Gündem
  • 13.6.2005 00:05

İŞTE ERDOĞAN'IN AMERİKA GEZİSİNİN BİLANÇOSU!..

HASAN MESUT HAZAR/"BAŞBAKAN EROĞAN'IN ABD ZİYARETİ BİLANÇOSU"

 

Başbakan Erdoğan’ın  ABD ziyareti sona erdi. 

Gerçi Başbakan’ın ABD ziyareti, Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde son zamanlarda çeşitli çevrelerde yapılan “maksatlı spekülasyonların” ne kadar gerçek dışı olduğunu ortaya koydu.

Ama geziyle ilgili spekülasyonlar sürüyor.

Bakış açınıza bağlı.

İsteyen, kameralara açık olarak söylenmiş lafları bile evirip çevirerek istediği değerlendirmeyi yapabiliyor.

Önce Başbakan’a bir türlü ABD’nin randevu vermediğine taktılar.

Randevu sürecinin iki liderin programına uygun olarak tesbit edildiğini ve Yünanistan Başbakanı’nın da aynı süreci 45 gün yaşadığını görmezden geldiler.

Rutin bir süreç için ne yorumlar yapıldı..

Randevu kesinleştikten sonra, 15 dakikalık görüşme diyerek dalga geçildi.

Bush-Erdoğan görüşmesi bir saati aşkın olarak gerçekleştiği halde, süreyle ilgili çarpıtmalar ve alaycı yakıştırmalar hala sürüyor.

Yani çok kimse ne olduğuna ve ilişkilerin kapsam ve muhtevasına bakmıyor.

Kendilerine göre yazdıkları senaryoların ve görüşlerin doğruluğundan asla taviz vermiyorlar.

İki lider bunları yalanlayan açıklamalar yapsalar bile, bulunmadıkları görüşmelerin hayali perde arkası ayrıntılarını bile yazmaktan çekinmiyorlar.

Çok ilginç bir durum..

Bize göre hem zamanlaması, hem de resmi olmadığı halde dolu dolu bir programla gerçekleşmesi sebebiyle, bu ziyaret başarılı bir gezi olarak tarihe geçti.

Nitekim emekli büyükelçi ve TÜSİAD’ın dış politika danışmanı İlter Türkmen, “Ziyaretin bilançosu başarılı sayılmalıdır!” değerlendirmesinde şu görüşlere yer vermiş:

-BAŞBAKAN Erdoğan’ın Washington ziyareti ve Başkan Bush ile görüşmesi aslında beklendiği gibi geçti.

Amaç 2003 Martı’ndan beri ciddi sarsıntılar geçiren Türk-Amerikan ilişkilerini daha istikrarlı bir zemine oturtmak, psikolojik ortamı iyileştirmekti.

Kıbrıs ve PKK gibi öncelikli sorunlarda hemen sonuç alınabileceğini ummak safdillik olurdu.

Bu açıdan bakılınca ziyaretin bilançosu başarılı sayılmalıdır.

Her iki tarafın da stratejik ortaklık veya stratejik ilişki kavramının altını çizmeleri küçümsenmemelidir.

Stratejik ilişki konsepti mutlaka kapsamlı bir askeri işbirliğini içermez.

Türkiye ile ABD arasında bu işbirliğinin kapsamının son zamanlarda daraldığı ve ABD’nin operasyonları için Türkiye’ye çok daha az ihtiyaç duyduğu doğrudur.

Yine de özellikle NATO çerçevesinde veya şemsiyesi altında yürütülen misyonlarda iki ülke arasındaki işbirliği önemini koruyor.

Kaldı ki stratejik ortaklık kavramı aynı zamanda jeopolitik çıkar birliğini de içerir.

(...) Kısacası Washington zirvesi, arkası geldiği ölçüde yararlı sonuçlar verecektir.

Washington’da oluşturulan olumlu havanın yanlış anlamalar veya inatlaşmalar yüzünden zedelenmesini önlemek için iki taraf da büyük çaba göstermelidir.”

.........

İlter Türkmen’in bu değerlendirmesine aynen katılıyoruz.

Bizim de baştan sona izlediğimiz bu ziyaret, amacına ulaşmıştır.

Türk-Amerikan ilişkilerindeki duygusal gerginlikleri azaltmış; ilişkilere ivme kazandırmıştır.  

            İTİBARLI PROGRAM VE AĞIRLAMA

Başbakan Erdoğan’a Washington’da “itibarlı konuk” ağırlaması yapıldı.

Yoğun bir programı uygulandı.

Erdoğan Salı sabahı  Washington’da temaslarına başladı.

Çarşamba günü Beyaz Saray’da Başkan Bush ile biraraya geldi.

Bir saati aşkın görüşme sonrasında iki lider programda olmadığı halde, birlikte basın toplantısı yaptılar.  

Başkan Bush Türkiye’den övgü ile bahsetti.

Türkiye’nin iyi bir yatırım ülkesi olduğunu” belirtti.

İki ülke arasındaki işbirliğini, “stratejik önemli ilişkiler” olarak niteledi.

En büyük ortaklık, en geniş işbirliği, en kapsamlı dayanışma” sözcüklerini kullandı.

Ayrıca hem Başkan Bush, hem de Erdoğan, “Türk-Amerikan ilişkilerinin önemli stratejik ilişkiler olduğunu” vurgulayarak, ilişkileri daha da ileri götürmek konusunda mutabık kaldıklarını açıkladılar.

Erdoğan,  başkan yardımcısı Cheney  ile ayrıca görüştü.

Cumhuriyetçi Parti Senato Grup Çoğunluk lideri Bill Frist ile de  biraraya geldi.

Dünya Bankası Başkanlığı görevine başlayan –Washington’ın güçlü ve önemli isimlerinden- Wolfowitz’i otelinde kabul etti.

Erdoğan Wolfowitz görüşmesine Abdullah Gül, Ali Babacan, Vecdi Gönül’ün de katılmaları, Kuzey Afrika’ya doğru Genişletilmiş Ortadoğu Projesinde iki ülkenin, “önemli bir işbirliği içinde olduklarının” bir başka göstergesiydi.

Öte yandan Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de ABD Dışişleri Bakanı bayan Rice ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Steven Hadley ile ayrıca görüştü.

            STRATEJİK İŞBİRLİĞİMİZ GELİŞEREK SÜRECEK

Başbakan Erdoğan Bush ile görüşmesinin ardından otelinde Türk gazetecileri için basın toplantısı düzenledi.

Başkan Bush ile görüşmesini “çok verimli  olarak niteleyen ve duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı:

 -"Görüşmemizin ana başlıklarını, stratejik ortaklık temelinde özgürlükler, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve terörle mücadele oluşturdu.

Bölgesel dinamikler açısından, Kıbrıs sorununu değerlendirme imkanımız oldu.

Irak, Afganistan, İsrail ve Filistin konularını görüşme imkanımız oldu.

ABD ve Türkiye arasındaki dayanışmanın geleceğini, aynı özgüven içerisinde yürümesini temenni ettik."

Erdoğan’a basın toplantısı sırasında, “Hem siz, hem Başkan Bush iki ülke arasındaki münasebetleri ‘stratejik önemli ilişkilşer’ olarak nitelediniz. Türkiye açısından, ilişkilerdeki bu stratejik boyut ne anlama geliyor?” sorusunu yönelttim.

Erdoğan bu sorumu şöyle cevapladı:

-“Türkiye, özellikle bulunduğu jeo-stratejik konumu itibariyle, bölgede bu konuda temsil yetkisi en güçlü ülkedir. 

Türkiye, bunun gereğini de 50 yıllık süreç içerisinde, herhangi bir sorun yaşamadan, ABD ile müşterek olarak yürütmektedir. 

Örneğin Afganistan bunlardan bir tanesidir.

Afganistan konusunda, bizim ziyaretimizle ilgili verdiğimiz bilgi, doğrusu kendilerini ciddi manada ilgilendirmiştir.

Hele hele 2 yıl içerisinde Türkiye'nin ISAF'ın komutasını iki kez ele alması, işte bu stratejik birlikteliğin, ortaklığın en açık, net ifadesidir.

Aynı şekilde Kıbrıs, aynı şekilde Irak'ta Türkiye'nin şu ana kadar yürüttüğü politika, bu stratejik birlikteliğin, ortaklığın bir ifadesidir.

Bundan sonra da bu süreç aynı istikamette devam edecektir.”

            FELAKET TELLALLIĞI BİTMELİ

Defalarca yazdık.

Gerek Türk gerekse bazı Amerikan medyasında son zamanlarda Türk-Amerikan stratejik ilişkilerinin bittiği yönünde yapılan değerlendirmelerin, gerçeği yansıtmadığını hep ifade ettik.

İki liderin hem görüşmeler sırasında, hem de sonrasındaki ortak açıklamalarında stratejik ortaklık konusuna sık sık vurgu yapmalarının, ilişkileri olumsuz etkileyen bu maksatlı tavırları arık sona erdireceğine ve felaket tellalarını susturmasını diliyoruz.

Stratejik işbirliği,  her konuda aynı düşünmek değildir.

İlişkilerde ortak ve örtüşen menfaatler doğrultusunda işbirliği yapmaktır.

Görüş ayrılıklarının olması, örtüşen menfaatler dğrultusunda gelişen stratejik içbirliğini engellemez.

Stratejik ilişkiler, duygusal gerginlikler üzerine oturmaz.

Sağduyu ve gerçekler üzerine kurulur.

Ama iki ülkedeki bazı medyada yeralan abartılı ya da maksadı aşan değerlendirmelerin, duygusal tepki dolu haber ve yorumların ilişkilerin ivmesini olumsuz etkilediği de bir gerçektir.

Zaten Başbakan Erdoğan bu yüzden Amerikan iş Konseyi’nde yaptığı konuşmada, medyanın bu tavrından şikayetçi oldu.

İki ülke yetkilileri arasında direkt haberleşme kanallarının olduğuna dikkati çekerek, medya aracılığı ile mesaj göndermenin ilişkileri olumsuz etkilediğini belirtti.

            ASKERLER DE STRATEJİK ORTAKLIĞI VURGULADILAR

Öte yandan Türk-Amerikan ilişkilerinin stratejik boyutunu sadece iki lider dile getirmedi.

Hafta başında Washington’da yapılan Türk-Amerikan İş Konseyi Toplantısı sırasında konuşan askeri yetkililer de ilişkilerin stratejık boyutunu sürekli vurguladılar.

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile diğer konuşmacılar Korgeneral Hilmi Akın Zorlu ve Tümgeneral Cengiz Arslan, Tümgeneral Abidin Ünal, Tümamiral Cem Gürdeniz Türk-Amerikan askeri ilişkilerinin stratejik boyutunu ve işbirliği alanlarını doyurucu projeksiyonlarla   dile getirdiler. 

Yani ABD’de bulunan bütün Türk heyeti, askeriyle siviliyle aynı görüşleri vurguladılar.

Türkiye’nin dış politikasının ve Türk-Amerikan stretejik  ilişkilerinin devlet politikası olarak yürütüldüğünün etkili mesajlarını verdiler.

Bize göre bu ortak tavır önemliydi.

Ziyaretin başarılı geçmesini sağlayan bir gelişmeydi.

Öte yandan Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinin bir başka önemli sonucu da, KKTC’ye izolasyonun kaldırılması yönünde Türk tarafının isteklerine ABD’den tam destek gelmesiydi.

Başkan Bush Washington’dan Ercan Havalanı’na direkt uçuş seferleri başlatılması konusunun incelenmesi talimatını verdi.

Ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nde Annan Raporu’nun artık görüşülerek sonuçlandırılması girişimlerine  de destek çıktı.

Erdoğan’a, “Başkan Bush’u Türkiye’ye davet edip etmediğini” de sordum.

Başbakan bu sorumu, “Evet davet ettik. Bakü Tiblis Ceyhan Boru Hattı’nın açılışına programı müsait olursa gelecek.” cevabını verdi.

Sonsöz: Başbakan Erdoğan’ın bu ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerine büyük bir ivme kazandıracaktır.

Ziyaretin yararlı sonuçlarının kısa zamanda görülmesini diliyoruz. 

Ayrıca iki ülkenin işbirliği konusunda felaket tellallığı yapan mihrakların bu olumsuz tavırlarından artık vazgeçmelerinin zamanının geldiğine de inanıyoruz.

 

E-mail:   [email protected]

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:20

İLGİLİ HABERLER