İSTANBUL'DAKİ BOMBALI SALDIRILARIN KİLİT İSİMLERİ BUGÜN HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
FUNDA KESKİN
İSTANBUL -İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, daha önce DGM'lerin kaldırılması ve NATO Zirvesi'nin denk gelmesi nedeniyle ifade veremeyen Fevzi Yiğit, Adnan Ersöz, Yusuf Polat, Harun İlhan, Osman Eken, Süleyman Uğurlu, Seyit Ertul, Baki Yiğit ve 1 sanık getirildi. Kimlik tespitinin ardından söz alan Fevzi Yitiz'in avukatı Cihat Madrak, gizlilik kararı ve yayın yasağı yapılmasını istedi. Mahkeme heyeti, ara kararda yayın yasağının reddine karar verdi. Ara karar sırasında sanıklardan Harun İlhan'ın ayağa kalkmaması dikkat çekti.
Daha sonra ifade veren Fevzi Yitiz, ''1993 yılında üniversite okumak için Pakistan'a gittim. Aktaş ile Pakistan'da bir üniversitede tanıştım. Daha sonra Türkiye'ye döndüğümde işsiz olduğum için Aktaş da bana İstanbul'da bir deterjan fabrikası kuracağını ve birlikte çalışabileceğimizi söyledi. Bomba eğitimi almadım. Polisin ifade tutanağındaki bomba çizimlerini ben hazırlamadım. Aktaş'la sadece iş anlamında birlikteliğimiz vardı. Aktaş, Gökkuşağı Fabrikası'nın benim adıma açılırsa verginin düşeceğini söyledi. Bomba konusunda kimseye yardım etmedim. Zaten bana da ihtiyaçları yoktu'' dedi. Habib Aktaş'ın kendisini böyle bir olaya sürükleyeceğine imkan vermediğini ifade eden Yitiz, ''Aktaş ve Gürcan Bac'ın deterjan haricinde başka malzemeler de getirdiklerini fark ettim. Sorduğumda bana 'sen işine bak' dediler. Ben de korktum ve oradan ayrılmak istedim. Daha sonra Aktaş beni aradı ve malzemeleri getirmemi istedi. Ben de Bayrampaşa'da malzemeleri teslim ettim. Daha sonra da hurma ticareti için İran'a gittim. Olayları duydum. Arandığımı öğrendim ve ifade vermek için Türkiye'ye döndüm'' diye konuştu.
''AKTAŞ'LA FİKİR FARKLILIĞIMIZ VARDI''
Fevzi Yitiz, İran'da bulunduğu süre içerisinde Habib Aktaş'ın kendisine çok sayıda mail gönderdiğini fakat, bu maillere cevap yazmadığını söyledi.
''Eğer örgüt üyesi olsaydım cevap verirdim'' diyen Yitiz, şunları söyledi:
''Ben ilk defa böyle bir topluluğun karşısında konuşuyorum. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Poliste bana işkence yaptılar ve zorla ifade aldılar. Aktaş'la fikir farklılığımız vardı. Sadece iş konusunda fikir birliğimiz vardı. Beni, fabrikanın sahibi gibi gösterdiler. Ben sadece orada pazarlama işlerine bakıp, yemek yapıyordum. Tüm sorumluluk Aktaş'taydı. Cumhuriyet savcısı da medyadan etkilenerek benimle ilgili böyle bir iddianame hazırladı, bu durumu kınıyorum. Tahliyemi talep ediyorum.''
Daha sonra ifade veren sanık Adnan Ersöz, Habib Aktaş ile birlikte Usame Bin Ladin'le görüştüklerini söyledi. Ersöz, ''11 Eylül olayları öncesi Afganistan'a gittim. Niyetim Aktaş ile görüşmekti. Biz onunla daha önce Afganistan'da tanışmıştık. Onun yanına giderken amacım ona şayet Türkiye'den gelecek birileri olursa, ya da onlardan Pakistan'a geçiş yapmak isteyen birisi olursa yardımcı olacağımı söyleyecektim. Bu amaçla gittim ama Kabil'e gittiğimde Habib Aktaş orada değildi. Onun Kandahar'da olduğunu duydum. Aktaş'ı Kandahar'da çok emin değilim ama Taliban ya da El Kaide'nin misafirhanesinde buldum. Orada Habib Aktaş, Baki Yiğit, Mustafa Atlıhan ve Ahmet Demir, aileleriyle birlikte kalıyordu. Düşüncelerimi onlara aynen söyledim. Aktaş bunu kabul etmedi. Çünkü kendisi ve ailesinin çok rahat bir şekilde Afganistan'a geldiğini, başka gelmek isteyenlerin de bu şekilde gelebileceğini, bunun çok kolay olduğunu ve benim böyle bir riske girmememi söyledi. Bana, El Kaide'nin askeri kanat sorumlusu Ebu Hafs El Mısıri ile görüştüğünü söyledi. Mısıri'nin Aktaş'a her türlü imkandan faydalanabileceğini söylediğini belirtti. Ayrıca El Mısıri'den 8 bin 900 dolar aldığını, bu parayı Mısıri'nin Türkiye'den Afganistan'a geleceklerin masraflarını karşılamak için verdiğini söyledi. Aynı zamanda El Kaide tarafından kendilerine üyelik teklif edildiğini ama bunu kabul etmediklerini söylediler'' dedi.
El Mısıri'nin, İncirlik Üssü ve İsrail gemisine yönelik eylem planı yaptığını ve bu konuda Aktaş'tan yardım istediğini belirten Adnan Ersöz, ''Aktaş da eğer böyle bir niyetleri varsa, Türkiye'ye geldiği zaman bu konuda araştırma yapacağını ve onlara bilgi aktaracağını söylemiş. Ben oradayken El Mısıri geldi. Aktaş ona, Usame Bin Ladin'i çok merak ettiğini, uygun bir ortam olursa onu görmek istediğini söyledi. Daha sonra Mısıri bizi Ladin'in bir konuşmasını dinlemek üzere Habib Aktaş ve Baki Yiğit ile birlikte tek katlı toprak bir evin olduğu yere götürdü. Burada Habib Aktaş, Baki Yiğit ve ben Ladin'in konuşmasını dinledik. Daha sonra kahvaltı yaptık. Yaklaşık 25 kişi vardı ama kim olduklarını bilmiyorum. Bu çok zor bir şey değildi çünkü 11 Eylül öncesinde Ladin'i görmek çok kolaydı. Ladin, Kahdahar'ın her yerinde çeşitli etkinliklere katılıyordu. Şunu özellikle belirtmek istiyorum, Ladin ve yanındakilerin çok mütevazı şahsiyetleri vardı, gelen herkesle konuşup sohbet ediyorlardı. İnsanların kim olduğuna bakmaksızın, onlarla ilgileniyorlardı'' ifadelerini kullandı.
''AKTAŞ VE YİĞİT, 11 EYLÜL'DEN SONRA BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜ YAŞIYORDU''
Ersöz, olayların ardından Pakistan'a geri döndüğünü anlatarak, ''Hemen bu olaylardan sonra 11 Eylül olayları patladı. Aktaş ve Baki Yiğit tüm eşyalarını bırakıp, ailelerini alarak Afganistan'dan kaçıp Pakistan'a geldiler. Büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı yaşıyorlardı. Bu arada Aktaş ve Yiğit arasında anlaşmazlıklar olmuştu. Birlikte çalışmak için aldıkları kararları feshettiler. Böylece aralarındaki ilişkiyi kestiler. Aktaş, El Kaide'nin teklif ettiği İncirlik Üssü ve İsrail gemisi eylemini devam ettirmek istiyordu, bana ortak çalışma teklif etti fakat ben kabul etmedim. Kendisinin kapasitesinin bilgisinin böyle bir şey yapmaya elverişli olmadığını söyledim. Çünkü Aktaş'ın elinde ne bir imkan, ne de bir adam vardı. Bu olaylardan sonra Aktaş El Kaide'den 150 bin dolar para alacağını ve bunu kendisine ulaştırmamı istedi. Neden istediğini sordum. Bir takım faaliyetler yürüteceğini söyleyerek başka bir açıklama yapmadı. Daha önceki yaşadığımız olaylardan dolayı ben bu paranın Aktaş tarafından eylem için kullanılacağını düşündüm. Bunun üzerine ben bağlantı kuramayacağımı belirterek bu talebini reddettim. İstanbul'daki patlamalardan önce Gürcan Bac ve Aktaş'la Esenler tarafında bir evde görüştük. Şeyh Salih'in CIA tarafından yakalandığını bu nedenle eğer El Mısıri'den aldıkları 150 bin doları eylem için kullanacaklarsa bunun çok tehlikeli bir dönemde olduğunu söyleyerek onları uyardım, vazgeçmelerini söyledim'' şeklinde konuştu.
Ersöz, ifadesini şöyle tamamladı:
''Aktaş da bana eylemden bahsetmedi, sadece bu konuyu başkalarıyla da görüşmesi gerektiğini söyledi. Bildiğim her şeyi samimi bir şekilde anlattım. Ben kendim geldim, polis beni yakalamadı. Ailem uçak biletini alıp bana gönderdi, aynı zamanda Terörle Mücadele polislerine döneceğim saati belirttiler. Havalimanında beni polisler karşıladı. Olaylarla herhangi bir alakam yok ama çeşitli aşamalarda benden bir takım talepler oldu, ben bunları karşılamadım. Eylemin nereye ne zaman yapılacağı konusunda bilgim olmadı. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum, Aktaş dahil kimsenin El Kaide üyeliği yoktur, Aktaş'la El Kaide karşılıklı bir yardım ilişkisi kurmuştur. Fikir olarak yakınlık söz konusudur. Bu yapılanma Aktaş'ın kurduğu bir yapılanmadır. El Kaide örgütü ile emir komuta ilişkisi yoktur. Tabii ki bu eylemlerin onlarla bağlantısı vardır ama anlattığım olaylar çerçevesinde. Tahliyemi talep ediyorum.''
Mahkeme heyeti, iki sanığın ifade vermesinin ardından duruşmaya ara verdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:55