
İCLAL AYDIN: AHMET HAKAN BENİ ÇOK EĞLENDİRİYOR
İclal Aydın, Tuna Kiremitçi ile olan aşkından dizi oyunculuğuna kadar birçok soruyu içtenlikle cevapladı. Ancak gazetelerdeki köşe yazarlarıyla ilgili sözleri yeni bir tartışma yaratacakDizide oynamak için zor karar verdiğinizi duydum. Bir dizi projesine "evet" demek sizin için neden zor oldu?
Oyunculuk yapmam için 5 senedir çok teklif aldım ama hiçbirini kabul etmedim. "İki Aile" nin senaryosunu okuduğumda "Tamam" dedim; gerçekten içinde olmayı istediğim bir proje. İyi olacağını biliyor- dum da. "Ya tutmazsa" endişesinden reytingleri öğrenince kurtulmuşsunuzdur Tutmayabilirdi de; olsun, denemeden bir şeyi öğrenemezsiniz.
Siz konservatuvar mezunuydunuz değil mi?
Hayır, değilim. Genelde bunu ısrarla vurgulamama rağmen hep aynı yanılgıya düşülüyor. Bir okul bitirmedim. Oyunculuğun akademik anlamda eline diploma verilerek kazanılacak bir şey oldu- ğuna inanmıyorum. Ama ben bir parça şanslıydım, çünkü çok iyi bir okulda eğitim aldım. Sonra yurtdışında da bu öğrendiklerimi pekiştirebilme fırsatım oldu. Bugün Avrupa'da hem geleneksel hem öncü tiyatronun en güzel örnekleri Berlin'de yaşanmaktadır. Pek çok önemli yönetmenin yanında çalıştım, asistanlıklarını yaptım. Hem oyuncu olarak hem de reji anlamında gerçekten doygunum diyebileceğim anlamda deneyimlerim oldu. Sonrasında bir karar verdim ve tiyatroyu bıraktım.
Sunuculuk, oyunculuk ve yazarlık birden fazla işi becerebilme yeteneğine sahipsiniz. Hepsini aynı keyişe mi yapıyorsunuz ya da kendinizi hangi işte daha rahat hissediyorsunuz?
Tam bir özgür ruh benimki aslında. şu anda içinde bulunduğum ruh hali ve konum gereği gönlüm nereye kanat açarsa oraya gidiyorum ve bu özgürlüğüm var.
Tiyatroyu bu yüzden işin çok daha başındayken bıraktınız o zaman...
Bu çok eğlenceli bir iş. Çok güzel bir iş. Ama ben içinde olmak istemedim. Bir de yazının böyle olduğunu düşünmüştüm, daha bir özgür daha bir rahat olarak. Yazıyla hayat kurtarabilirsiniz nispeten tiyatroya göre. Daha geniş bir denizde yüzme şansınız var çünkü. Ama ben her türlü çetecilikten çok sıkılıyorum. Hayat bu kadar ciddiye alınacak kadar uzun değil.
Aklıma gelmişken Ahmet Hakan'la aranızdaki atışmada son durum ne?
Ahmet Hakan gibi bazı yazarlar beni çiçek-böcek yazarı olarak adlandırıyorlar. Aslına bakarsanız ben böyle olmaktan çok mutluyum. Normalde bu tarz eleştirilere gülüp geçerim ama Ahmet Hakan'a cevap vermek beni çok eğlendiriyor. Ha ha ha
Köşe yazarlığı sizce iyi ahkam kesmekle mi doğru orantılıdır?
Biliyor musunuz, şimdilerde gazetelerdeki köşe yazarlarının varlığını sorgular oldum. Yani köşe yazarlığı neden var ki sanki? Halka ne veriyoruz? Hiçbir şey. Neyi değiştiriyoruz? Bazıları çıkıp her konuda ahkam kesmenin bir yarar getirdiğini sanıyor. Bence köşeler boşuna tutuluyor. Çok az bir kesim sadece belli isimleri okuyor. Belki de bana da gerek yok, bilmiyorum. Ancak kitap yazmak başka; insanlara bir şey verir, bu kanaatteyim.
Bir yazınızda Kaya-Feraye- Hülya olayını her gün gazetelerde görmekten bıktığınızı ifade etmiştiniz. Peki ya siz?... Tuna Kiremitçi'yle olan aşkınız haftalarca sür manşetlerden inmedi, halk sizden de sıkılmış olamaz mı?
Kaya-Feraye-Hülya sizi de sıkmadı mı? Kimi ilgilendirir ki bu haberler? Tamam bir iki gün eğlencelik, hepimiz ünlü insanların hayatlarını merak ediyoruz ama bu kadarı fazla değil mi? Beni sıktığına göre herhangi birinin veya benim özel yaşamım da beni benimseyen okur kitlesini sıkabilir
Hakkında yapılan olumsuz yorumlar ve yazılar ilişkinizi nasıl etkiledi?
Birlikte olduğumuz ilk dönemlerde o kadar çok saçmalık yaşadık ki romantizm yaşamaya vakit kalmadı. Ne oldu, birlikte çok köklü bir arkadaşlığın temelini attık. Tuna'nın çok güzel söylediği bir söz var; "Birbirimiz için bir şans olmalıyız ve bu şansı iyi değerlendirmek gerek" Kulaklarımızı her şeye tıkadık; artık değerlendirme toplantıları yapar olduk. "şunu okudun mu?" diye soruyorduk birbirimize. Öyle yazılar vardı ki okuduğumda başım dönüyordu.
Hele bir tane yazar şunu yazmış; "Tuna Kiremitçi, İclal Aydın'la beraber olacağına eşcinsel olsaydı daha iyiydi." Söyler misiniz, böyle bir şeyi nasıl ciddiye alabilirsiniz? Bunu nasıl fikir kabul edebilirsiniz
Onun için vız gelir tırıs gider diyeceğim her türlü yoruma.
Tuna Kiremitçi eski eşiyle hamileyken bir röportajında "Biz hamileyiz" demişti. Bu kadar duyarlı olup kadınları mest eden bir erkeğin kız arkadaşı olmak nasıl bir duygu?
Tuna nasıl biri biliyor musunuz, "Biz hamileyiz" derken de çok içten bir adam, o ayrılığı yaşarken de çok içten bir adam. Karısı bir bebek beklerken "Biz hamileyiz" diyen bir adama hayranlık duyarım ben ancak. Ve Tuna çok iyi bir baba. Kendisiyle hiç tanışmadık ama eşi şu en son olayda son derece sağlam ve ilkeli durdu. Gerçekten, ayrılıklarının benimle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi herkese. Bu yüzden de kendisine müteşekkirim. Benim eski eşimin yaptığı hatayı yapmadı mesela.
şu "İleri derecede arkadaşlık" ne demek, bizi aydınlatır mısınız?
Bu bizim çok eğlendiğimiz bir şeydi, fakat kimse anlayamadı. Ercan Karakaş Müjde Ar'la beraberliği sorulduğu zaman, "Müjde'yle ileri derecede arkadaşız ve ben bu arkadaşlıktan çok mutluyum." demiş. Bu bizim çok hoşumuza giderdi, çok gülerdik ve bana "Bunu sorarlarsa ben de kesin böyle diyeceğim" derdi. Sonra, Tuna'ya o dönem söz verilmiş edebiyat röportajları sırasında hep bu soruldu. Yazık, kitapla ilgili konuşamadı bile garibim. İleri derecede arkadaşlık!
Ne dersiniz kadınlar sizi kıskanıyor mudur acaba, yine yakışıklı birini kaptı diye? Ben onların yerinde olsam kıskanırdım.
Erkekler de Tuna Bey'e gıptayla bakıyorlar siz buna ne diyeceksiniz? Aynı şeyi o da benim için söyler herhalde.
Ne zaman tezkere alacak?
3 hafta sonra dönüyor. Biz öyle çok büyük bir aşk yaşayamadık, bunu da söyleyeyim. Sadece ilişkimizi köklendirdi bu. 6 aylık uzaklıkta ben o adamı özleyerek beklediğime göre, o da bana bu kadar güzel mektuplar yazdığına göre herhalde ileriye dönük bir şeyler vaat ediyordur bu ilişki.Onu özlüyorum çünkü........ devamını siz getirin? Geçenlerde Dinç Bilgin'i izliyorum televizyonda. Çok istedim onunla beraber seyretmeyi, o anda o konuyla ilgili yorum yapabilmeyi. Sanırım aynı dili konuşuyoruz. Ama öyle zannedildiği gibi aşkım, ruhum, hava da ne kadar güzel şeklinde değil. Ama tabii ki Tuna Kiremitçi gibi bir adamla Roma'da olmak da muhteşem bir şey.
İkimiz de gamzeliyiz, ne güzel değil mi?"
Hakikaten böyle safiyane bir laf ettiniz mi?Söylemedim, bakın çarpıtıldı falan da değil. Ben böyle
bir demeç vermedim. Ben, Hürriyet gazetesinden çok
güvendiğim bir arkadaşımın arkadaşça yorumlarına yanıtlar
verdim. Telefonda konuştuk, "Bunu saklamana gerek yok.
fiimdi sana birini göndereyim, röportaj yapın" dedi. Kabul
etmedim. Çok yakışık alacak bir durum değildi. Beraber
olduğum kişi bir edebiyatçı. "Benim açıklamalarım
yüzünden ona bir zarar gelirse çok üzülürüm" dedim, bu
kadar. Kaldı ki, "Öte yanda küçük bir çocukla yalnız kalmış
bir kadın var, yapılacak her açıklama o kadını üzecektir",
diye bir cümlem de var. "Bir sürü insan beraberliğimizi
duyunca, 'tencere kapak birbirini buldu' diyecek, aman iki
gamzeli birbirlerine pek de yakışmışlar diyecek. Herkes her
şeyi söyleyecek, milletin ağzına laf vermeye gerek yok"
dedim. 'Gamzeli' de bu cümlenin içinde geçmiştir.
Sonra habere sebep olan kişiyi aradım "Ben sana böyle bir
şey söyledim mi?" "Hayır", "Peki elinde bant var mı?" "Yok."
(ŞEBNEM ÖZUZCAN BUGÜN)