
İKİNCİ TEZKERE KRİZİ Mİ GELİYOR?
İşte Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'un yorum-haberi
Bazı konular vardır, bunların doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu bilirsiniz, üstelik etkili insanlar da bunu konuşmaya başlamışlardır. Ama yine de konuyu net olarak yazdığınızda ‘komplo teorisi’ suçlamaları anında ortaya çıkar ve sadece üzerinde düşünülmesi için ortaya atılan konu da tamamen çarpıtılmış olur. Bugün de böylesine netameli bir konuya mecburen girmek zorunda kalacağım.
Çünkü bunun Türkiye’nin çok kısa vade içinde yaşaması muhtemel olan bazı olayları net anlamak için ipuçlarını vereceğini düşünüyorum. Şu da unutulmamalı ki; devlet işleri ve devletlerarası ilişkiler söz konusu olduğunda ‘komplo teorisi’ diye aceleyle bir kenara itilmeye çalışılan bazı açıklamaların genellikle doğru olduğu, gerçeği işaret ettiği geç de olsa ortaya çıkmıştır.
Irak savaşı öncesinde ABD ile Türkiye arasında çıkan tezkere krizinden sonra Amerika’nın AKP hükümetine bakışı hayli olumsuz hale dönüşmüştür. Açıkça söylemesek de hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de iktidar sadece siyasi otoriteden oluşmaz. Bu ülkede birçok iktidar odağı vardır ve bunların hepsi sistemin yürümesi için zorunlu unsurlardır. AKP hükümetine bakışı tezkere oylamasından sonra olumsuzlaşmış olan Washington, o dönemde Türkiye ile arasında yeni bir köprü açmak, ilişkileri siyasi otoriteler arasında olmaktan çıkarıp devletten devlete ilişkiler haline getirme arayışlarına başladı. Ve Türkiye’de malum iktidar odaklarından bir tanesi de Amerika ile uzun yıllardır kurmuş olduğu özel köprüyü, ilişkiyi tekrar canlandırma kararı alınca Amerika açmayı düşündüğü köprünün öteki ucunda bir muhatap bulunca, devletten devlete olarak tanımlanan bağlantıları ve ilişkileri aktive etmişti.
ABD’NİN TEST ZAMANI
Açıkça söylemek gerekirse, Türkiye’deki siyasi otorite bu bağlantıların dışında tutulmuştu. AKP hükümeti ise bu durumdan çok rahatsızdı ve Amerika ile siyasi otoriteler arası ilişkileri canlandırmak, iyileştirmek istiyordu. Bu bağlamda Amerika’ya bazı sözler söylenmeye başlandı ve kapaklı kapılar ardında geleceğe yönelik de laflar edildi. Amerika’dan Türkiye’ye gelen resmi ziyaretçi listesine bakılınca, ABD’nin bu jestlere rağmen ilişkileri devletlerarası tutmayı sürdürdüğü görülmektedir. Eylül 2005’te ABD Avrupa Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Jones ile Merkez Komutan Yardımcısı Korgeneral Lance Smith geldiler. Ondan sonra CIA Başkanı Porter Gross ile FBI Başkanı Robert Mueller, Aralık 2005’te geldiler.
İÇ SİYASETTE DARBE
Amerika tüm bu bağlantılar sürerken Türkiye’de siyasi otorite ile komünikasyon kanallarını açtı. Bundan umutlanan hükümet, Amerika’ya bazı lafları tekrar etti. Bütün bunlar iyi güzel de, bunlar uluslararası siyasetin normal cilveleri de, Amerika’nın AKP’yi test etme zamanı da çok hızla yakınlaşmaktadır. Amerika açısından AKP ilk testte (Irak savaşı öncesi tezkere oylaması) sınıfta kalmış olarak algılanmaktadır. Bugünlerde Amerika, İran ve Suriye’ye bir harekat başlatma eşiğindedir. Hatta Washington’daki istihbarat çevreleri İsrail’in 13 ile 18 Şubat arası bir tarihte İran’ı bombalayacağını bile söylemektedir. Böyle bir harekat olduğunda aynen Irak savaşı öncesinde olduğu gibi Amerika’nın Türkiye’den bazı talepleri gündeme gelecektir. Söylenenlere göre devletlerarası köprü sayesinde bu taleplerin bir kısmı da karşılanmış durumda bile. (Ulusal güvenlik söz konusu olduğunda istenilen ve çoktan karşılanan bu talepleri açıkça yazmıyorum)
İşte AKP açısından kritik an da o zaman gelecektir. AKP’nin kendi doğal seçmeninin tavırları ve kendi ideolojisi devreye girdiğinde bu talepleri açıkça karşılayabilmesi yine mümkün olmayacaktır. AKP hükümeti, bu talepleri Amerika’yı tekrar karşısına almamak için karşılarsa, iç siyasette iyice sarsılıp büyük bir darbe yiyecektir. Eğer karşılamazsa da Amerika ile ilişkiler daha da kötüye gidecektir ki Amerika’yı tekrar karşısına alarak devam edebilme gücü yoktur. Anlayacağınız hükümet büyük bir ikilem içine düşecek, bir dış krizle karşı karşıya kalacaktır. Ve ne yazık ki bunun saati de hızla yaklaşıyor.
Serdar TURGUT