HÜKÜMETİN ÖNEMLİ BAKANLARINI EVİNDE AĞIRLAYARAK ONLARA BİR DE KONSER VEREN GAZETECİ KİM?
Taha Kıvanç/ Yeni Şafak
Neşet Ertaş'lı bir gece...
''Nota bilmediğimi söyledim, ama beni liseye müzik hocası atadılar...''
Neşet Ertaş uzun yıllardır Almanya'da yaşıyor ve sanatını orada icra ediyor. İlk yerleştiğinde, verdiği bir konser sırasında kendisini izleyen Alman lise müdürü yanına gelip öğretmenlik teklif etmiş... Mezun olunan okulu bile kafaya takanların anlamayacağı bir durum bu. ''O sayede, pasaportumda Almanya'da öğretmenlik yaptığım damgası var'' dedi büyük sanatçı...
Bilen biliyor, hele kulaklarında onun dillerde dolaşan türküleri bulunanlar daha iyi biliyor: Ülkemizin en iyi icracılarından biri Neşet Ertaş; sazıyla, sözüyle farklı bir sanatçı... Oturuşu ve konuşuşu ile olağanüstü mütevazı; ancak eline sazı aldığında büyüdüğünü, devleştiğini fark ediyorsunuz... Hele kendisi için özel imal edilmiş sazının tellerine dokunduğunda, kendinizi birden bir müzik şehrayini içinde buluyorsunuz...
Sağolsun, Mustafa Karaalioğlu, önceki gece bizleri Neşet Ertaş'la biraraya getirdi de, siyasetin kirlettiği kulaklarımız güzelliklerle doldu. Sadece benim kulaklarım değil, hükümetin önemli koltuklarında oturan bazı bakanlar, milletvekilleri ve başbakan danışmanlarının da... Gece boyu neredeyse siyasetten hiç konuşmadık... Düşünün, milli eğitim, enerji, adalet, içişleri, tarım ve medyadan sorumlu devlet bakanlarıyla aynı mekânı paylaşacak, fakat birkaç espri dışında siyaset konuşmayacaksınız... O gece biz bunu başardık.
Devlet adamlarıyla karşılaşanların aktaracağı bir derdi, çözülmesi gereken bir sorunu mutlaka vardır. Neşet Ertaş'ın da tayin bekleyen bir yakını, terfi isteyen bir akrabası olmadığı düşünülemez. Ağzı açık kendisini dinleyen, beğenisini ifade eden siyasileri görünce kişisel dertlerini aktarsın, çözüm istesin, değil mi? Hayır, ağzını açtı Neşet Ertaş, fakat bütün sanatçılar için bir şeyler istemek üzere...
Babadan-oğula müzik mirası alan gençlerin önünün açılmasını, onlara fırsat tanınmasını istedi...
Toplum, sevdiklerini, beğendiklerini boşuna beğenip sevmiyor. Sevilen insanlarda, onları başkalarından farklı kılan özellikler mutlaka bulunuyor. Aksi halde, sevgiler saman alevi gibi sönüveriyor... 50 yıldan beri saz çalıp türkü söyleyen Neşet Ertaş'ın, bu yaşında (övündüğü bir özelliği bu: ''66 yaşındayım'' diyor her fırsatta), hâlâ müthiş kalabalıkları konserlerine çekmesinin sırrı kendisi için beslenen sevgiyi hak etmesi...
O gece herkes bir şeyler istedi de, ben 'nar dânesi' türküsünde karar kıldım. ''Çok eski bir türkü, hatırlar mıyım?'' tereddüdündeydi ve içinde 'nâr' sözcüğü geçen bir başka türkü ithaf etti bana. Daha yeni türkülerinde bizi dolaştırdıktan sonra, dayanamayıp 'nar dânesi' ile devam etti Neşet Ertaş... Sonra da, ''Kendisinin olduğunu bilmeden çocukluğumdan beri çığırdığım Sadettin Kaynak'ın 'kına mı yaktın eline, Eminem' türküsünü kendimce okudum'' diyerek esas sürprizini yaptı. Müthiş bir yorumdu. Yeni çıkacak CD'sinde bu türkü de yer alıyormuş...
'Bozkırın Tezenesi', kendisi de sazı ve sözüyle Türk halk müziğinin içinde olan Bayram Bilge Tokel'in Neşet Ertaş'ı anlattığı kitabının adıdır. Neşet Ertaş'la o geceki birlikteliğimizde sanatçıya eşlik eden Bayram Bey, kültür bakanlığının en önemli koltuklarından biri olan 'güzel sanatlar genel müdürü' şimdi. Eminim, onun dönemi, Anadolu kültürünün gürbüzleştiği icraatla dolup taşacaktır.
Kullandığım cep telefonunun 'MP3' özelliği de var; kapasiteli belleğine, gerekli ortamlarda kulaklıkla dinlemek üzere yaklaşık 30 kadar şarkı-türkü yükleyebiliyorum. Bazıları değişse de hiç değişmeyen klasiklerim arasında en az iki Neşet Ertaş türküsü de bulunuyor. Bu yüzden, başkalarını bilmem ama benim için, beraberliğimiz, çok değişik bir anlam taşıyordu.
Ak Partili bakanların, milletvekillerinin, siyaset ve özel ilgi alanları dışındaki konulara kayıtsız kaldıkları yaygın bir kanaat. Yaygın olsa da yanlış bir kanaat bu. Bazılarını siyasete atılmadan önce kültürel ortamlardan tanıyorum bu insanların; bazısıyla türkü, şarkı dinlediğimiz, söylendiğinde iştirak ettiğimiz oldu. Karşılaştığımızda son okuduğumuz hikâye ve romanlardan sohbet açtıklarımız, kitap değiş-tokuşu yaptıklarımız var. Bir oturuşta saatler boyu şiir okuyabilecek kadar edebî dağarı yüklü olanlara şaşarsınız.
O gece birlikte olduklarımızdan birbirlerinin musiki zevkine şaşıranlar çıktı. Sadece doğru türkü isteğinde bulunanları değil, okunan türküleri hatasız mırıldananları da kast ediyorum. Neşet Ertaş'ın tarzı birlikte okumaya müsait değil; kendi coştuğu yerler olduğu gibi bazen okumaya devam edecek sandığınızda sustuğunu görebiliyorsunuz. O kadar dinlediğim halde, ben, okuduklarına ağız uydurmakta zorlandım; etrafa baktım, bakanlar ve milletvekillerinden dur-durak bilenler hiç de az değildi.
Pek az bilinen bir gerçeği de açıklayayım bâri: Yeni Şafak'ın Ankara temsilcisi olarak bizlere kendi evinde ev sahipliği yapan Mustafa Karaalioğlu tam bir musiki sevdalısı; bizlerden farkı ise, onun vaktiyle iyi bir koroda yer alması... Bu yüzden, en zor parçaları söyleyebiliyor, unutulan mısraları hatırlayabiliyor...
Kırk yılda bir de olsa kulaklarımızın siyaset dışı güzelliklere açık olması, hiç kuşkunuz olmasın, sizler için de yararlı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:22