HÜRRİYET, NEDEN "BİJİ TÜRKİYE" MANŞETİ ATMAKTAN VAZGEÇTİ ?..
KAYNAK : Haber Vitrini
AB uyum yasaları TBMM'den geçtikten sonra Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök,yazı işleri toplantısında ertesi gün (bugün) çıkacak olan gazetenin manşetinin ‘‘Biji Türkiye’’ olarak atılmasını önerdi.‘‘Biji’’ Kürtçe ‘‘Yaşasın’’ anlamına geliyor. Peki Özkök'ün bu önerisi neden hayata geçirilemedi?
Onu da Ertuğrul Özkök yazdı.İşte Özkök'ün yazısı:
Biji Türkiye
DÜN yazı işleri toplantısı başladığında arkadaşlara bir öneri yaptım. Gelin bugünün manşetinde şunu diyelim dedim:
‘‘Biji Türkiye...’’
‘‘Biji’’ Kürtçe ‘‘Yaşasın’’ anlamına geliyor.
Yani Kürtçe ‘‘Yaşasın Türkiye’’ diyecektik.
Kürtçe televizyon yayınının serbest bırakılmasından sonra başlama vuruşunu ‘‘Hürriyet’’ yapacaktı.
* * *
Önce bir şaşkınlık oldu.
Bazı arkadaşlarımız, ‘‘Okuyucudan tepki alırız’’ dediler.
Yarım saate yakın tartıştık.
Tartışma ilerledikçe, bu manşet, başta karşı çıkan arkadaşlarımızın bir bölümüne de sempatik gelmeye başladı.
Sonunda neredeyse yüzde 50, yüzde 50 olduk.
Son sözü ben söyledim.
‘‘Çoğunluğu bulamadık, Hürriyet'in ortak aklını ikna edemedik. Bu cümleyi manşete koymayalım. Ben yazımın başlığı yapayım’’ dedim.
Ama hálá inancım şu:
Bu cümle manşet olmalıydı.
Neden?
Bunu anlatmak için, biraz gerilere gidip, kendi mesleki hayatımdan bir anekdotu anlatarak başlayacağım.
Galiba 1988 yılıydı.
Bir yazımda, ‘‘Doğulu’’ anlayışını kırıp, ‘‘Kürt’’ kelimesini kullanmıştım.
Yanılmıyorsam, bu Hürriyet'in tarihinde ilk defa olmuştu.
Yazı çıktığında, 15-20 meslektaşım aradı.
‘‘Senin Hürriyet maceran bitti. Bu yazıdan sonra artık Ankara temsilciliğinde oturamazsın’’ dediler.
Oysa bilmedikleri bir şey vardı.
* * *
Ben yazıyı yazmadan önce, gazetenin o günkü sahibi Erol Simavi'yi aramıştım.
Kritik bir konu olduğu için, bu kelimeyi kullanıp kullanamayacağımı sormuştum.
O da bana, ‘‘Şekerim, bu insanlar Kürt değil mi? Öyleyse Kürt de. Ne mahzuru var’’ demişti.
Ben de ‘‘Kürt’’ kelimesini kullanmıştım.
Bakın o müthiş endişeden, bugün nereye geldik.
Kendine güvenen Türkiye'de, Kürt vatandaşları, anadillerini öğrenebilmeleri ve anadillerinde yayın yapmaları imkánına kavuştular.
Biz neden manşete ‘‘Biji Türkiye’’ cümlesini çekmeliydik?
* * *
Aslında bu manşeti biz değil, Kürtçe yayın yapan bir gazete atmalıydı.
Veya bir HADEP'li çıkıp bu sloganı haykırmalıydı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki tartışmalar boyunca, buna muhalif milletvekilleri hangi tezi savundular?
‘‘Bu kanunlar Türkiye'nin bölünmesine yol açacak.’’
Bizler gibi düşünen milletvekilleri ne dediler?
‘‘Hayır bölmeyecek.’’
Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt vatandaşları da buna inanıyorlarsa, bu hakkı kullanmaya işte bu sloganla başlamalıdırlar.
‘‘Biji Türkiye...’’
Çünkü anadil özgürlüğü, bu güzel ülkeyi bölen değil, tam aksine birleştiren bir iklim yaratmalıdır.
O anadil, Türkiye Cumhuriyeti'nin ‘‘özgün rengi’’ olmalıdır.
Türkiye'nin çok uzun süreden beri hak ettiği iç barışın temel taşı haline gelmelidir.
Fazla mı iyimserim, çok mu naifim?..
Öyle olsun.
Bundan 15 yıl önce de böyle iyimser ve naif duygularla yazı yazıyorduk.
İşte geldiğimiz nokta...
‘‘Kürt’’ kelimesini kullanma korkusundan, Kürtçe öğrenim ve yayın iznine...
Türkiye Büyük Millet Meclisi, önceki gece tarihi bir ‘‘zihniyet devrimini’’ gerçekleştirdi.
Bu Meclis'i ne kadar alkışlasak azdır.
Demokrasi dediğimiz sistem, milli irade dediğimiz güç işte böyle tarihi anlarda mucizeler yaratıyor.
Bu mucizeyi yaratan Meclis'in çatısı altında, Türkiye mozaiğini oluşturan bütün renklerin temsilcileri var.
* * *
TBMM önceki gün Türkiye'nin gerçek anlamdaki ilk milli irade anayasasını yazdı.
Yeni milli mutabakatımızın kitabesini dikti.
İşte bu yüzden diyorum ki, bizim bugünkü manşetimiz bu olmalıydı:
‘‘Biji Türkiye.’’
Veya bütün renklerini bir arada yaşatan, bütün enerjisini daha müreffeh, daha çağdaş, daha uygar, daha demokrat bir Türkiye için seferber eden yeni ruh.
(Hürriyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:35