İSHAK ALATON : BUGÜNKÜ İSRAİL DEVLETİNİN POLİTİKASI, ÇIKMAZ SOKAK POLİTİKASIDIR
İstanbul’un Taksim ve Levent’te bir kez daha kan gölüne döndüğü haberini aldığımda Ortaköy Alarko binasındaydım. Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton’la sinagog baskınlarından sonra ortaya çıkan manzarayı değerlendiriyorduk.
Soru sırası, dünyada yükselen Yahudi düşmanlığının nedenlerine gelmişti. Alaton, İsraillilerle Filistinlilerin arasındaki gelir uçurumuna ve her üç Filistinliden ikisinin, İsrail’in izlediği yanlış politikalar nedeniyle işsiz ve aç olduğuna dikkat çekti ve şöyle söyledi:
“İsrail, Filistinlileri iş yapmaktan alıkoyuyor. Eskiden Filistinliler tarımda, endüstride, turizmde çalışan insanlardı. Ne zaman ki intifada başladı, İsrail, Filistinlilere ülkeye girme yasağı koydu. İki toplumu birbirinden ayırdı. Düşündü ki terör olayları azalacak. Azalmadı çünkü adamlar aç, insan varlığını kaybeder, tekrar varlıklı olur, sağlığını kaybeder tekrar sağlıklı olur, umudunu kaybeden insan terörizme gider, ben bu hayattan nefret ediyorum, ölürken düşmanlarımdan elli-yüzünü de yanımda götüreyim der. İsrail’in bugünkü ayrımcı politikası terörizmin gelişmesinde önemli bir faktör. Bugünkü İsrail devletinin politikası çıkmaz sokak politikasıdır. Muhakkak bundan geri dönmemiz lazım.”
Tam bu anda bomba seslerini duyduk, yeni bombalamalar olduğu yolunda Alaton’a haber geldi, sohbeti kestik, TV’yi açtık; ama İshak Bey “Olur böyle vakalar” gibisinden bir sükunet içindeydi. Foto muhabiri Bahar Mandan gazete yönetimi tarafından olay yerine yönlendirilince, son birkaç kare fotoğraf alımı için balkona çıktık. Sekreteri Hülya Hanım olsun, güvenliğinden sorumlu insanlar olsun bize balkonda fazla kalmamamız, elimizi çabuk tutmamız yolunda uyarılarda bulundu. Bir an ürperdim, “Ya bizi uzaktan dürbünlü silahla gözlüyorlarsa?” Ben paranoyamla boğuşur, Hülya Hanım “lütfen içeri girin” diye yalvaran gözlerle bakarken, İshak Bey, olağanüstü sakin, hatta neşeli görünüyor, “Yaşanacak bunlar, kaçınılmaz.” diyordu.
Bunun profesyonelce bir sükunet olduğunu biraz sonra anladım. “Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsunuz?” sorumun cevabı müthişti: “Çünkü bombaları koyanların en önemli beklentisi, panik yaratmak, insanları destabilize etmek, moralleri çökertmek. Bunun bilincindeki bizler, özellikle birinci tedbir olarak çok dikkatli olmalıyız; ama panik işareti vermemeliyiz. 60 yıllık iş tecrübemle şunun farkına vardım. Birlikte çalıştığın, senin yönetim becerine güvenen insanlar sende en ufak bir panik işareti gördükleri anda sana olan güvenlerini kaybediyorlar. Demek ki kalbinde pır pır varsa dahi, dışa karşı hiçbir şey olmamış gibi sakin, böyle mantıklı mesaj verirsen, altında çalışan insan da rahatlar, sana güvenleri devam eder, beni yöneten insan, başbakan, bakan, genelkurmay başkanı panik yapmadığına göre demek ki ben iyi ellerdeyim işaretini hepimiz vermemiz lazım.”
Sonra içeri girdik, sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Alaton’a Avrupa’da yapılan son anketlerin dünya barışını tehdit eden en önemli unsurun İsrail olduğu yolunda yüzde 60-70 oranında bir görüş birliği olduğunu ortaya çıkardığını belirttim. Alaton, buna hiç şaşırmadığını, İsrail gizli servislerinin iki senede bir değişen başkanlarından dördünün de Şaron’un çıkmaz sokak politikası izlediğini açıkladığını hatırlattı; “Dediler ki İsrail Devleti’nin bugünkü politikası bizleri açmaza götürüyor, biz bu politikadan hızla ayrılmalıyız yoksa nefretin arttığı bir dünyayı yaratıyoruz.” dedi.
O sırada içeri, panik halinde kızı Leyla Alaton girdi. “İstanbul’u bombalar götürüyor.” diyerek, “Siz nasıl burada böyle sakin sakin konuşuyorsunuz?..” gibi bir ifadeyle baktı babasına. Alaton, “Biliyoruz.” dedi, sohbetimize devam ettik. Sonradan öğrendim ki, Leyla Hanım’ın oğlu Eros, İngiliz Konsolosluğu’nun yanındaki bir binada bulunuyormuş. Leyla Hanım Alarko’dan fırlayıp çocuğunu olası bir tehlikeden kurtarmaya koşmuş.
Alaton’la sohbetimizi pazar günü okuyacaksınız. Bu son olaylarla ilgili yorumu ise şöyle: “Bombalanan yerlerin biri HSBC İngiliz Bankası, diğeri İngiliz Konsolosluğu. Bu, İngiltere’ye mesaj, bize değil. Çünkü Bush orada. BBC 12.00’de yayına başladı. 45 dakika nonstop İstanbul’u haber verdi. Başka hiçbir haber vermedi, Bush düştü gündemden.” ZAMAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:05