Gündem
  • 1.7.2013 00:31

İşte 28 Şubat hortumcularının tam listesi

İşte 2001 hortumcularının listesi!

FARUK ARSLAN

Baronları korkutan kaset adlı makalem sosyal medyayı salladı. Merkez Bankası Eski Başkanı Gazi Erçel’in öncülüğünde 2001 krizinde çok sayıda banka döviz kuru üzerinden vurgun yapmıştı. Döviz kuru eski parayla 630 bin lirayken 5,3 milyar doları satın alıp 1 gün sonra 1 milyon 100 bin liradan satan bankaların tam listesi ve vurgunun boyutları şöyle:

CİTİBANK: 1 milyar 63 milyon dolar

DEUTSCHE BANK: 764 milyon dolar

TEB BANKASI: 411 milyon dolar

YAPIKREDİ: 385,7 milyon dolar

CHASE MANHATTAN: 332.6 milyon dolar

OSMANLI BANKASI: 269 milyon dolar

DIŞBANK: 258 milyon dolar

HSBC: 254 milyon dolar

WESTD DEUTSCHE LANDESBANK: 227,2 milyon dolar

GARANTİ BANKASI: 199 milyon dolar

ABN AMRO BANKASI: 135 milyon dolar

FİNANSBANK: 121 milyon dolar

TÜRKİYE İŞ BANKASI: 95 milyon dolar

TÜRK BANKASI: 30,9 milyon dolar

İKTİSAT BANKASI: 58,3 milyon dolar

TEKSTİLBANK: 51,7 milyon dolar

CREDİTSUİSSE FİRST BOSTON: 50 milyon dolar

İNTERBANK: 42,3 milyon dolar

İNTERBANK: 42,3 milyon dolar

TAİB BANK: 25 milyon dolar

ve diğer bankalar ile beraber vurgun’un toplam rakamı 5,338 milyar dolar.. 28 Şubat’ın ülke ekonomisine toplam maliyeti 231 milyar dolar.. Yaşarbank’tan Gazi Erçel’i Merkez Bankası’na başkan yapan Süleyman Demirel’de hesap vermeli. Türkbank skandalında Korkmaz Yiğit’e bankayı satın almasını salık verende, el koyduranda Erçel idi. Yiğit’in 300 milyon dolarını tokatladılar Alaaddin Çakıcı ile birlikte. Bakanlar Eyüp Aşık ve Güneş Taner’de suç ortaklarıydı. Bu banka, Mesut Yılmaz, Güneş Taner, Kamuran Çörtük, Alaaddin Çakıcı, Korkmaz Yiğit’in isimlerinin içinde yer aldığı ilginç bir çarka da konu oldu. 135 trilyonluk batık krediler Çiller döneminde Ufuk Söylemez’in devlet bakanlığı döneminde verildi. Hükümet tepetaklak oldu. Mesut Yılmaz iktidara emin adımlarla yürüyordu. Apo’yu yakalayacak, enflasyonu düşürecekti ama Türkbank gensorusu ile düştü. Korkmaz Yiğit, ANAP’ın aracılığı ve mafya marifetiyle Türkbank’ı aldı ama herşeyini kaybetti. Alaaddin Çakıcı, Türkbank ihalesinde komisyon almak için ihaleye girenlere telefon açtı fakat sonrasında işleri yolunda gitmedi. Mesut Yılmaz’ın Başbakan olduğu,28 Şubat darbe sürecinde Türkbank’a (1997-2000 yılları arasında) 1 milyar dolara yakın kaynak artırımı yapıldığı anlaşıldı. Erçel’e bunu da sorun!

Geri dönmeyen kredi dağıtma işlemi 1995′ten 1997′ye kadar sürdü. 2001’de yapılan devalüasyondan önce de dövizler bozdurularak banka baronlarına Hazine bonosu aldırıldı. Devalüasyonla birlikte bütün bankaların içi böylece boşaltıldı. Rezilliğin bini bir paraydı. Bu kepazeliğin ortasında, banka soygunları için en şirin açıklamayı yine merhum Sakıp Sabancı yapıverdi: “Gardaşım, hazine bizim, hazine hepimizin, dokunmayın hazinemize!”. Doğru. İç borç faizleriyle Koç ve Sabancı ailesine kilitlenmiş hazineyi, sonradan çıkma bankacıların-siyasilerin yürütmesi, yukarda birilerini rahatsız etti, “Hazine borçlarımızı ödeyemez duruma geliyor” paniğiyle ip çekildi.

Demirel’in aile fotosu içinde yer alan Çağlar, Çörtük, Uzan, Sabancı bugün aynı masada bile oturmuyor, zira aralarıdaki “güç” dağılımında Uzanlar rayına hiç oturmadı. Derebeylik düzeni kolay değil, yasak olduğu halde hem enerji, hemde medya patronu olan bu banka devleri, rantiyeci baronların yazarları vardı. 28 Şubatı hazırladılar, kendi yazdıklarına kendileride inanmadılar… “Hadi kont yakala irticacıları!”, 10 yıldan bu yana bankalar soyulup, tam takır olduktan sonra, “işte belgeler, hadi parçala onları kont!” Bu film uzadı artık…

Sofra büyük, oyun zevkli. Özelleştirme pastası kimlerin aklını başından almadı. Hangi birini sayacaksın. Cavit Çağlar, ıslık sesini duyar duymaz yurtdışına tüydü. Demirel’in talimatıyla kaçtığı kesin. Demirel’le yurtdışında iki kafadar, operasyonu, hangi gazeteciler, hangi hakimler, hangi siyasilerle durdurabileceklerini-sınırlayabileceklerini gece gündüz düşündükleri kesindi. 2001’de Çağlar’ın Kanada pasaportu aldığını ve iskan ettiği New York’tan Niagara Falls’daki kumarhanelere düzenli kumar oynamaya geldiğini Zaman gazetesinde yazdım. Niagara Falls’da taksi işi Türklerin tekelinde. Türk taksi şoförüne binersen, elbete haberi uçar gelir bana. Çağlar, o sıralar kırmızı bültenle aranıyordu, haberden sonra kendi teslim oldu ve borcunu ödeme anlaşması yaptı. Nede olsa Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getiren özel uçağı 1999’da Özel Harakatler Komutanı Engin Alan’a veren derin devletin mutemeti kahraman hırsızdı!

Herkes bana ekonominin 2001’de kasten batırılacağını bilen 38 İstanbul baronunun kimler olduğunu soruyor. İşte size kara liste. Batan 25 bankanın direk zararı 70 milyar dolar. Kanada gibi dünyanın 7. büyük ekonomisi olan bir ülkede topu topu beş tane banka faaliyet gösteriyor. Bizim ülkemizde ise hırsızlık yapacak barona devlet mevduat garantisi ile banka açtırınca ekonomiyi manipüle etmeleri ve faiz lobisi oluşturmaları kaçınılmaz hale geldi. 1992 yılında Mesut Yılmaz Başbakan olana kadar ülkemizde özel banka yoktu. Yılmaz’in ilk imzaladığı kararname Dışbank, İnterbank ve Tekstil bankalarının açılmasıydı. Kısırdöngü devam etti, her baron kendi bankasını kurdu ve devleti soymaya başladı. 1990’lı yıllarımız bu nedenle kayıp yıllardır. Fazla söze hacet yok. 28 Şubat dalgalarında sıra bu bankaların sahiplerine gelince dananın kuyruğu koptu.

2001’DE BATIRILAN BANKALAR SON SAHİPLERİNE DEVREDİLİRKEN KİM HANGİ GÖREVİ İCRA EDİYORDU?

BANKA – SAHİBİ -YIL – BAŞBAKAN – CUMHURBAŞKANI

Kentbank M.Süzer 1992 Süleyman Demirel Turgut Özal
Bank Kapital Ceylanlar 1995 T.Çiller Süleyman Demirel
EGS Yat.Bank. EGS Holding 1995 Tansu Çiller Süleyman Demirel
Sümerbank H.Garipoğlu 1995 Tansu Çiller Süleyman Demirel
İnterbank C.Çağlar 1996 Tansu Çiller Süleyman Demirel
Yurtbank A.Balkaner 1996 Necmettin Erbakan Süleyman Demirel
Ulusal Bank H.Cıngıllıoğlu 1997 Necmettin Erbakan Süleyman Demirel
EGS Bank EGS Holding 1997 Necmettin Erbakan Süleyman Demirel
Sitebank Y.Sürmeli 1997 Necmettin Erbakan Süleyman Demirel
BankEkspres K.Yiğit 1997 Necmettin Erbakan Süleyman Demirel
Bayındırbank K.Çörtük 1997 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel
Atlas Yatırım M.Süzer 1998 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel
OkanYatırım Okan Grubu 1998 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel
Egebank M.Demirel 1998 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel
Etibank Çağlar-Bilgin 1998 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel
Türkbank K.Yiğit 1998 Mesut Yılmaz Süleyman Demirel

28 Şubat, ülkenin 70 milyar dolarının soyulduğu bir süreçtir. Türkiye’nin en büyük banka içi boşaltmaları 28 Şubat sürecinde (1997-2002 yılları arası) gerçekleşmişti. İçi boşaltılan bankaların borçları Hazine’den ödenmiştir. 28 Şubat 1997′de uydurma bahanelerle irticai hareketler organize edilerek, ‘cambaza bak misali’ kamuoyunun dikkati farklı yerlere çekilmiş, halkın cebinden, devletin kasasından paraları çalınmıştır. AK Parti iktidarı, politikacı-bankacı, politikacı-işadamı gibi kurulan karanlık ilişkiler sistemin çökertti, ancak eski sistem arkasında milyonlarca dolarlık enkaz bıraktı. Şimdi Hazine doldu, baronlar tekrar hortumlama yapmak için kaos ortamına ihtiyaç duyuyor ve sokağı kullanmaya çalışıyorlar.

Sonuçta adına “yeşil” denilerek hedef alınan Anadolu sermayesi oldu, sermayenin el değiştirmesi, ordu vesayetinde sağlanmaya çalışıldı. Batan bankaların birçoğunun yönetim kurullarında görev yapan emekli paşalar gerekli mesajı verirken, anlaşılamayan dokunulmazlık zırhı ile bankacı komutanlar davalardan muaf tutulmuşlardı. Sümerbank’ı 1995 yılında özelleştirme ihalesi ile satın alan Hayyam Garipoğlu, 1999′a kadar çeşitli işlere daldı. İsmi, Malki cinayeti ve Türkbank skandalına karıştı.1999 yılında, içi boşaltılan Sümerbank’a el konmak zorunda kalınırken, devletin sırtına 450 milyon dolar zarar bırakıldı. Garipoğlu’nun Bankasında, 1990-93 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan Muhittin Fisunoğlu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyordu.Cavit Çağlar, 1992 yılında milletvekili ve bakan olmuş, İnterbank ve Etibank’ı satın almıştı. Meşhur MİT müsteşarı ve Jandarma komutanı Teoman Koman, İnterbank yönetim kurulu üyesiydi. Dinç Bilgin’in Etibank’ında, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Orgeneral Vural Beyazıt yönetim kurulu üyesi olarak bulunmuştu.

Murat Demirel’e ait olan Egebank’ın önü, 28 Şubat sürecinde iyice açıldı. Egebank’a, içi boşaltıldığı gerekçesiyle 22 Aralık 1999′da el konuldu. Bankaya el konmadan bir gece önce Egebank’ta bir toplantı yapıldığı, toplantının ardından bankadan koliler çıkarıldığı güvenlik kameralarına yansıdı. Peki, kim haber vermişti acaba? İşadamı Kamuran Çörtük, 1997 yılında sonunda Bayındırbank’ı satın aldı. Temmuz 2001′de TMSF’ YE devredilirken, Çörtük’e, Bankayı 115 milyon dolar zarara uğratmaktan dava açıldı. İmar Bankası,1994 yılında Uzan’lara geçti. Temmuz 2003 tarihinde TMSF tarafından el kondu.
28 Şubat sürecinde(1997-2002 yılları arası)içinin boşaltıldığı anlaşıldı. Bankanın batışının ülke ekonomisine 9 Milyar dolar zarar oluşturduğu hesaplandı. Etibank sahibi, eski medya patronu Dinç Bilgin, 28 Şubat sürecinde nasıl batırıldığını şöyle anlatıyor? “Mesut Yılmaz iki medya grubu arasında bir tercih yaparak Hürriyet’i seçmişti. Biz de mecburen Çiller’i desteklemek zorunda kaldık. Türkiye hızla bozulma sürecine girdi. Gazetecilerle devlet adamlarının ilişkileri olmaması gereken bir düzeye ulaştı. Ayıp şeyler oldu. İşadamları devletten ihaleler almaya başladılar. Öyle bir Türkiye ki mesela elektrik dağıtımı özelleştirilecek, bu medya grupları arasında paylaşıldı. GSM ihaleleri, santral ihaleleri hep bu şekilde paylaştırıldı. Medya medyalıktan çıktı”Dinç Bilgin, bu sözleri ile Doğan grubunu işaret ediyordu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 28 Nisan 2012’de yaptığı 21. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda bu hortumlama skandalı ile ilgili şöyle konuşmuştu. “28 Şubat aynı zamanda başarılı iş adamlarına karşı yapılmış bir müdahaledir. İş adamlarının kolunun kanadını kırmak için yapılmış bir müdahaledir. Müdahalelerin ekonomik gerekçeleri ve sonuçları en az siyasi, sosyal sonuçlar kadar önemlidir. Bugüne kadar, müdahalelerden, kimler, hangi rantı sağlamıştır? Müdahaleler, kimlerin ekmeğine yağ sürmüştür? Müdahaleler, kimlerin önünü kesmiş, kimlerin ocağını söndürmüş, kimlerin kepengini kapatmış, kimleri de palazlandırmıştır? Bütün bunların artık Türkiye’de sorgulanması gerekiyor” dedi.

Başbakan Erdoğan; “1997 yılında üye sayısı 2 bin 825, 2002′de bin 855′ti MÜSİAD‘ın üye sayısı. Ben MÜSİAD üyesi olursam yandım. Mağdurları görmke isteyenler 28 Şubat sğrecine baksınlar. Ne dediler ‘yeşil sermaye’ bu şekilde etiketlediler. Şirketleri kamu ihalelerine, özelleştirme ihalelerine almadılar. Kredi kyullnamalarını engellediler. Teşvikler keyfi bir şekilde iptal edildi. Şirketler firmalar ürünleri özellikle kara listeye aldılar. Belli yerlerde satılması yasaklandı ürünlerin. Anadolu’da bunlar yaşanırken İstanbul’da büyük firmaların yönetiminde ekonominin ‘e’sini bilmeyen enteresan vatandaşlar görev başında.

“ACABA BURADA KİMLER VURGUNU VURDU?”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat‘ın hemen ertesinde gelen ekonomik krizlerin bir gecede Türkiye’yi yoksullaştırdığını hatırlatarak, ”Gecelik faizin bin 500′e çıktığı dönemi, 8 bine çıktığı anı hatırlayın. Buralara çıktı. Acaba kimler burada vurgunu vurdu? İşte o vurgunu vuranların aslında hesaba çekilmesi lazım. Suç duyurusu yapıyorum burada” dedi.

Siyasette, hukukta, ekonomide, dış politikada, ”jakobenlerin, seçkinlerin, elitlerin” egemenliğinin artık sona erdiğini söyleyen Erdoğan, bugün artık egemenliğin ”belli zümrelerin, baronların, Galata bankerlerinin, komitacıların, çetelerin, mafyanın, cuntanın” değil, kayıtsız ve şartsız milletin olduğunu vurguladı. Erdoğan, Türkiye’de hangi müdahale dönemine bakılırsa bakılsın en büyük darbeyi ekonominin aldığının görüldüğüne dikkati çekti.

1960 müdahalesinin demokrasiyi kesintiye uğrattığı kadar, ekonomide telafisi yıllar alacak yaralar açtığını, 1971′de ve 1980′de Türkiye ekonomisinin aynı şekilde ağır darbe aldığını anımsatan Erdoğan, her müdahalede büyüme hızının yavaşladığını, faizlerin yükseldiğini, özellikle yatırımların on yıllar boyunca ertelendiğini ifade etti.

”İYİYİZ DİYORUZ, AMA BUNA RAĞMEN DARBEYİ YEDİK”
Erdoğan, 28 Şubat‘ın hemen ertesinde gelen ekonomik krizlerin bir gecede Türkiye’yi yoksullaştırdığını belirterek, şöyle konuştu:

”Gecelik faizin bin 500′e çıktığı dönemi, 8 bine çıktığı anı hatırlayın. Buralara çıktı. Acaba kimler burada vurgunu vurdu? İşte o vurgunu vuranların aslında hesaba çekilmesi lazım. Suç duyurusu yapıyorum burada. Bakın 26 Nisan 2007 Perşembe günü Borsa rekor kırıyor, 48 bin 33 puana ulaşıyor. 27 Nisan Cuma gecesi malum bildiri yayınlanıyor. 1 Mayıs’ta Borsa 43 bin 528 puandan kapanıyor. Toplam kayıp yüzde 9,4. Hisseleri işlem gören şirketlerin piyasa değeri, o üç gün içinde 20 milyar dolar azalıyor. Dolar, 1,32 liradan 1,39 liraya yükseliyor. Bono bileşik faizi, üç gün içinde yüzde 18,4′ten yüzde 19,5′e çıkıyor. 1 puanlık faiz artışının Türkiye’ye yıllık faturası ne biliyor musunuz? 2 milyar lira… Bitmedi. Üst üste 4 yıl yüzde 5′in üzerinde büyüyen Türkiye ekonomisi, 2007 yılının üçüncü çeyreğinde fren yapıyor, yüzde 2 büyüme gerçekleşiyor. Yüzde 4 hedeflediğimiz enflasyon, o yıl yüzde 8′e çıkıyor. Halbuki ‘iyiyiz, iyi’ diyoruz. Ama buna rağmen biz de o darbeyi yedik. Ben bunu ilgili çevrelerin hepsine özel görüşmelerimde de anlattım.

Allah aşkına soruyorum; buna kimin ne hakkı var? Türkiye’ye bu bedeli, bu faturayı ödetmeye kimin ne hakkı var? Bir bildirinin, Türkiye’ye sadece faiz maliyeti 2 milyar lira… Kimin cebinden çıkıyor bu para? Bu faturayı kim ödüyor? Milletim ödüyor, siz ödüyorsunuz, biz ödüyoruz. İşte bu bedeller ödenmesin diye demokrasiye sahip çıkacağız, özgürlüklere sahip çıkacağız, reformlara sahip çıkacağız ve kararlılıkla ilerleyeceğiz. Bundan rahatsız olanlar var ve bundan sonra da olacak. On yıllar boyunca sırtını statükoya dayayan, buradan nemalananlar bundan rahatsızlar ve rahatsız olmaya devam edecekler.”

Gördüğünüz gibi başbakan suç duyurusunu bir yıl önce yapmış, zaten ne olduyda bu tarihten sonra oldu. Ak ile kara, mert ile namert birbirine karıştı. Halkımızın cebinden parasını çalan baronlar hesap vermeden kamuoyu vicdanı rahatlayamaz. Gezi Parkı bahane vurgun şahane! Baronlar hapise girmek istemiyor olabilir ama hiç olmazsa taktıkları borcu ödesinler… Savcılara suç duyurusu yapmak için daha nasıl bir bilgi sunmalıyım, suçta suçluda ortada değil mi?

FARUK ARSLAN

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 13:56

İLGİLİ HABERLER