
İŞTE İLERLEME RAPORUNUN DİKKAT ÇEKİCİ NOKTALARI...
AB Komisyonu tarafından dün açıklanan ve Türkiye'nin geçen bir yıl içinde AB'ye tam üyelik sürecinde kaydettiği mesafenin değerlendirildiği toplam 187 sayfa tutan İlerleme Raporu'nun satır aralarında şu dikkat çekici noktalar karşımıza çıkıyor:
Kürtler azınlıktır
Rapor, AB’nin Türkiye’deki Kürtler’i bir ‘azınlık’ olarak gördüğünü ilk kez kuvvetli ve doğrudan ifadelerle kayda geçiriyor. Bu görüş, raporun ‘azınlık hakları, kültürel haklar ve azınlıkların korunması’ ara başlığının hemen altındaki giriş cümlesinde işleniyor. Bu bölümde Lozan Antlaşması’nın yalnızca Müslüman olmayan Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler’i azınlık olarak gördüğü belirtildikten hemen sonra şöyle deniyor:
‘Buna karşılık, Kürtler de dahil olmak üzere Türkiye’de başka cemaatler de vardır.’
Bir sonraki cümlede, ‘bu bağlamda’, Türkiye’nin BM’nin Sivil ve Siyasi Haklar ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmelerine ‘eğitim hakkı ve azınlık hakları’ ile ilgili koyduğu çekincelerin ‘kaygı’ konusu olduğu belirtiliyor. Rapora göre, bu çekincelerin kalması, azınlık haklarının korunması alanında sağlanacak ilerlemeleri engellemek amacıyla kullanılabilir. Raporda ayrıca Kürtçe, ‘eğitim hakkı’nın kullanımında sınırlamalara dikkat çekiliyor.
AB Komisyonu’nun geçen yılki raporunda Kürtler’in statüsünde bu ölçüde bir açılım yer almamaktaydı. Geçen yıl azınlıklar bölümünün altında DEHAP’ın seçimdeki yüzde 10 barajı nedeniyle TBMM’de temsil edilemediği belirtilerek, daha dolaylı bir atıf yapılmıştı. Bu yılki raporda ise yüzde 10 barajı ile ilgili eleştiri aynen korunuyor, bu sınırın azınlıkların TBMM’de temsilini engellediği belirtiliyor.
Aleviler dini azınlıktır
Bu yılki raporun geçen yılki raporla kıyaslandığında getirdiği bir diğer yenilik, Aleviler'in de ilk kez bir "dini azınlık" olarak nitelendirilmiş olması. Geçen yılki raporda, Aleviler "Sünni Olmayan Cemaatler" kapsamında görülüyordu. Bu yılki raporda ise Aleviler "Sünni Olmayan Azınlıklar" kapsamında tanımlanıyor.
TSK İç Hizmet Kanunu’na eleştiri
Rapor, sivil otoritenin ordu üzerindeki denetiminin artmasından olumlu bir şekilde söz etmekle birlikte, dolaylı ifadelerle ilerleme sağlanması beklenen bazı sorunlu alanları da sıralıyor. Bu çerçevede bazı yasalardaki hükümlerin geniş yorumunun orduya ‘geniş bir manevra marjı’ sağlayabileceği belirtiliyor. Bu çerçevede, TSK İç Hizmet Kanunu’nun orduya Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama görevi veren ve askeri müdahalelerde gerekçe oluşturan 35 ve 85-1 maddelerine atıf yapılıyor. Böylelikle, üstü kapalı bir şekilde önümüzdeki dönemde bu maddenin değiştirilmesi beklentisi ifade ediliyor. Ayrıca, komutanların siyasi, sosyal ve dış politika konularında medyaya, kamuoyuna görüş açıklamalarına eleştirel bir şekilde değiniliyor.
Türban yasağı yok
Raporun gerek insan hakları, gerek eğitim, gerek dini haklara ilişkin bölümlerinde türban yasağı ve kamu alanına ilişkin konulara hiçbir şekilde değinilmemesi dikkat çekiyor. Geçen yılki raporda da türban yasağına yer verilmemiş, bu durum Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün AB’yi ağır sayılabilecek ifadelerle eleştirmesine yol açmıştı.
Dokunulmazlıkta adım atın mesajı
Komisyon raporunun yolsuzluklar konusunda taşıdığı eleştirel havanın da altı çizilmeli. Bu bölümde milletvekili dokunulmazlıkları ‘yolsuzluklar bağlamındaki sorunlardan biri’ olarak gösteriliyor, ‘bütün tartışmaya rağmen dokunulmazlıkların kaldırılmasında hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir’ deniliyor. Ayrıca hükümet organları ve parlamentonun yolsuzlukla mücadelede yetersiz kaldığının belirtilmesinin de AKP iktidarını memnun etmediği söylenebilir.
YÖK ve Kamu Yönetimi Reformu
AB Komisyonu, YÖK’e de eleştirel bir şekilde yaklaşıyor ve mevcut yapının üniversitelere akademik ve idari özerklik tanımadığını belirterek, bir reform ihtiyacına işaret ediyor. Benzer şekilde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği Kamu Yönetimi Reformu da AB Komisyonu tarafından övgü konusu yapılıyor.
Hürriyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:02