HÜRRİYET, MİLLİYET VE CUMHURİYET GAZETELERİNE, "YENİ 28 ŞUBAT TEZGAHI" SUÇLAMASI!..
Gazetelere yansıyan iki benzer haber; ‘28 Şubat sürecinde yaşanan andıç ve haber servisleri yeniden vizyona mı konuluyor?’ tartışmasını gündeme getirdi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın, aynı içerikteki görüşlerinin Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde aynı gün ‘özel haber’ mahreciyle yer almasının ardından, AK Partili milletvekillerinin Ramazan ayında bir iftar yemeğinde gizli kamerayla çekilen fotoğrafının Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yine ‘özel fotoğraf’ notuyla yayınlaması dikkat çekti. Org. Aytaç Yalman’ın açıklamalarını yazan Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, “Ben telefonla görüştüm. Diğer gazetelerdeki açıklamaları ise normal bir okur gibi okudum. Ben sadece bizim gazetede atlatma haber olarak yer alsın isterdim.” dedi. Gazeteci Etyen Mahçupyan ise yaşanan gelişmelere karşı bürokratik tahakkümün bilinen yöntemlerinin uygulandığını, medyanın da buna teşne olduğunu söyledi. “2004 yılı çok önemli. Ortam daha da sertleşebilir.” yorumunda bulunan Mahçupyan, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi brifinglerin yaşanmasını beklemediğine, fakat belirli çevrelerin yapay gündem oluşturmak istemeye devam edeceğine dikkat çekti. 28 Şubat sürecinde yayımlanan andıçla işinden olan Cengiz Çandar ise hükümetin manevra alanını daraltmaya yönelik çalışmaların olacağını; fakat Türk halkı ve siyasetçisinin yaşananlardan edindiği tecrübe ile benzer sürecin yaşanılmayacağını kaydetti.
2003 yılının son gününde Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleri, Orgeneral Aytaç Yalman’ın görüşlerini ‘özel’ mahreci ile verdi. Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Sedat Ergin imzasıyla verdiği, ‘Esefle kınıyorum’, Milliyet gazetesinde Fikret Bila imzalı, ‘O rütbeyi Meclis verdi’ ve Cumhuriyet gazetesinde Mustafa Balbay imzalı ‘Çağdaş Türkiye bu değil’ başlıklı haberlerin birebir aynı metinlerden oluşması dikkat çekti. 28 Şubat sürecinden akıllarda kalan, “Haberler aynı merkezden mi servis edildi?” sorusumuza cevap veren Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, “İlişkiler birebir kuruluyor. Diğer gazetelerle temas olup olmadığını bilemiyorum. Ben telefonla görüştüm. Haberleri, diğer gazetelerden tüm okurlar gibi ben de okuyarak öğrendim. Hatta faks mı geçildi gibi yorumlar yapıldı.” diye konuştu. Orgeneral Aytaç Yalman ile telefonla görüştüğünü ve sorularına verdiği cevapları not aldığını söyleyen Bila, “Karşı taraf bir metinden mi okuyordu, doğrudan mı konuşuyordu bilmiyorum. Yüz yüze sohbet olsa bunu söylerdim. Aynı ifadeleri diğer gazetecilere de söylemiş olabilir.” dedi.
‘Toplu brifingler yok’
Aynı içerikli haberlerin farklı gazetelerde aynı anda yayınlanmasının 28 Şubat sürecinin ünlü brifinglerine dönüşüp dönüşmeyeceği ile ilgili olarak ise Fikret Bila, “Toplu brifingler, basın toplantıları gözlemlemiyorum. Konuyu siyasi analiz olarak ele alırsak, siyasi otoritenin üst kurumlarıyla Cumhuriyet’in nitelikleri üzerinden siyaset yapıldığı dönemlerde böyle tepkiler oluyor.” değerlendirmesinde bulundu. Bila, yayınlanan fotoğrafla ilgili olarak, “Biz fotoğrafa ulaştık. Fotoğraf bize ulaştırılmadı.” diye konuştu.
Gazeteci Etyen Mahçupyan ise 28 Şubat sürecinde yaşananlara benzer gelişmeleri açıkça gözlemlediğini vurguladı. Mahçupyan, “Bu gelişmeleri doğru bulmak mümkün değil. Bütün bunların neden olduğunu anlamaya çalışmak daha doğru. 2004 senesi çok önemli. Hem Avrupa Birliği’ne doğru geri dönüşü olmayan bir çizgi söz konusu hem de iç politikada giderek güçlenen ve oyunu artıran bir AK Parti hükümeti var.” dedi.
AB ve AK Parti’nin birbirini bağlayan mekanizmalar olduğunu ve bunların var olan yapıyı çok zorladığını belirten Mahçupyan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bürokratik tahakkümün bildik yapısı var. Bunlar eski bildik alışkanlıkları sergiliyor. Medya da buna teşne oluyor. Ama bundan sonra brifinglerin olacağını zannetmiyorum. 28 Şubat sürecinde birileri bunu yazsa da kamuoyu o zamanlar algılayamamıştı. Şimdi yaşanmışlığın tecrübesi var. Kamuoyu artık yapay gündemleri kabul etmiyor. Bu, onların mücadeleyi bırakacağı anlamına gelmiyor. Daha da sertleşerek devam edeceklerdir.”
28 Şubat sürecinin mağdurlarından gazeteci yazar Cengiz Çandar, hükümet üzerinde belirli çevrelerin baskı kurmaya çalıştığına vurgu yaparken, “Bu tür girişimler dış sorunlarla ilgili olarak hükümetin manevra alanını yok etmek için yapılıyor olabilir. Ama 28 Şubat süreci anlamında tam benzerlik görmüyorum. Çünkü ne Parlamento, ne hükümet ne de kamuoyunda o eski yapı, anlayış yok.” yorumunu yaptı.zaman
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:22