Sağlık
  • 2.2.2007 02:54

İŞTE CİNSEL GÜCÜ KORUMAK İÇİN 10 HAYATİ ÖNERİ!..

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Kullandığınız ilaçlara dikkat edin: Bazı ilaçlar, özellikle de yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve depresyon tedavisinde kullanılanlardan bazıları, iktidarsızlık yapabilmektedir. Yeni başladığınız bir ilaçtan sonra cinsel güçsüzlük oluştuysa doktorunuzla görüşmelisiniz.

Beslenmenize özen gösterin: Tükettiğiniz besinlerdeki kolesterol ve doymuş yağ miktarını azaltın. Daha az kalori tüketin, sebze ve meyve kullanımınızı artırın.

Kilo verin: Cinsel güçsüzlük ile ilgili pek çok hastalıkta, özellikle şeker hastalığında, hipertansiyon ve damar sertliğinde, kilo fazlalığı ve şişmanlık en önemli faktördür. Düzenli bir kilo verme programı, damarlardaki kan akımını iyileştirip cinsel yaşamınıza olumlu katkılar sağlar.

Düzenli egzersiz yapın: Düzenli egzersiz alışkanlığı sizi seksüel güç azalmasının en önemli faktörleri olan yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve damar sertliğinden koruyacak, damarlarınızı hep genç tutacaktır.

Strese dikkat: Depresyonun ve depresyon tedavisinde kullanılan pek çok ilacın cinsel yaşamı baskıladığı bilinmektedir. Ayrıca gerilimli, stres düzeyi yüksek, sinirli erkeklerde cinsel güç kaybı daha erken yaşlarda ortaya çıkmakta ve daha yoğun seyretmektedir.

Alkol ve sigaradan uzaklaşın: Alkol ve sigara da cinsel sağlığın en etkin toksinleridir.

Düzenli seks yapın: Cinsel güç azalmasından korunmanın etkin yollarından biri de düzenli seks hayatıdır.

Yeterince uyumaya dikkat edin: Uykusuzluk ve yorgunluk, düzenli seks yaşamının en önemli toksinleridir.

Paniğe kapılmayın: Herkes zaman zaman cinsel güçsüzlük sorunu yaşayabilir. Asla hemen paniğe kapılmayın. Bu dönemlerde düzenli dinlenme, kısa tatiller, kaçışlar size iyi gelecektir.

Doktorunuzla konuşun: Cinsel güç kaybı sorununuzu doktorunuza bildirmekten çekinmeyin. Bu sorun bazen çok basit bir hatadan kaynaklanabilir. Seyrek de olsa önemli bir sağlık sorununun ilk belirtisi olabilir. Sebebin belirlenmesinde ve en uygun çözümün bulunmasında doktorunuzdan yardım istemenizde yarar vardır.

n (Prof. Dr. Halim Hattat’ın katkılarıyla)

Yaşlılıkta felçten korunmak mümkün mü?

Yaşlanma ile felç geçirme riskimizin arttığını hepimiz biliyoruz. Gelişmiş ülkelerde kalp hastalıkları ve kanserden sonraki en sık ölüm nedeni de inmeler yani felçlerdir. Amerika’da her yıl 700-750 bin kişi inme geçirmektedir. Eğer felç geçirme riskimizi artıran faktörleri bilirsek, bunlara karşı önlemler alarak riskimizi belli ölçülerde azaltmak mümkün olabilecektir.

RİSKİ ARTIRAN FAKTÖRLER

Yüksek kan basıncı yani hipertansiyon:
En önemli risk faktörlerindendir. Eğer iyi bir tansiyon kontrolü sağlayabilirseniz, hem damar tıkanması, hem de beyin kanamaları sonucu gelişen inme riskinizi azaltmış olursunuz. Yüksek kan basıncı arterlerinizi stres altında tutacak ve bu stres damar duvarlarında "ateroskleroz" olarak adlandırdığımız "damar sertliği" tablosunun oluşumunu kolaylaştıracaktır. Hipertansiyon saptanan kişilerin sağlıklı beslenmeleri, düzenli egzersiz yapmaları ve eğer fazla kiloları varsa zayıflamaları gereklidir.

Sigara kullanımı:

Sigara içenler, içmeyenlere göre iki kat daha fazla inme geçirme riskine sahiptir.

Diabet: Diabetiniz varsa, inme riskiniz belirgin şekilde yükselmektedir. Tedavisi iyi düzenlenmemiş diabetiklerde damar sertliği gelişimi kolaylaşmakta, bu da inme riskini beraberinde getirmektedir.

Yüksek kolesterol seviyeleri: Ateroskleroza yol açması nedeniyle inme riskini de artırmaktadır. Azaltmak için düşük yağ ve düşük kolesterol içeren diyet uygulanmalıdır. Bu diyet sebze ve meyve ağırlıklı, etin daha az yendiği bir diyet özelliğindedir.

Fiziksel olarak inaktif bir yaşam biçimi: Düzenli egzersiz kalbinizi güçlendirecek, kan dolaşımınızı düzenleyecek, kan basıncınız ve kolesterol düzeylerinizi düşürecektir. İlaveten, kilonuzun kontrolünü ve stresle baş etmenizi kolaylaştıracaktır. Egzersiz programına başlamadan önce hekiminizle konuşmanız uygun olacaktır.

İlaç bağımlılığı: İllegal ilaçların ve uyuşturucuların kullanımı, kan basıncında ani artışlara, beyindeki kan damarlarında zayıflığa ve kalp ritm bozukluklarına yol açar. Bu grup ilaçlar ve maddeler, sonuçta inmeye neden olurlar.

Stres: Stresle nasıl başa çıkacağımızı öğrenmemiz gereklidir. Fiziksel aktivite düzeyimizi artırmak, kafein alımını kısıtlamak, bizi huzursuz edecek şeylerden uzak durmak önerilebilir.

Obezite: Aşırı kilolu olmak hipertansiyon, kalp hastalığı, ateroskleroz ve diabet riskini artırmaktadır.

Boyun damarlarında darlık: Boyun damarları, boynun her iki yanında uzanan ve beynin kanlanmasını sağlayan damarlarımızdır. Eğer ateroskleroz oluşmuşsa, bu damarlarda da daralma gelişebilmektedir. Bu durumun oluştuğu hastalarda inme riski artmaktadır. Daralmanın düzeyine göre doktorunuz size kan sulandırıcı ilaçlar ya da damarın genişletilmesine yönelik girişimsel tedaviler (endarterektomi yada stent uygulamaları) önerecektir.

Kalp hastalıkları: Konjestif kalp yetmezliği, geçirilmiş kalp hastalığı, kalp kapak hastalıkları, geçirilmiş kapak operasyonları, atrial fibrilasyon dediğimiz kalp ritm bozuklukları inme riskini artırır. Bu durumlarda kalp, kanı düzenli bir şekilde pompalayamamakta ve pıhtı oluşumu kolaylaşmaktadır.

Artmış homosistein düzeyleri: Bu amino asit normalde vücudumuzda bulunmaktadır. Ancak normalin üstünde bulunması kalp ve damar hasarına yol açmaktadır.

Prof. Dr. Ayşe ALTINTAŞ

Cinsel gücü azaltabilen ilaçlar

Cinsel gücü azaltabilen ilaçlar arasında hipertansiyon tedavisinde kullanılanlar (beta blokörleri, rezerpin, dihidralazin, klonidin), idrar söktürücüler, kardiak stimülanlar (dijitaller, verapamil), antilipit ilaçlar (klofibrat), antidepresanlar (trisiklik antidepresanlar, lityum karbonatları), trankilizanlar; ruhsal gevşeticiler (benzodiazapin), uyku ilaçları (barbitüratlar), migren ilaçları (dihidroergotamin), kilo kaybettirici ilaçlar (fenfluramin), opiatlar (uyuşturucular, morfin ve benzerleri), östrojen ve gestajenler, sitostatikler (kanser kemoterapisinde kullanılan ilaçlar) olabilmektedir.

NOT: Bu ilaçların cinsel gücü azaltabilmesi mümkündür ama size bunları reçete eden doktorunuzla konuşmadan kesinlikle bırakmamalısınız. Böyle bir sorununuz olduğunda doktorunuzu bilgilendirmeniz halinde gerekli gördüğü takdirde uygun değişimleri o zaten yapacaktır.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 22:24

İLGİLİ HABERLER