HÜKÜMET ORTAKLARINDAN ANAYASA MAHKEMESİ'NE PROTESTO !
KAYNAK : Haber Vitrini
HİLAL ÖZTÜRK
ANKARA - Anayasa Mahkemesi'nin 40. Yıl Kuruluş Günü kutlamaları, Anayasa Mahkemesi'nde düzenlenen törenle başladı.
Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necket Sezer, TBMM Başkanı Ömer İzgi, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Anamuhalefet lideri DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, AK Parti Genel Başkanı Revcep Tayyip Erdoğan, Danıştay Başkanı Nuri Alan, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in de aralarında bulunduğu davetliler katıldı. Törene, Başbakan Bülent Ecevit yoğun programı nedeniyle gelmedi.
Tören, Ankara Devlet Opera ve Bale sanatçılarının mini konseriyle başladı. Daha sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüdeki yerini aldı.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ ÖNLEMEKTE YETERLİ DEĞİLDİR
Anayasa Mahkemesi'nin 40. Yıl Kuruluş Günü'de açılış konuşmasını yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, 20. yüzyılın ikinci yarısının insan hakları çağı haline geldiğini, son dönemlerdeki çabalar sonucu insan hakları ve özgürlüklerinin kuramsal alandan çıkıp uygulama alanına girererek etkili bir güvenceye kavuşturulduğunu söyledi.
Bumin, 13 sayfalık konuşma metninde, 'İnsan Hakları', 'Siyasi Parti Kapatma Davaları', 'Yargılama Sürecini Etkilemeye Dönük Girişimler', ' Yargıya Verilen Önem', 'Anayasa Mahkemesi'nin İş Yükü' başlıkları altında düşüncelerini açıkladı. Bumin, insan haklarının korunması ve güvence altına alınmasının önceleri bir iç hukuk sorunu olarak görülürken, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerin iç işi olmasından çıkarak uluslararası bir nitelik kazandığını söyledi.
Devletlerin, anayasalarında insan haklarına yer vermeleri gerektiğini belirten Bumin, devletlerin bu hakları tanımama veya güvenceye almama gibi bir tutuma girmeleri durumunda saygınlıklarını, hatta varlıklarını tartışma konusu haline getireceklerini kaydetti. Bumin, daha çok polis ve güvenlik güçlerinin maksadı aşan uygulamalarıyla yaşam hakkı, gözaltında bulundurma süresinin uzunluğu, adil yargılama hakkı ve inanç özgürlüğünün siyasi partilerin kapatılması, hak arama özgürlüğünün sınırlandırılması ve mülkiyet hakkına dayalı olan başvuruların büyük bir çoğunluğunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine ihlal kararları verildiğini bildirdi.
Bumin, Türkiye'yi insan hakları ihlali yapan ülke konumuna düşürmekten kurtarmakta ise bu yolla ödenen tazminatların çok önemli miktarlara ulaştığını vurguladı. Batılılaşma konusundaki çabaları zorlaştıran ve Türkiye'yi hak etmediği bir biçimde ağır insan hakları ihlali yapan ülke konumuna sokan bu durumdan zaman geçirilmeden çıkılması gerektiğini söyleyen Bumin, "2001 yılı içinde Anayasa'da yapılacak değişiklikler arasına, Anayasa'nın 90. maddesi de alınarak, uluslararası antlaşmalara uygulamadaki sıra bakımından Anayasa'nın altında, milli yasalarımızın üzerinde yer verilmesine ilişkin tasarının Parlamento'dan geçmemesi kanımızca iyi olmamıştır" dedi.
Bumin, Anayasa'nın 90. maddesinde istenen değişikliklerin gerçekleşmemesini kimi devlet yetkilileri siyasi parti lider ya da mensupları ile yazılı ve görsel medya yazar veya programcıları tarafından yoğun biçimde tasarı aleyhine yapılan yayınlara bağladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı yargılama sürecini etkilemeye dönük girişimler konusunda düşüncelerini açıklarken, HADEP'in kapatılması istemiyle açılan davada Avrupa Parlementosu'nca yargılama sürecinin durdurulması istemiyle Türkiye'ye yapılan çağrının hoşgörü ile karşılanamayacağını vurguladı.
Bumin, bu tür istemlerin Türkiye'nin çağdaş ülke olma kararlılığını Avrupa Birliği'ne girme yönündeki azmi ile uluslararası ilişkilerdeki barış ve karşılıklı işbirliği geliştirme arayışını hiçbir şekilde etkileyemeyeceğini söyledi. Bumin, Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan bir davaya ilişkin olarak tavsiye telkin veya yönlendirme biçiminde algılanabilecek her türlü tutum ve davranıştan başta hükümet olamak üzere tüm yazılı ve görsel basın mensuplarının özenle kaçınması gerektiğini, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'nin saygınlığına gölge düşürülmemesinin önemini vurguladı. Bumin, meslekdaşlarını da uyararak, bu konuda daha duyarlı olmalarını, mahkemelerin veya genel anlamda yargının saygınlığının sarsılmasına neden olacak söz ve davranışlardan kaçınmaları gerektiğini bildirdi.
Bumin, Yüksek Yargı Organları'nın başkan ve başsavcıları olmak üzere tüm yargı mensuplarının farklı düşüncelerde olsalar dahi meslektaşlarını küçük düşürecek ifade ve tavırlardan özenle kaçınmaları, öneri ve değerlendirmelerinin karşılıklı nezaket ölçüleri içinde yapmaları gerektiğini bildirdi.
"SİYASİ PARTİLERİN RADİKAL EYLEMLERDEN VAZGEÇECEĞİNİ UMUYORUM"
Başkan Bumin, siyasi parti kapatma davalarının Türkiye'yi dış ülkeler nezdinde en çok eleştiriye uğratan kararların önemli büyümünü oluşturduğunu belirterek, Avrupa devletlerinden çok azında sınırlı sayıda siyasi partı kapatma kararı verilmesine karşın Türkiye'de bu sayının çok büyük miktarlara ulaştığı tespitini yaptı. Bumin, "Türkiye'deki siyasi partilerin başta din duyguları ve dince kutsal sayılan şeyle olmak üzere birçok değer ve durumları kolayca oya çevirerek iktidar olma gayreti içinde bulunmaları insanlar için yasaklanan söylem ve eylemleri, siyasi parti şeklinde örgütlenerek yapma eğilimine girmeleri, ikincisi de uluslararası normlarda sayılan pek çok eylemin Türkiye için siyasi parti kapatma nedeni olarak sayılmış olmasıdır" sözleriyle Türkiye'deki siyasi parti kapatma gerekçelerini sıraladı.
Bumin, Türkiye'de demokrasinin giderek dahada yerleşeceği ve zamanla siyasi partilerin radikal eylemlerden vazgeçeceği umudunu taşıdığını vurguladı. Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak bir takım düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasa'nın ilgili maddeleri ile Anayasa Mahkemesi'nin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149. maddelerinde birtakım değişiklikler yapıldığını, ancak bunların sıkıntıları gideremediğini belirten Bumin, siyasi partilarin kapatılmasını zorlaştırılması için AHİM kararlarında gerekçelerinde göz önünde bulundurularak sözleşmeye uygun düzenlemeler yapılmasının yeterli olacağını, ancak Anayasa'nın 149. maddesinde yapılan değişiklikle kapatmaya karar verilebilmesi için beşte üç oy çokluğununu ön görülmesinde isabet bulunmadığını vurguladı.
Bumin, "Anayasa Mahkemesi çok daha önemli nitelikteki Siyasi Partiler Kanunu'nun Anayasa'ya aykırir konusunda düşünceleriniılığı nedeniyle yapılacak başvurularda beşe karşı altı oyla iptal kararı verebilecek iken değiştirilen 149. maddeye göre siyasi partinin kapatılabilmesi için dörde karşı yedi oy gerekecektir. Böyle bir oy çokluğunun ön görülmesi beş oyun altı oya üstünlüğü gibi antidemokratik bir sonuç doğurmanın yanında Anayasa Mahkemesi kararına karşı yapılan başvuruyu karara bağlayacak olan AHİM'de de aranmayan bir çoğunluğun aranmasını gerekli kılacaktır. Hatırlanacağı gibi Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının iptali istemiyle yapılan başvuru AHİM'in 31 Temmuz 2001 günkü kararıyla üçe karşı dört oyla red edilmiş yani salt çoğunlukla karar verilmiştir" şeklinde konuştu.
"YARGI ALANINDA RADİKAL ÖNLEMLER ALINMAZSA, ÜLKE EKONOMİK KRİZ KADAR AĞIR TAHRİBATA UĞRAR"
HİLAL ÖZTÜRK
ANKARA (İHA) - Bumin, hukuk devleti ilkesinin tüm kurallarıyla gerçekleşebilmesi için yargıya verilen önemin artırılması gerektiğine işaret ederek, hakim savcı ve diğer yargı personelinin niteliklerinin yükseltilmesi ve yeterli sayıya çıkartılmasının zorunlu olduğunu bildirdi.
Adalet Bakanlığı'na bütçeden ayrılan payın artırılması gerektiğine de değinen Başkan Bumin, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinin hızlandırıldığı bu dönemde yargıç ve savcıların maddi ve fiziki bakımdan Avrupa'daki meslektaşlarının seviyesine çıkartılması gerektiğini söyledi. Bumin, mahkemelerin altından kalkılamayacak davalarla yokluk içinde faliyetlerini sürdürdüğünü vurgulayarak, "Bunu görmeme ya da görmezlikten gelerek yargı alanında gerekli radikal önlemleri zaman geçirmeden almamanın gelecekte ülkeyi ekonomik kriz kadar ağır tahribakta uğratacağını aklımızdan çıkarmamamız gerekir" diye konuştu. Bumin, yüksek mahkemelerin başkan ve üyelerine bağımsız idari kuruluşların üyeleri kadar ücreti çok gören, bir milletvekilinin aldığı aylığın yarısından daha az aylık ödeyen çalışma koşullarını iyileştirmeyen bir anlayışla yargının her geçen gün özlem çekilen hizmeti vermekten biraz daha uzaklaşacağından kuşku duyulmaması gerektiğini vurguladı.
Bumin, Anayasa Mahkemesi'nin iş yoğunluğuna da değinerek, Anayasa Mahkemesi'ninde diğer yargı organlarında olduğu gibi çok miktarda dava ile karşı karşıya olduğunu 2001 yılında siyasi partilerin mali denetimi ve siyasi parti kapatma davaları dışında toplam 365 başvurunun sonuçlandırıldığını, 176 dosyanın da 2002 yılına devrettiğini bildirdi. Bumin, bu iş yoğunluğunda TBMM'nin 2001 yılında çok yoğun yasama faliyetlerinde bulunmasınını etkin olduğunu belirtti. Anayasa'ya aykırılılık iddialarının giderek artan miktarlarda olduğunu söyleyen Bumin, bu şekilde devam ettiği takdirde 2002 yılındaki dava miktarında önemli ölçüde artış olacağını savundu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:39