Gündem
  • 25.2.2004 11:53

İŞTE AHMET ÇAKAR'IN VURULMADAN ÖNCEKİ SON RÖPORTAJI

ESRA YARGICI İSTANBUL - Saat 09.30 sıralarında Mecidiyeköy Sağlık Ocağı önünde aracına binerken uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan Ahmet Çakar'ın Avrupa Hastanesi'ndeki tedavisi sürüyor. Ahmet Çakar, kısa bir süre önce Mynet Haber Müdürü Özlem Ulueren'e verdiği ve Mynet Özel Bölümü'nde yayımlanan röportajda, Türk hakemliğiyle ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Çakar, ''Türk hakemliği şu anda skandal boyutlardadır. Türk hakemliği çok kötüdür ve Türk hakemliğini yönetenler çok kötüdür. Türkiye Futbol Federasyonu çok kötüdür. Türk futbolu mafyalaşmıştır. Türk futbolu şu anda Çavuşesko zamanındaki Romanya'dan da daha kötü durumdadır. Önümüzdeki 3-4 sene Türk futbolunun ne hale geldiğini hep beraber göreceğiz'' dedi. Ahmet Çakar, sistemi eleştirerek, ''Hakemliği, hakemleri düzelterek düzeltemezsiniz. Hakemliği, futboldaki sistemi, mafyalaşan futbolu, siyasetin bulaştığı futbolu, çok yüksek paraların döndüğü ve kötü adamların yönettiği futboldaki sistemi değiştirirseniz ancak düzeltebilirsiniz. Yoksa düzelttirmezler. Sistem bozuk'' ifadelerini kullandı. Çakar, röportajında Türk futbolunun durumu hakkında şu ifadeleri kullandı: ''Türk futbolu mafyalaşmıştır, Türk futbolunda büyük paralar döndüğü için futbolu yöneten insanların çok centilmen davrandıklarını düşünmüyorum. Türkiye'de sistemin içinde bulunan her insan bu sistemden mutlaka yararlanmak ister. İstisnalar var. Aralarında dürüst, namuslu, hilesiz çalışan kişiler var. Ama maalesef futboldan parasal yönde, şöhret yönünde rant sağlamaya çalışan sefiller grubu var. Bunlar Türk futbolunu mafyalaştırdı. Türk futbolunu rezil ettiler. Bu federasyonun statlara bile sokulmaması lazım. Bırakın federasyon başkanlığını, üyeliğini falan. Bu adamların futbolla ilişiğini keseceksiniz. Futbol camiasından bu adamları uzaklaştıracaksınız.'' ''Siz bu kadar sert eleştirilerde bulunuyorsunuz. Seveniniz kadar sevmeyeniniz de var. Hiç korkmuyor musunuz? Tereddüt etmiyor musunuz?'' sorusuna, Çakar'ın verdiği cevap dikkat çekiyor. Soru üzerine, dini itikadı olduğunu belirten Çakar, ''Ne olur bana? En kötü ihtimal verecek bir can borcum var. En fazla öldürürler. Maçası yiyen gelir alır canımı. Ama bu öyle kolay değil. Maçasının yemesi için öncelikle karar verecek, sonra buna cesaret edecek, tehdit etmeye, darbe vurmaya, beni sindirmeye ciğeri yeten, yüreği yeten, maçası yeten buyursun. Etim de kalındır. Kolay kolay diş geçmez. Az bile yapıyorum. Bu adamlara saldırmayıp da ne yapayım. Kanunlar el verse adamlara başka şeyler yapmak isterim. Ama kanunlar buna el veriyor az bile yapıyorum'' açıklamasında bulundu. Bir soru üzerine, televizyondaki Ahmet Çakar'la normal hayattaki Ahmet Çakar arasında fark olduğunu belirten eski hakem, ''Televizyon dışındaki hayatımda yumuşak bir adamım. İnsanlara çok saygılı ve toleranslı bir kişiyim. Ben hiç kimseyle kavga etmem, kimseye kötü bir lisanda bulunmam. Evcimenimdir. Dostlarımla ilişkim iyidir. Ama televizyonda ben kamu görevi yapıyorum. Kendim için değil. Gördüğüm bir ahlaksızlık veya yanlışı ortaya koyuyorum. Çünkü orada Türk halkı için çalışıyorum. Basının görevi kamu görevi yapmak, halkı bilgilendirmek. Yaptığımız yorumlarla, konuşmalarla halk bilecek neyin ne olduğunu, doğruyu. Eğer ben farklı konuşursam halkı kandırmış olurum. İnsanlar saygı duyduğu bir kulüp başkanı veya idareciyi önemli biri sanıyor. Ciğeri beş para etmez bir adam. Ben biliyorum. Halkın da bilmesini istiyorum'' dedi. Ahmet Çakar'ın son röportajında yaptığı açıklamadan ilgi çeken diğer notlar şunlar: ''Türk halkı sonunda neyin ne olduğunu anlar. Türk halkı zekidir. Bakmayın, kültürel sıkıntısı olabilir, eğitim seviyesi düşük olabilir ama insanlar bir müddet sonra Türk futbolunda tepede görünen birçok kişinin aslında ciğeri beş para etmez adamlar olduğunu anlıyor. Biz bugün basında Emin Çölaşan'ın, rahmetli Uğur Mumcu'nun yaptığı işin spor yanını yapıyoruz. Spordaki yolsuzluklar, spordaki sakatlıklar, spordaki ahlaksızlıkları belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Ve ortaya koyduğumuz belgeler sıradan belgeler değil. Üç büyük kulüpleri ilgilendiren belgeler. Özel hayatımda yaşça büyükler, abilerim başımın tacıdır. Programa çıktığım vakit babamı tanımam. Dışarıda saygım, sevgim sonsuzdur. Babam olsa babamı yerim. Halkın bir kısmının benden nefret ettiğini biliyorum. Halkın belli bir bölümünün ise beni sevdiğini biliyorum. Ama tekrar söylüyorum. Halkın benden nefret etmesi, beni sevmesi, beni sayması, benim hakkında iyi veya kötü düşünmesi beni hiç ilgilendirmiyor. Çünkü benim oradaki konuşmam ve yorumlarım sırasında 'benim hakkımda ne düşünürler?' diye bir kaygım yok. Umurumda da değil. Tabi herkesin nefret etmesi de, sevmesi de iyi değildir. Gazetecilik böyle bir iştir.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:42

İLGİLİ HABERLER