAĞIM"-
Ertosun, HSYK üyelerinin seçilmeleri, görevleri, yetkileri ile çalışma
usul ve esaslarının Anayasa’nın 159. Maddesi’ndeki ilkelere uygun şekilde
kanunlarla düzenlendiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"(Korsan) olarak nitelendirilebilecek bir davranış varsa, bu korsanlık
anayasal teminat altındaki HSYK üyelerinin anayasa ve kanunlar çerçevesinde
görüşlerini toplantılarda serbestçe ifade etmelerinde değil, tek elden ve
organize şekilde anayasal kurumlara ve bu kurumlarda görev yapanlara karşı basın
ve yayın yoluyla hedef gösterilerek yapılan saldırılarda aranmalıdır.
Şahsımın ve şahsım hedef gösterilerek üyesi olduğum HSYK’nın anayasa ve
hukuk kuralları çerçevesinde ifa ettiği görevi ideolojik olarak nitelendirmek
haksız bir saldırıdır. Asıl ideolojik ve militanca tavır anayasa ve kanunları yok
sayarak Kurulu çalıştırmayanlarda ve basın ahlak ilkelerini çiğneyerek kampanya
yürüten odaklarda aranmalıdır.
Yine hedefinde bulunduğum odakların şahsımla ilgili başvurdukları diğer
bir yöntem de doğrudan muhatap olmadığım kişilerin legal veya illegal yollarla
tespit edilen konuşmalarının sanki tarafıymışım gibi manşetlere taşınmasıdır.
Hiçbir hukuki ve etik dayanağı olmayan, dürüst ve yansız habercilik anlayışıyla
bağdaşmayan, iyi niyet ve basın ahlakı ölçülerinin çok uzağında bulunan bu
eylemlere ilişkin olarak da gerekli yasal yollara başvuracağım."
Ertosun, kendisini ve HSYK’yı hedef alan "karalama kampanyası"na
malzeme olan bir başka konunun da HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’le birlikte
hazırladıkları "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na İlişkin Anayasa
Değişikliği Konusunda Analitik Bir İnceleme" isimli kitabın olduğunu anlattı. Bu
kitapta HSYK konusunda yapılan anayasal değişikliklerin değerlendirildiğini
belirten Ertosun, kitapçıkta ileri sürülen görüş ve fikirlerin çarpıtılıp
değiştirilerek kendisinin ve HSYK’nın siyasallaştığı yönünde yayınlar yapılarak
kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını kaydetti.
Konuşmasında, HSYK’da yaşanan sorunlara da değinen Ertosun, unvanlı hakim
ve savcıların atamalarına ilişkin kararnameyle ilgili de "Adalet Bakanlığının
toplantıyı terk etmesinin asıl nedeni, referandumdan ’evet’ çıkması halinde,
hakim ve savcıların kaderi adalet bakanının iki dudağı arasından çıkacak
talimatlar ile şekillenecek olmasıdır" dedi.
Ertosun, "kararnamenin tamamlanamayan bölümlerinin, kurulun anayasal
görevlerini yapmasını engellemek için anayasa ve yasa hükümleri hiçe sayılıp
çiğnenerek geri çekildiğini, Adalet Bakanlığının toplantıları terk etmeyi aynı
kasıt ve kararlılıkla geçmişten beri sürdürdüğünü, kriz çıkarılarak da HSYK’nın
yıpratılması ve çalışamaz hale gelmesinin istendiğini" iddia etti.
Ertosun, bir soru üzerine HSYK üyelerince halk oyuna sunulacak Anayasa
değişikliğine ilişkin, hakim ve savcılara dağıtımı yapılan kitapçığın toplam
maliyetinin yaklaşık 7-8 bin TL olduğunu ve dağıtımının posta yoluyla yapıldığını
söyledi.
-"AVCI İLE ARAMIZDA BİRBİRİNİ TEYİT EDEN BİR DURUM VAR"-
Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın kitabıyla ilgili soruları
da yanıtlayan Ertosun, kitabı okumadığını, Avcı’yı tanımadığını belirtti.
Ertosun, "Avcı’yı tanımam, ama bende dürüst bir imaj bıraktı. Yazdıklarının
üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Bizim eskiden bu yana
söylediklerimizi yazdı. Avcı ile aramızda çelişki değil, tam tersine birbirini
teyit eden bir durum var" diye konuştu.
Bir gazetecinin "atamaların değişik kriterlerle yapıldığı" yönünde
iddialar bulunduğunu anımsatması üzerine Ertosun, bu tür iddiaların her zaman
olduğunu, fakat bunların gerçeği yansıtmadığını savundu. Ertosun, "Bu kurumun
kapısından girmeyen bazı arkadaşlar Yargıtay üyesi olmuştur. Biz objektif
kaldığımıza inanıyoruz. İddia sahiplerini iddialarını kanıtlamaya davet
ediyorum" dedi.
HSYK toplantılarında bazı davalara ilişkin soruşturmaları yürüten savcı
ve hakimlerin yerlerinin değiştirilmesi için önerilerde bulunup bulunmadığının
sorulması üzerine de Ertosun, kamuoyuna yansıtıldığı gibi sadece bazı davalarla
ilgili önerilerde bulunmadıklarını, basında yer alan her türlü davaya ilişkin de
önerilerde bulunduklarını anlattı. Kurul olarak hakim ve savcıların hatalarını
düzeltmek, sorunlarını çözmek gibi bir görevleri bulunduğunu anımsatan Ertosun,
kamuoyunu meşgul eden davalarda Türkiye’nin daha sonra Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nde tazminat ödemeye mahkum olma durumuyla karşı karşıya kalabileceğini
ve bu durumu engellemeye çalıştıklarını ifade etti.
HSYK’nın 1982 yılında kurulduğunu ve bugüne kadar sorunsuz bir şekilde
çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlatan Ertosun, "Kurul, Anayasa’nın 15.
maddesinde yazılı yetkilerini kullanmak istediğinde sorunlar ortaya çıktı" diye
konuştu.
-"HSYK, HAKİM VE SAVCILARI KORUMAKLA GÖREVLİ BİR MEKANİZMA DEĞİL"-
Son dönemlerde yargı alanında yaşananların üniversitelerde doktora ve
master tezleri olarak araştırılması gerektiğini belirten Ertosun, şöyle
konuştu:
"Kurul’un girişimleriyle yargıya dair bazı konularda iyileştirmeler
oldu. Ancak bazı davalarda hukuk ihlal ediliyor, bunlarla biz ilgileniyoruz, ama
bizim ilgilenmemiz yetmiyor çünkü bize görev yaptırmıyorlar. HSYK, hakim ve
savcıları korumakla görevli bir mekanizma değil. HSYK, Türk yargısının daha iyi
çalışmasını hedefleyen bir kurul. Biz, meslektaşlarımıza karşı daha haşin
davranıyoruz, adalet duygusunun zarar görmemesi için.
Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında geçen yıl suç duyurusunda bulunuldu,
ancak Yargıtay’dan bize dönüş olmadı. Gayriresmi edindiğim bilgiye göre,
başvurumuz Bakanlıkta bekletilmekte. Bakan, Müsteşar hakkında yargılama izni
vermezse, durumu Kurul olarak değerlendiririz."
Ertosun, bir soru üzerine de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına uzun
zamandır atama yapılmamasının sebebinin Kurul’un Danıştay ve Yargıtay’dan seçilen
üyeleri olmadığını belirtti. HSYK’nın tarihinde ilk defa adli tatilde çalışma
kararı aldığına dikkati çeken Ertosun, Kurul toplantısında "bunalım çıkartan
tarafın Adalet Bakanı ve Müsteşarı olduğunu" savundu.
HSYK’nın seçilmiş üyelerinin önerilerini kararname toplantılarının
başında veya öncesinde vermesi halinde hiçbir kararnamenin tamamlanamayacağına ve
atamaların yapılamayacağına işaret eden Ertosun, bazı mahkeme başkanlarının
heyetlerine hakim üye takviyesi yapılması yönünde talepleri bulunduğunu ve bu
konuların da Kurul toplantısında gündeme getirildiğini anımsattı.
Ertosun, "Hakim ilavesi yapılırken neden mevcut hakimleri oradan almaya
çalıştınız, bu çelişki değil mi diye soruluyor. Bu çelişki değildir. Aldığınız
kadar hakim verirsiniz, üzerine ilave yaparsınız. Bütün hakim ya da savcılar
elindeki dosyayı bitirmeden atama yapılıyor, zamanı gelen elindeki dosyayı
bırakıp yeni yerinde görevine başlıyor. Gidenin yerine gelen hakim ya da savcı
oradaki dosyalara bakmaya devam ediyor" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün bir konuşmasında "dedelerin
talimat verdiği dönemler bitiyor" dediği hatırlatılarak, bu konuda
değerlendirmesi istenen Ertosun, Başbakan Erdoğan’ın bu sözlerini "seçim
atmosferinde söylenmiş sözler" olarak nitelendirdi.
-ADALET AKADEMİSİNDEN KURUL’A ÜYE SEÇİMİ-
Halk oyuna sunulan Anayasa değişikliği paketiyle Adalet Akademisi’nin
HSYK’ya üye seçeceğinin ve durumun Kurul’u nasıl etkileyeceğinin sorulması
üzerine Ertosun, kendisinin de Adalet Akademisi Olağan Genel Kurul üyesi olduğunu
söyledi.
HSYK üyesi olarak Adalet Akademisi Yönetim Kurulu’na aday olduğunu ancak
seçilemediğini anlatan Ertosun, şöyle devam etti:
"Maça 13-0 geriden başlıyorsunuz. Seçimlere 29 üye girdi, orada
Bakanlığın iradesi dışında kimsenin seçim kazanması mümkün değil. Böyle bir
akademiden nasıl bir üye gelir. Bir Kurul üyesinin bile mülakat heyetine girmesi
istenmiyor. Mülakatlarla ilgili konu Danıştay’a kadar geldi, mülakatlara kamera
konulması gündeme geldi. Kamera koyalım, biz bunu savunuyoruz. Sınavı Kurul
yapsın diyoruz, olmaz diyorlar. Kurul’dan bir kişinin sınav komisyonuna girmesini
istiyoruz ona da olmaz diyorlar. Son yıllarda alınan hakim ve savcılar, yakında
Kurul üyelerini seçecekler. Bunlar hatalı işlemdir. Akademide Bakanlığın iradesi
dışında Olağan Genel Kurul üyeliğine kimse seçilemez.
Adalet gerçekten çok zor durumda. Adalet, yargı savunma halinde. Bu kadar
saldırılan bir yargı nerede var? Yargı, gözümüz gibidir. Korunması gereken en
önemli organdır, ama bugün yargı, ayaklar altına alınmak isteniyor. Amaç ne, neyi
değiştirmek isteniyor? HSYK değişince bütün sorunlar bitecek mi? HSYK’nın
kararlarının şeffaf olmasını, incelenmesini en fazla isteyen benim. Bugüne kadar
Bakanlık, Kurul üyeleri ne yapmış, her şey ortaya çıksın. Kim hangi olayda nasıl
oy vermiş, görülsün."
Anayasa Mahkemesi’nin mevcut Anayasa çerçevesinde, anayasa
değişikliklerine ilişkin karar verdiğini anlatan Ertosun, kitapçıklarında olması
gerekenleri anlattıklarını, Kurul’un tüm disiplin kararlarının da yargı yoluna
açılması gerektiğini ifade ettiklerini belirtti.
-"KURUL SEÇİMLERİ SİYASİ BİR ARENAYA DÖNECEKTİR"-
HSYK üyelerinin de HSYK’nın değiştirilmesinden yana olduklarını kaydeden
Ertosun, "Biz bu şekilde değişsin istemiyoruz. Türk halkının gerçek
beklentilerine uygun bir Kurul haline getirelim istiyoruz. İleriki yıllarda Kurul
seçimleri siyasi bir arenaya dönecektir. Bundan Türk halkı çok büyük sıkıntı
çekecektir ve kısa bir süre sonra bunun tekrar değiştirilmesi gündeme
gelecektir" diye konuştu.
Kendisine ve diğer yargı mensuplarına ait bazı davaların sanıklarıyla
yaptıkları konuşmalar ilişkin ses kayıtlarının ve fotoğrafların basında yer
aldığının hatırlatılması üzerine de Ertosun, "Bunları eğer devlet yapıyorsa
ortada çok vahim bir durum vardır ve bunların devletten ayıklanması gerekir.
Devlet değil, başka güçler izliyorsa da bunların devlet tarafından araştırılması,
ortaya çıkartılması gerekir" dedi.
Ertosun, basın toplantısını Roma Hukuku’nda "torba kanun" olarak
nitelendirilen kavramı açıklayarak bitirdi. Birbiri ile ilgisi olmayan maddelerin
bir arada oylanmasının "torba kanun" olduğunu anlatan Ertosun, Romalıların buna
"siyasi rüşvet veya muaza" dediklerini ve Milattan Önce 98 yılında bunu
yasakladıklarını ifade etti. Ertosun, "Bugün ise 2108 yıl sonra Türk halkının
önüne torba bir kanun getiriliyor, evet veya hayır denilmesi isteniyor. Biz bunun
doğru olmadığını, kriterlere aykırı olduğunu söyledik ve Romalıların 2108 yıl
önce yasakladıkları bir uygulamanın doğru olmadığını belirttik. Bugün
fakültelerimizde Roma Hukuku kaldırılıyor" diye konuştu.