
İŞ DÜNYASI AKP HÜKÜMETİNE NASIL BAKIYOR?
İş dünyası ya da büyük iş dünyası diye genelleme yapmak belki işi biraz basite indirgemek oluyor. Ama bazı ana eğilimleri özetlerken böyle bir tariften yararlanmak mümkün...
Şimdi soru:
Büyük iş dünyası, AKP ve hükümetine nasıl bakıyor? Sır değil, eski muhabbet ve destek havası yok.
Kafalar karışık!
Bu karışıklığın temelinde, bir yandan "AKP ile Türkiye nereye gidiyor, gidebilir?" sorusu, öte yandan AKP'ye alternatifsizlik çıkmazı yatıyor.
Kafa karışıklığı, bundan dört yıl önce AKP iktidara gelirken de vardı. Ama daha sonra hükümetin özellikle ekonomide IMF programına, mali disipline sadık kalarak yola devam etmesi büyük iş dünyasını rahatlattı.
Kıbrıs ve Avrupa Birliği'yle ilgili olarak hükümetin sergilediği kararlılıkla AB yolunu ve müzakere kapısını açması da iş dünyasındaki desteği güçlendirdi.
2006'ya böyle girdik.
Beklentiler olumluya dönmüştü.
Ama böyle devam etmedi.
İş dünyasındaki destek havası dağılmaya yüz tuttu. Bunda, iş dünyasının zora gelemeyen, geçmiş enflasyon döneminin kolaycılığından kaynaklanan bazı eski kötü alışkanlarının da rolü vardı.
Ama aynı zamanda laiklik ile ilgili tereddütler, AB konusunda kendini belli eden gevşeme ve reform yorgunluğu, Başbakan Erdoğan'ın başına buyruk, diyalogu fazla önemsemeyen havası, iktidar çevrelerinde fazlasıyla göze batan bizden-onlardan ayrımcılığı, bütün bunlar büyük iş dünyasında soru işaretlerinin gitgide çoğalmasına yol açtı.
Ama bir gelişme var ki, iş dünyasında hükümete ilişkin havanın köklü bir biçimde bozulmasına neden oldu:
Merkez Bankası Başkanlığı...
Süreyya Serdengeçti'nin değiştirilmesi ve belki daha önemlisi, hükümetin bu konuda benimsediği zihniyet iş dünyasında kafaları iyice karıştırdı. Hatta büyük iş dünyasının bazı kesimlerinde, "Artık bu hükümetle olmayacak!" kanısının yerleşmesine yol açtı.
Bu arada Danıştay cinayeti, Şemdinli olayı, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları derken olumsuz dış konjonktürün de etkisiyle ekonomi kendini birden büyük bir çalkantının içinde bulunca, iş dünyası daha fazla gerildi.
Kısacası:
Büyük iş dünyası kaygılı!
Hükümetten umudunu kesenlerin ağır bastığı söylenemez. Ama tedirginlik ve soru işaretleri ağır basıyor. AKP'ye karşı siyasal alternatif arayışları büyük iş dünyasının kulisinde gün geçtikçe daha çok kulaklara çalınıyor.
Baykal'lı CHP'nin çok fazla ilgi uyandırdığı söylenemez. Mehmet Ağar ve DYP'nin daha çok konuşulduğu dikkati çekiyor.
Büyük iş dünyasının önde gelen isimlerinden biriyle geçen gün sohbet ederken şöyle dedi:
"AKP büyük ihtimalle bundan sonraki seçimi yine alacak. Ama tek başına alabileceğini sanmıyorum. Erdoğan'ın yanında bir ortak, bir koalisyon ortağı, örneğin Mehmet Ağar olsa, daha iyi olmaz mı?"
Böylesi görüşlerin büyük iş dünyasında tümüyle destek bulduğu tabii söylenemez.
Ama konuşuluyor.
Bu arada Mehmet Ağar'ın Susurlukçu ya da devletçi geçmişi de aynı çevrelerde tartışma ve sorgulama konusu olabiliyor. Bu çerçevede, koalisyona siyasal istikrar gerekçesiyle karşı çıkanlar, tek parti hükümetini savunanmaya devam edenlerin sesi de duyuluyor.
Yakın gelecekle, daha doğrusu sonbaharla ilgili tedirginlik de dikkati çekiyor. Bankacılık dünyasından biri dün sabah şöyle diyordu:
"Eylülde, ekimde biz yine cumhurbaşkanı seçimini konuşmaya başlayacağız. Bu, politik faktör... Aynı zamanda dış ekonomik konjonktür ne olacak, bilemiyoruz. Yeni bir ekonomik çalkantı yaşanabilir mi sorusu yani... Bu da ekonomik faktör... Bunları düşünmek zorundayız. Bunları soğukkanlı düşünmek demek, iş dünyası ile hükümetin bir yandan kendi ev ödevlerini iyi yapmaları, öbür yandan sorumlu davranmaları demektir."
Ev ödevi ne demek?
Sorumlu davranmak ne demek?
Bunlar bir başka yazı konusu.
(hasan cemal milliyet)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:13