
İSRAİL VURUYOR, GAZZE AĞLIYOR
GAZZE - Sirenler çalmaya başladığında Gazze yakınlarındaki İsrail kolektif tarım çiftliği Nativ-Haasara'daydık. Anaokulu öğrencileri kendilerine öğretildiği gibi içeri kaçıştı.
Bize ne olduğunu anlamadan yakında bir yerlerde peşi sıra dört patlama oldu. Şimdiye kadar bunlardan yüzlercesini gördüğünü iddia eden bir çiftlik çalışanı, "Herhalde Bethanun'u aştı. Aşkelon civarına düştü" dedi, "Gassam füzeleri bunlar". Hemen ardından İsrail ağır makinelilerinin tarakaları duyulmaya başladı. Onu daha ağır patlamalar, top sesleri izledi.
Bu top seslerini sabahtan bu yana tanımıştık. Biraz önce, tam olarak 11.30 ile 12.30 arasında, Gazze'de şimdiye dek 50 Filistinlinin hayatına mal olan İsrail askeri operasyonuna katılan iki tugaydan biri olan Kuzey Tugayı'nın Nahal Oz'daki harekat merkezinde brifing alırken, bu seslerle 13 kere sarsılmıştık. Bu 155 mm. çaplı obüs topçu ateşiydi. Karargahta, yaşları 18-20 arasında değişen kızlar ve oğlanlar, kendilerine büyük gelen askeri üniformalar içinde büyük bir ciddiyetle önlerindeki ekranlara bakıyor, telsizlerle konuşuyorlardı. Ekranlar, güvenlik kameralarını yansıtıyor; her biri 3-4 kilometrelik bir alandan sorumlu. Gazze sınırında olağandışı her hareketi hemen o bölgedeki devriyeye ve merkeze bildiriyorlar. Sonra patlamalar duyuluyordu.
Gazze operasyonunun planlama heyetinin başındaki tuğgeneral Ido Nechushtan'a "Bu topçular nereye ateş ediyor?" diye sordum. "Terörist faaliyet kaynağı olduğu saptanmış arazi hedeflerine" dedi, "Şehirlere ateş etmiyoruz" diye ekledi.
Bu sırada araziye hâkim bir gözetleme noktasına gelmiştik. Aşağıda, Aşkelon (evet, Türkiye'den döşenecek muhtemel botu hattının terminali olması düşünülen İsrail sanayi şehri) önlerinde Bethanun'dan kesif siyah dumanlar yükseliyordu. Üstümüzde savaş uçakları ses duvarını aşma denemeleri yapıyorlardı. Generalden bu dumanı açıklamasını istedik. Armani güneş gözlüklerinin altından umursamazca baktı, "Bizden değildir, belki bir yangın çıkmıştır" dedi.
Generalin daha az ikna edici olduğu sorular da vardı. Bir meslektaşım, "Gazze üniversitesini, elektrik santralını vurmanın terörle mücadeleyle ne ilgisi var?" diye sorunca, general "Terörizmi engellemek zorundayız. Sivilleri kalkan yapıyorlar. Yalnızca teröristin elektriğini kesemeyiz. Vurduğumuz her hedef, doğrudan ya da dolaylı terörizmle bağlantılı " gibi bir açıklama getirdi. Hızla devam etti: "Gazze'den çekilmeyi tamamladığımızın 10 uncu gününde Gassam füzelerini yağdırmaya başladılar. (İki ayda İsrail tarafında da iki sivil bu nedenle ölmüş.) Üstelik başlarında kendi seçtikleri hükümet vardı. Ama görüyoruz ki Hamas ideolojisi değişmedi, teröristleri onlar yönlendiriyor. Gazze'ye dönme niyetimiz yok, ama insanlarımıza güvenlik ve güvenlik duygusu sağlamalıyız."
General kesin ifadelerle konuşsa da, yaşanan felaketin nasıl sona ereceği, barışın nasıl geleceği konusunda söyleyebileceği fazla söz yok.
Gazze santralı vurulduğundan bu yana Filistin halkı günde dört saat elektrik alabiliyor, İsrail uygun bulur, verirse. Ciddi su sıkıntısı var. İlaç sıkıntısı var. Yiyecek sıkıntısı var. Gazze'ye üç ana giriş kapısının, Erez, Karni ve Kerem Şalom, her üçü de dün kapalıydı. 'Güvenlik durumu uygun olduğunda' açılıyormuş. General, "Giren çıkanı izlemek zorundayız. Erez, kendi kapıları, suikast bombacısıyla saldırdılar" diyor.
Erez kapısının en az 100 metre üzerinde sabitlenmiş bir istihbarat balonu göze çarpıyor. Bombardıman altında iyice harap olan Erez'e giremiyoruz.
Oysa bundan tam altı ay altı gün önce, Erez'e bölgesine girebilmiştik. Hayırlı bir iş içindi. Türkiye, Erez sanayi bölgesinin canlandırılmasına kendi özel sektörünün girişimiyle katkı sağlayacak, böylelikle 6 bin Filistinliye iş sahası açılacaktı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu buna Barış İçin Sanayi girişimi adını takmış, İsrail ve Filistin ticaret ve sanayi odalarını Ankara Forumu adı altında bir araya getirmişti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, siyasi destek vermek için İsrail ve Filisin yönetimleriyle ayrı ayrı protokoller imzalamış, sonra hep beraber ikinci intifadadan (2000) bu yana ölmeye terk edilen Erez'e görmeye gitmiştik.
O zaman altyapıdan sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Ehud Olmert'le yapılan bir görüşmeye katılma imkânı bulmuştum. Olmert umutluydu, projeye övgüler düzüyordu. Gerçi henüz Başbakan Ariel Şaron bir beyin kanamasıyla makineye bağlı hayata mahkûm olmamış, 25 Ocak'taki Filistin seçimlerini amacının İsrail'le birlikte yaşamak değil, onu yok etmek olduğunu söyleyen Hamas kazanmamıştı. Hamas ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın başında bulunduğu El Fetih arasındaki çatışma iç savaşa doğru tırmanmamış, Şam'da yaşayan Hamas lideri Halit Meşal'in talimatıyla Gazze'yi çevreleyen Yahudi yerleşim merkezlerine el yapımı Gassam roketleri atılmaya başlamamış, onbaşı Gilat Şalit, Gazze'deki bir kontrol noktasından kaçırılmamış, İsrail buna inanılmaz bir şiddetle, Filistin kabinesinin bakanlarını parlamentosunun milletvekillerini kaçırarak ve her gün yeni sivillerin öldüğü bir askeri operasyonla karşılık vermemişti.
Olmert dün Gazze operasyonlarının gerekirse şiddetlenerek süreceğini açıkladı.
İsrail'in elindeki Filsitinli rehinleri bırakmak ve operasyona son vermek için iki şartı var: Birincisi, onbaşının derhal ve sağsalim iadesi. İkincisi, Gassam saldırılarının durması.
Yoksa, operasyonlar şiddetlenecek.
Şam'da basın toplantısı düzenleyen Meşal ise önce Filistinlileri bırakın, yoksa diye tehdit savuruyor.
Bu tabloda, Türkiye'den çok şey beklendiğini, İsrail hükümetinin düzenlediği ve 11 Avrupa ülkesinden birer gazetecinin davetli olduğu bu 'Asıl saldırı altında olan biziz' basın turunda daha iyi görüyoruz. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İngiltere Başbakanı Tony Blair ile görüşmeleri burada yankılanıyor. Avrupalı meslektaşlarımız Türkiye'nin çabalarının sonuç verip vermeyeceğini tartışıyorlar; Mısır'ın geri düşmesinden sonra devrede olmasından sonuç uman kalmamış görünüyor.
İsrail hükümeti bu operasyona 'Yaz Yağmuru' adını takmış. Ama operasyon, can derdindeki Gazze halkı üzerine cehennem sıcağı gibi çöküyor.
(murat yetkin radikal)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:24