Bize bir mail atarak sorunlarını dile getiren İstanbul TV çalışanları bir yıldır zamsız ve sigortasız düşük ücretlerle çalıştıklarından yakınarak seslerini kimseye duyuramamaktan şikayetçiler. Bu olumsuzlukların üstüne yüzde 50'ye varan personel kıyımı da eklenince ne yapacaklarını şaşıran İstanbul TV çalışanları sorunlarını ancak bağımsız internet siteleri aracılığıyla kauoyuna ve yetkililere duyurmaya çalışıyorlar. Biz de, başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere meslek kuruluşlarını göreve çağırıyoruz. Bakanlık uyuma! İş müfettişlerini görevlendir. Meyda kuruluşları, 'stajyer' adı altında sigortasız işçi çalıştırıyor. İki-üç yıl stajyerlik olur mu? Bakanlık uyuma! 20 yıllık gazetecinin aldığı ücret bordrosunda asgari ücret görünüyor. Böyle şey olur mu? Bakanlık uyuma! İşverenler yasaya aykırı sözleşme yapamaz ama Sabah ve ATV başta olmak üzere çatır çatır yapılıyor. Bakanlık uyuma! Medya patronlarının yaptığı her üçkağıdı burada tek tek yazmaya kalkarsak sayfalar yetmez. TGS, Medya-Sen ve ÇGD yıllardır bunları duyurmaya çalışıyor. Sizden fazladan birşey isteyen yok, görevinizi yapın yeter!
MEDYA ÇALIŞANLARINA BİR ÇAĞRI
BAZI HABER SİTELERİNDE YAYINLANAN HABERE istinaden bir ricada bulunuyoruz.
Lütfen mailimizi ve sesimizi ilgili yerlere iletiniz ve yayınlayınız!!!!
Habere konu olan medya çalışanlarının sıkıntılarından dolayı meslek
örgütleri nihayet harekete geçmiş gibi gözüküyor. Bizler senelerini medyaya vermiş emektar çalışanlar olarak senelerce patronlarımızı zengin ettik.
Fakat karşılığında ezilen, sürülen, dövülen ilk biz olduk. Son büyük krizle birlikte ekonomik sıkıntılarımızı gören patronlarımız sırtımızdaki semere yük üstüne yük koyarken cebimizden çalabildiğince çaldı. Siyasilerin de günübirlik politikaları neticesi sosyal güvenlikten uzak bir medya ordusu oluştu. Öyle ki demokrasinin teminatı, özgür irade ve ifadenin neferleri medya çalışanlarının kalemleri titrek yazmaya başladı. Birlik olamadık sömürüldük ve özgür irademiz, gücümüz maalesef ekmek davasının altında ezildi. Bunu fırsat bilen patronlarımız daha da güçlü olarak üstümüze basmayı sözbirliği etmişçesine!! gelenek haline getirdi. Ve gördük ki bu güçlü ses kasıtlı olarak ülke gündemi ile birlikte güçlü kalamşörlerin şarap
(meşhur bir şarap markası) meyhane muhabbetlerinin ve benzeri haberlerin gölgesinde sesini duyuramaz oldu. Feryatlarımız (birgün mutlaka ihtiyaç duyacakları medya çalışanlarının) hiçbiryerden yankılanıp da geri dönmedi. Biz çaldık biz oynadık ama sesimizi en iyi bildiğimiz mesleğimiz olan alanda bile duyuramadık. Sosyal haklarımız çiğnendi, kıyıma uğruyoruz ama ne ilgili mercilerden, ne siyasi iradeden ne de sosyal güvenlik kuruluşlarından
derdimize çare bulamadık. Kasıtlı sesimize kulak tıkadılar.
Sesimizi hangi sebeplerle duymak istemediklerini bildiğimiz sosyal güvenlik kurum ve idarecelerine, yüzsüz patronlara bir tokat gibi sesimizi daha iyi haykırmak için ve bu meslek örgütlerine ilk ihbarı biz yapmak istiyoruz.
1 Senedir kurulu olan ve yaklaşık üç aydır yayında olan bir kanaldan
İstanbul Tv'den sesleniyoruz.Bizde sürgün yok ama mevcudun % 50'sini bulan personel kıyımı var.1 senedir zamsız sigortasız çalıştırılıyoruz. Ayrıca haksız ücret dağılımı var. 1 senedir varını yoğunu ortaya koyarak tv'yi yayına hazırlayan sigortasız çalışan personel 1 lira alırken yeni işe başlayan emsalleri 2
lira alıyor.
Eylül maaşlarımızı yasal süreyi aşarak bir ay gibi geciktiren idare,
Ramazan'da bayrama sayılı günler kala hala Ekim maaşlarını ödemiş değil.
Tüm şikayetlere rağmen hala kanalımıza bir SSK müfettişi uğramadı. (Bunu da ilgili bakanlığa bir ihbar olarak yineliyoruz.)
Sosyal yaşantısı olması gereken medya mensupları olarak 12 saati aşan mesai hakkı olmayan bir çalışma ortamı içerisindeyiz.
İlgili meslek kuruluşlarına ricamız yayınlamayı düşündükleri yüzsüz
gazetelerin manşetlerine bizim de sesimizi taşımaları.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:04