Gündem
  • 8.5.2012 13:32

'Hükümet kirli ellerini milletin bayramlarına dikmiştir'

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Annelerimiz, mis kokulu amberlerdir. Solmayacak çiçeklerimizdir. Bun  nedenle onların kıymetini bilelim ve saygımızı, sevgimizi onlardan eksik etmeyelim. Sultan Alparslan'ı bize hediye eden, İstanbul'un Fatih'ini yetiştiren, Mustafa Kemal'in beşiğini sallayan unutmayalım ki Türk analarıdır. Sakarya'da, Çanakkale'de destan yazan nesli Türk anaları yetiştirmiştir. Çöküşü durduracak kişileri de Türk anaları doğurmuştur.

23 Nisan'da Bingöl'de 3 şehidimizden biri olan şehidimizin annesinisn söylediği 'Neden hep bizim evlatlarımız şehit oluyor' sözleri AK Parti'ye ders olmalıdır. Şehitlerimizin anaları evlatlarının naaşlarını kucaklamışlar ve içleri kan ağlayarak evlatlarını toprağa vermişlerdir. Buradan şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. İnanıyorum ki Cenab-ı Allah onları Peygamber Efendimize komşu yapacaktır. Şehitlerimizin annesi merak etmesin. Her birimiz onların yanındayız. Onlar bize emanetti. Bu vesileyle ülkemizin dört bir yanında bulunan anaların anneler gününü kutluyorum.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİ

Öncelikle söylemeliyim ki biz kesinlikle yeni bir anayasa yapılmasından yanayız. Ancak partimizin yeni anayasa için duruşu çarpıtılmaktadır. Henüz ortada fol yok yumurta yokken partimizi suçlayan yeni söylentiler ortaya çıkmıtır. Kalemleri de tıpkı zihinleri gibi tutuklaşmış bu kişiler öyle ihlassondakika mahirlerdirlerdir ki tek vatan sevdalısı onlardır. Bir dega bizim anayasa konusundaki bakışımız açık ve kafa karışıklığına mahal vermeyecek şekildedir. Tüm konuşmalarımız da bu yöndedir. Bize akıl vermeye çalışanlar önce millet terazisinde tartılmalı ve kendilerini çek etmelidirler. Kimse MHP üzerinden siyaset yapamayacaktır. MHP ile bölücü nitelikli anayasayı yan yana getirtmek haram aşa helal lokma doğramaktan farksızdır.

Anayasa platformunca, bir çok ilde Türkiye konuşuyor toplantıları düzenlnemiş ve vatandaşlarımızın konu ile ilgili fikirleri alınmıştır. Biz bu çabaları takdirle karşılıyor ve sonuca ermesini bekliyoruz. Biz bu konuda elimizi taşın altına koymaya varız ve sonuna kadar tekliflerinin arkasında olacak ve üzerine düşen ne varsa yerine getirecektir. Bu görüşlerimizden kimin ne çıkaracağı bizim umurumuz değildir. En kısa zamanda yeni anayasanın bitirilmesi bizim de isteğimizdir. Ancak Anayasa sürecinde çetrefilli günler bizi beklemektedir. Anayasa Türk milliyetini aşındırmayacak bir donanımda olmalıdır. DFeğiştirilmeyecek maddelere hassas davranılmalıdır. Ana dilde eğitim ve statü maddelerine itiraz edeceğiz ve duruşumuzu değiştirmyeceğiz. Türk kimliğine şartlar ne olursa olsun sahip çıkacağız.

TİYATROLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

29 Nisan 2012 tarihindeki kongrede tiyatroya ve tiyatro santçılarımza saldırın Başbakan Erdoğan, kinini kusmuştur. Yönetmeliklere siyasi müdahalelerde bulunulmaktadır. Buna itiraz eden tiyatro sanatçıları sokaklara dökülmüştür. Tiyatroculara, elitistler, jakobenler gibi ifadeler Başbakan'ın ağzından kurşun gibi çıkmışıtr. Merak etmekteyiz ki tiyatrocular halkın parasıyla halkı nasıl aşağılamışlardı. Asıl, gözünüzü toprak doyursun demek daha aşağılayıcı değil midir? Sormak lazımdır ki, 'Sanatı sanat için yapıyorlar' garabetine düşenler acaba siyaseti kimin için yapıyorlar? Dolamabahçedeki yıkım projesi anlatılırken tiyatrocular el üsütünde ihlassondakika tutulmuştur. Buradaki konuşmasında hem hükümet hem de yerel yönetimler olarak büyük projeler gerçekleştirmiş ve o gün söyledikleriyle bugüne ters düşmüştür. Başbakan Erdoğan özellikle tiyatroculardan rol çalan, tek kişilik performansıyla kara mizah anlatan yeni dönem bir siyaset meddahıdır. Orta oyununda külah ve kavuk giyen bir şahsiyettir. Kensini kenar köşe başı sahnelerinde büyük bir gelecek beklemektedir.

Devleti kömürcü, peynirci, makarnacı yapan, devleti yönetenler arasından da mısırcı, yumurtacı, gemici, hortumcu çıkmasını sağlayan başbakanın tiyatro ile yollarını ayırmaya kalkması bize göre ucube bir hezeyandır. Tiyatrocuların ihtiyaçlarının giderilmesi sanata ve sanatçıya ihtiyacın bir nedeni olaraak görülmelidir. Sınuç ve özet olara, Başvbakan Erdoğan ve zihniyetinin tiyatro ve tiyatroculara gösterdiği kaba davranış sona ermelidir. Yoksa son perde indiğinde kendisinin kimsenin yüzüne bakacak hali kalmayacaktır.

RESMİ BAYRAM VE TÖRENLER

Tören ve kutlamalalarla ilgili yönetmelik yürürlüğe girmiştir. hükümet tüm işini gücünü bırakmış kirli ellerini milletin bayramlarına dikmiştir. Türk milletinin ne kadar değeri varsa hepsinin altından girip üstünden çıkmıştır. Yapılan yeni düzenlemeyele soluksuz ve heyecansızdır. Bunlar herşeyden önce Türk insanının damarını kesmek ve hıyanetten başka bir anlama gelmemektedir. Resmi bayramlar, askeri tören havasından çıkmış ve halka karışmıştır. Burada kasıt Türk askeridir. Hedefte millet değerlerine bıçak darbesi vurmak vardır. Caddeleri alanları şenlik yerine çeviren kim yada kimlerdir? Yeri gelince TSK'ya darbeci yeri gelince de söz de savunmak maksadıyla konuşan çelişki yumağı neye hizmet etmektedir? 29 Ekim bu zavallar için neyi ifade etmektir? Amacın rejim ve sistem değişikliğini hemen sisteme geçirmek midir?

Okyanuslar kurumakdıktan, güneş sönmedikten ve milletimiz yer yarılıp içine girmedikten sonra onlar amaçlarına ulaşamayacaklardır.

'Biz de eskiyiz arabamız da eski' sözlerimi Başbakan Erdoğan yine zırvalayarak diline dolamıştır. Bizim eskiliğimiz olgunluğumuzdandır. Bizde eskiye hayranlık gleceğe, gerçek yeniliğe umut ve çağrı vardı. Eskilikse sonuna kadar eski kalmaya inşallah devam edeceğiz... Başbakan varsın yeni diye dün söylediklerini bugün yutan siyasi bezirgan olmaya devam etsin.

OKULLARDA DAĞITILAN SÜTLER

Okullarda verilen sütlerde bazı sorunlar görülmüştür. Okullarımızda süt dağıtımının yeni bir uygulama olmadığı bilinen bir gerçektir. En son bizim hükümet olduğumuz dönemde yaklaşık bir milyon öğrencinin süt içmesi sağlanmıştır. Ne varki AK Parti 2003 yılında bu uygulamayı kesmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz günlerde çok sayıda evladımızın süt içtikten sonra hastanaleik olması konusu üzerinde hassasiyetle durmalıdır. Bozuk sütün verilip verilmediği, firmaların verdiği sütlerin tam olarak incelenip incelenmediği mutlak anlamda temin edilmelidir. Yapılan açıklamalarda i,leri sürülen, zehirlenme psikolojik saçmalaıkları bir tarafa bırakılmalı ve süt dağıtımındaki belirsizlikler bir an önce giderilmelidir. Süte su katan hükümet yönlendirmeli sütü bozuklar varsa adalet bunların yakasına yapışmalıdır. Zira bahse konu olan yavrularımızın sağlıklarıdır.

SURİYE OLAYLARI

Başbakan Erdoğan bize göre dönülmez bir yola girmiştir. Bir başka bir ülkenin hele hele en uzun sınır komşumuzun iç işlerine bu kadar müdahil olmak bizi sıkıntıya sokacaktır. tüm gelişmelrden Başbakan Erdoğan'ın savaşı göz aldığı aşikardır. Başbakan Erdoğan eski dostuyla düşman olmuş ve ülkemizi çok tehlikeli bir hale getirmiştir' dedi.

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 18:08

İLGİLİ HABERLER