Gündem
  • 12.9.2011 14:57

"İKTİDAR TOPLUMU ÇATIŞMAYA TAŞIYOR"

AYDIN YORAT
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümünde Diyarbakır'da basın açıklaması düzenledi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen basın açıklamasına CHP Diyarbakır İl Başkanı Mesut Değer ve partililerle katılan Tanrıkulu, 12 Eylül referandumundan bu yana, darbe ile hesaplaşma, darbelerin devrini kapatma iddiası ile yapılan değişikliklerin, darbenin zihin dünyasını yetişen kurumların yerleşmesine neden olduğunu ifade etti.
Bugün Türkiye'nin, dünyada en çok terör mahkumunun olduğu ülkenin, insan hakları alanında en şaibeli ülkelerden sayılan, milyarlık nüfusu olan Çin'i bile katlayarak aşan sayıda bir rekor sahibi olduğunu belirten Tanrıkulu, 12 Eylül'ün bugünkü boyutuna gelmesine neden olduğu Kürt meselesinin de, yeni 12 Eylül döneminde, yeni bir patlama noktasına gittiğini kaydetti.
İlk kez sivil bir iktidarın, devletin tüm kurumlarını üzerindeki yetkisini tüm gücüyle kullanarak toplumu geri dönülmez bir çatışmanın eşiğine taşıdığını aktaran Tanrıkulu, "Oysa çatışmak değil, çözmek için çok temel tedbirlerin alınması, atılması çok kolay ancak bir o kadar da sembolik ağırlığı olan adımların gerçekleştirilmesi söz konusu olabilirdi.
Örneğin neden Diyarbakır Cezaevi ivedilikle kapatılıp, müzeleştirilmiyor? Orada yaşanan hak ihlallerinden ibret alınacağına, neden Diyarbakır'a yeni cezaevleri vaatlerinde bulunuluyor? Başbakan Erdoğan, neden Berfo Ana'nın dramından, sekiz yıllık iktidardan sonra, biz CHP olarak Cumartesi Anneleri'ni ziyaret edince haberdar oluyor?
Geçmişle hesaplaşma, yüzleşme için önerdiğimiz komisyonların kurulması iktidar tarafından neden sahipleniliyormuş gibi yapılıp sonra hasıraltı ediliyor? Geçmişteki korku, sivillere olan güvensizlikti ve tahammülsüzlüktü, şimdi ise bu iktidardan olmayan farklı sivile karşı korku ve tahammülsüzlük var. İktidar halkasının içinde olmayan, iktidarın kapsama alanı dışında kalanın, zayıfın hak sahibi görülmeyerek ezilmesi söz konusu.
Eğer; İnsanların düşündükleri veya yazdıkları sebebiyle süresiz olarak hapsediliyorsa, emniyet güçlerinin evinizi istediği zaman basıp her köşesini arayabiliyorsa, seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları ve insan hakları savunucuları ceza almadıkları halde tutuklu olarak hapishane de tutuluyorsa, basılmamış bir kitap suç unsuru olarak görülüyorsa, tutukluluk hali, bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor, cezaevi nüfusu patlama gösteriyorsa, faili meçhullerin aydınlanmasını sürekli bir gizli el engellemeyi hep sürdürüyorsa, her türlü iletişim, güvenlik güçleri tarafından keyfi biçimde izleniyor ve kayıt altına alınıyorsa, gücü denetleyici mekanizmalar ortadan kalkıyor, bir parti yasama, yürütme, yargı erkini elinde tutuyor ve bütün kurumlara kendi anlayışını ve kadrolarını egemen kılıyorsa, 12 Eylül'ü aşmak bir yana, koruyor kolluyor ve yaşatıyoruz demektir. Çok zaman kaybettik, geleceğin kaderini farklı kılmayı, geleceği haklar ve özgürlükler üzerinden yeniden kurgulamayı yitirilenlere, mağdurlara, kendimize, yeni nesillere çok şey borçluyuz" dedi.
Basın açıklamasının ardından bir gazetecinin sorduğu 'Olası kara harekatını nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusuna Tanrıkulu, "Biz şunu ifade ediyoruz, Genel Başkanımız geçen hafta Van'da da ifade etti. Bu iş silahla çözülmez. Açık ve net söylüyoruz. Bu iş çözülseydi 30 yılda çözülürdü. Kaç kez kara kaç kez hava harekatı yapılmış biliyoruz. Bunlarla çözülmediği ortada. Bir demokrasi programının projesinin ortaya çıkması lazım. 12 Eylül askeri darbesi yani faşist darbe bu sorunun bu noktaya gelmesine neden oldu. 9 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) iktidarı da bu sorunu çözmedi. Çözüm konusunda gerçekçi bir irade ortaya koymadı. Şimdi yeni bir program ile ortaya çıkmak lazım. Ak Parti bu iktidarın ne yaptığını ne yapmak istediğin kamuoyuna paylaşmalı" diye cevap verdi.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 14:09

İLGİLİ HABERLER