
HÜRRİYET O YAZIYI SANSÜRLEDİ Mİ?
MEHMET Y. YILMAZ'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:
Zehir Hafiye Borat yazı peşinde!
SABAH’ın Borat’ı dün yine Hürriyet’e sallıyordu. Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un, POAŞ’taki vergi incelemesiyle ilgili olarak yazdığı yazının "yeterince memnuniyet verici olmadığı için" Hürriyet internet sitesinden çıkarıldığını iddia ediyordu.
Yazısını okuyunca, 2 Ocak tarihli Hürriyet’i internetten buldum.
Sadece Şükrü Kızılot’un yazısına değil, o günkü bütün köşe yazılarına ulaşılamadığını gördüm.
Nedeni bilinmeyen bir şekilde bir tek benim yazım arşivde yer alıyordu.
Başyazar Oktay Ekşi’nin, Yayın Danışmanı Doğan Hızlan’ın, Bekir Coşkun’un, Emin Çölaşan’ın, Özdemir İnce’nin ve öteki yazar arkadaşlarımızın hiçbirisinin yazısına ulaşılamıyordu.
Hürriyet’in internet sitesinin Haber Yönetmeni Arzu Çakır’a bunun nedenini sordum.
Sistemden kaynaklanan bir sorun olduğunu, bir-iki gün içinde çözüleceğini ve isteyen herkesin 2 Ocak tarihli köşe yazılarını okuyabileceğini söyledi.
Borat’a şunu hatırlatmak da isterim ki nasıl girilebildiğini biliyorsa www.google.com üzerinden 2 Ocak tarihli bütün yazılara ulaşabilmesi de mümkün.
Arşiv sistemindeki arıza giderilinceye kadar yazılarımızı oradan okuyup içindeki bilgilerden yararlanabilir.
Gazetenin Kıbrıs, Almanya, ABD ve tüm Türkiye baskılarında yayımlanan bir yazının "yokmuş gibi" buharlaştırılamayacağını da bilmesi gerekirdi aslında.
Gazete genel yayın yönetmeni olmuş ama hayali senaryolar üzerine böyle balıklama atlamamayı hálá öğrenememiş olmasına da üzüldüğümü belirteyim.
Ve son bir not: Eski yazılarından rahatsız olması gerekenler şu anda Hürriyet’te çalışmıyor!
FATİH ALTAYLI NE YAZMIŞTI?
Eski yazılardan rahatsız olmak
POAŞ'ın yayın grubundaki yazarların "rotasyonla" savunma yazıları yazdıklarını söylemiştik.
Ancak anlaşılan, bazı yazılar POAŞ Yayın Grubu'nu yeterince memnun edememiş.
Özellikle vergi yazıları konusunda uzmanlaşmış Prof. Şükrü Kızılot 2 Ocak tarihinde Hürriyet'te POAŞ'ın vergi borcuyla ilgili bir yazı kaleme almıştı.
Yazı pek de POAŞ'ın istediği, beklediği türden bir yazı değildi.
Ancak Şükrü Kızılot da, ciddi bir kariyere sahip bilim adamı kimliğiyle, onların beklentisini karşılayarak kendini riske edemezdi.
Yazı Hürriyet'te yayınlandı.
Ve ardından ilginç bir gelişme oldu.
Şükrü Kızılot'un bu yazısı Hürriyet arşivinden çıkarıldı.
Kızılot'un 2 Ocak 2007 tarihli bu yazısına ulaşmak için Hürriyet'in internet sitesini açanlar, bütün yazılarını karşısında bulabildi ama "bir tek bu yazı" internetten çıkarılmıştı.
Bir petrol şirketinin vergi kaçağının, bir gazeteyi bu hale düşürmesi üzücü.
Acaba Hürriyet'in arşiv meraklıları, bu yazıyı da arşivden çıkarıp yayınlar mı!
İŞTE ŞÜKRÜ KIZILOT'UN O YAZISI:
Özelleştirmede şirket alanlara milyarlarca YTL vergi ve ceza mı?
SON iki haftadır, şirket hissesi alımında kullanılan kredilerle ilgili faiz ve kur farklarının, gider yazılıp yazılamayacağı tartışılıyor. Bu yeni bir olay değil.
Çok kişinin farkında olmadığı bu konuyu, ilk kez 8 yıl önce Yaklaşım Dergisi'nin Nisan 1999 sayısında, ayrıntılı olarak yazıp, konuyla ilgili mukteza (özelge) ve Danıştay Kararlarına yer verdik (Bkz. www.yaklasim.com).
Yine konu gündemde değilken, 11 Mayıs 2006 tarihli Hürriyet'te, "Özelleştirmeye İlginç Bir Vergi Kıskacı" yazımızda Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesindeki gerekçe ile tasarı maddesi arasındaki çelişkiye dikkati çektik. Bir süre sonra, tasarı maddesi uyarımız doğrultusunda düzenlenerek, geriye dönük olarak, 1 Ocak 2006 tarihi itibariyle yasalaştı.
Konunun kimsenin dikkatini çekmediği, sekiz yıl önce olayı ele alıp yorumlayan birisi olarak, bu sorunu "kredi faizi ve kur farkı" yönüyle, o tarihteki makalelerimin doğrultusunda, son değişikliği de gözönüne alarak özetleyip, açıklamak istiyorum.
OLAY NE?
- Bir şirket, bir başka şirketin hissesini satın alıyor. Bu son derece yaygın bir uygulama.
- Özellikle son yıllarda yapılan özelleştirme olayları böyle oluyor. Özelleştirilen şirkete talip olanlar, bu şirketin yüzde 50-60 ya da yüzde 90 hissesini satın alıyor.
- Bu aşamada, yani hisse alımı aşamasında, alıcı şirketlerin hiçbirinin yeterli nakit parası olmuyor. 300-500 milyon dolar ya da 2-3 milyar dolar nakit büyük para hiçbir şirkette yok. Hisse alan tüm şirketler, döviz cinsinden kredi kullanıyor.
- Kredi kullanıp, hisse alan şirket, hisse satın almak amacıyla kullandığı bu kredi için "faiz" ödüyor. Bu arada kur yükseldiğinde, bir de "kur farkı" ödemesi yani gideri oluyor (Kuşkusuz kur düştüğünde de kur farkı geliri oluyor).
Tartışma konusu sorun, işte bu aşamada doğuyor; hisse alımında kullanılan kredi için ödenen faizler ve kur farkları, gider yazılır mı yazılamaz mı?
YASA NE DİYOR?
Açıp yasaya bakıyoruz;
- 1 Ocak 2006 öncesi yürürlükte olan yasada; hisse alımı için kullanılan kredilerin faizi ve kur farkı, "gider yazılır" diye açık bir hüküm yok. "Gider yazılamaz" diye de açık bir hüküm yok.
- Böylesine önemli bir konunun, yasada belirtilmemesi ciddi bir eksiklik. Özellikle özelleştirme ihalesine girip, hisse alımı yoluyla şirket alanlar için, bu konu çok önemli.
- Yasada açık bir hüküm olmayınca, bazı firmalar Maliye Bakanlığı'na "hisse alımı için kullandığımız kredilerin, faizini ve kur farkını ne yapalım?" diye sormuşlar. Maliye Bakanlığı da "Gider yazabilirsiniz" diye yanıt vermiş (Bununla ilgili muktezalar ve kararlar, yukarıda belirtilen makalemizde ve Danıştay Kararları ve Muktezalar adlı 7 ciltlik toplam 11.000 sayfalık kitabımızda yer alıyor).
- Özelleştirme olayının önem kazandığı son 7-8 yılda, vergi yasaları 30-40 kez değişmesine rağmen, yasada bu konuda bir düzenleme yapılmayışının da ciddi bir eksiklik olduğunu da belirtelim.
- Bu arada bazı inceleme elemanları, hisse alımları için ödenen faiz ve kur farklarının gider yazılmasını kabul etmiyorlar. O firmalara, yüklü vergi ve cezalar kesiliyor.
- Açılan davalara bakıyoruz; Danıştayın kredi faizleri ve kur farkları "gider yazılabilir" şeklinde verdiği çok sayıda karar var.
- Sonunda, kalıcı bir çözüm yoluna gidildi ve 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5520 sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu ile tartışmalar noktalandı.
İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderlerinin, kurum kazancından indirilebileceği, ilgili yasa maddesinde açıkça belirtildi (Bkz. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, Md. 5/son).
ŞİMDİ NE OLACAK?
1 Ocak 2006 tarihi itibariyle, iştirak hissesi alımı ile ilgili kredi faizi ve kur farklarının gider yazılabileceği, yasada yer alıyor (Bu düzenleme, 2006 yılında 3-4 milyar dolarlık iştirak hissesi alınıp, dış kredi kullanılan görkemli ihaleleri, tartışmaların dışında bıraktı).
1 Ocak 2006 tarihinden öncesi, yasada açıkça yazılı değil. O döneme ilişkin Maliye Bakanlığı'nın özelgeleri ve Danıştay kararlarına bakılarak "gider yazılabileceği" sonucuna ulaşılıyor.
Ancak, şu aşamada olayın nihai çözümü yargı mercilerinin kararına bağlı...
Özelleştirme şoku
ÖZELLEŞTİRİLEN şirketlerin hisselerini alan, bazı şirketler, finansman sağlarken, yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar, kredi kullandılar. Bu kredilerle ilgili faiz ve kur farklarını da defterlerine gider yazdılar. Bazı şirketler, ihtiyatlı davranıp, Maliye Bakanlığı'na yazı ile sordular ve "İştirak hissesi alımı nedeniyle kullanılan kredilerin faizi ile kur farklarını gider yazabilecekleri" yönünde, yazılı görüş (mukteza) aldılar. Buna göre de faizleri ve kur farklarını gider yazdılar. Şimdi, aksine bir uygulama örneği var. Bu örnekte, iştirak hissesi alımı ile ilgili kredilerin faiz ve kur farkları kabul edilmedi.
O zaman, aynı gerekçe ile benzer durumda olan şirketlere de geriye dönük dört yıl (2002-2005) için vergi ve ceza kesmesi söz konusu olabilir (Mukteza alanlara ceza kesilemiyor ancak vergi ve faiz istenebiliyor). Bu şekilde kesilecek vergi, faiz ve cezaların toplamı da on milyarlarca YTL'yi bulabilir. Görüldüğü gibi, bu olay son derece ciddi...
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 22:50