Gündem
  • 5.10.2011 09:58

İŞTE ÖCALAN'IN SORGUSUNDA ŞİMDİYE KADAR BİLİNMEYENLER

Şu anda Ergenekon tutuklusu olan Albay Uğur’un piyasaya yeni çıkan kitabında çarpıcı iddialar yer alıyor.
1999 yılında Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen Abdullah Öcalan’ı İmralı’da sorgulayan ilk subay olan Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, devletin açıklamadığı, sorgu tutanaklarını yıllar sonra kitaplaştırdı. Halen Ergenekon davasından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un “Abdullah Öcalan’ı Nasıl Sorguladım” isimli kitabında yok yok. Öcalan sorgusunda örgötü destek olan ülkelerle ilgili ilginç itiraflarda bulunuyor. Öcalan, ülkeler hakkında şu bilgileri veriyor:
Suriye: Suriye Kürtler arasında örgütlenmeye izin verdi. Sınır geçişlerinde kolaylık sağladı, maddi gelir elde etmemizde engel çıkarmadı. Suriye’de yapılan çalışmalar sonrasında 1 milyon dolar bağış topladık. Muhaberat buna göz yumuyordu. Zaman zaman muhaberatın arabalarını da kullanıyorduk.
İran: Türkiye’deki Hizbullah’ın faaliyet alanına müdahale etmemek şartıyla İran ile anlaştık. Rusya’dan alacağımız silahları İran üzerinden teslim alacaktık. İran’daki kamplar, yaralı ve hastaların tedavi edildiği kamplardı. Zağros’ta 2500 civarında PKK’lı vardır. Bu bölge silah, uyuşturucu ve hayvan ticaretinin yoğun olduğu ve rant paylaşımının yaşandığı yerdir. Yani oradaki gelirlerimiz Avrupa’dakine yakındır.
Almanya: Almanya ile ilişkilerimiz 1980’de başladı. Alman devleti de ilişkilerimizde örgütü yanına alma politikası izledi. Örneğin Kani Yılmaz’ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdi. Alman Gizli Servisi’nden Lummer benle Suriye’de görüşerek eylemlerimizi durdurmamızı istedi. Ben Almanya’daki eylemlerimizi durdurma karşısında bize yumuşak davranmalarını istedim. Öyle de oldu. Bir çok arkadaşımıza pasaport ve sığınma hakkı verdiler. Almanya PKK konusunda kendi çizgisinde kadro oluşturmak istemektedir.
Bulgaristan: Sofya’nın merkezinde bir büromuz mevcuttur. 100 kadar aile ile ilgileniyorlar.
Sırbistan: Sırbistan’da 20 adet Strella füzesi satın aldım. Ama Sırplar çok daha fazlasını bize destek için parasız verdiler.
İngiltere: Bakın bizim konumuza en akıllı yaklaşan İngiltere’dir. İngilizlerin esas ilgi alanı Celal Talabani’dir. İngiltere bizimle hiç siyasi ilişki kurmadı ama bazı lordlar benimle görüşüp “sizi destekliyoruz” dediler. Yani aynı Şeyh Said konusu gibi gizli olarak en büyük destek hep İngilizlerindir.
Hollanda, bizim üstlenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir.
Fransa’da özellikle STK’lar çok destek oldu. Orada yaşayan Kürtlerden iyi bağış toplarız.
Amerika: ABD’nin bütün meselesi Barzani ve Talabani’yi devlet haline getirmektir. Amerika bize çok yüz vermiyor görünse bile bölge politikası belirlenirken bizim de elinde piyon olmamızı hedefliyor.
Yunanistan: PKK ile Yunanistan ilişkileri Suriye -PKK ilişkilerine benzerlik göstermektedir. 1993’te Yunanistan’da PKK kampları açıldı. Lavrion kampında PKK’lılara daha çok ideolojik eğitim veriliyordu. Dimitri Elen kampında elemanlarımıza bomba eğitimi verilir. Yunanistan istihbaratının bize büyük desteği vardır.

Köylü, beceriksiz, laçka, yeteneksiz
Uğur’un kitabına göre Öcalan örgüt yönetimindeki kişileri “Köylü”, “Beceriksiz”, “Laçka”, “Yeteneksiz”, “Pratiksiz” diye aşağılıyor. “PKK’da ikinci adam yok” deyin Öcalan, “Karayılan köylüdür, Duran Kalkan, güçsüzdür. Cuma kod adlı Cemil Bayık, askeri ve pratik anlamda zayıftır. Fuat kod adlı Ali Haydar Kaytan, örgütlenmede oldukça dağınıktır. Botan Kod adlı Nizamettin Taş, askeri formasyondan uzaktır, biraz köylüdür. Avareş Kod adlı Mustafa Karasu, kırsala çıktığında iradesiz bir görünüm çizdi. Örgüt çizgisini fazla tutturamadı” ifadelerini kullanıyor.

İşte kitaptan bölümler...
“Sorgunun ikinci günü mülakata başlamadan önce Apo, ‘Benim söylediklerime söz verdiğim hususlara inanıyor musunuz?’ diye sordu. Ben cevap vermeyince kalktı ve arkasındaki duvara asılı Türk bayrağını öptü. ‘Bana inanın, bu oyunu hep birlikte bozalım’ dedi.”
“Turgut Özal’ı çok sevdiğini ve takdir ettiğini, Necmettin Erbakan’ı da beğendiğini dile getiriyordu. Ama açıkça görülüyordu ki nefret ettiği bir tek isim vardı: Tansu Çiller... Çiller’den söz ederken yüzündeki damarlar adeta şişiyordu. Neden sadece Çiller’den nefret ettiğini sorduğumda ‘Onunla uzlaşmak mümkün değildi, bize çok zarar verdi’ dedi.”

‘Yüzbaşı Atilla’yı öldürün’
Kitaba göre; Uğur, 1993-94’te Mardin’de Yüzbaşı olarak görev yaparken, Öcalan’a “Buradaki yüzbaşı bize çok zarar veriyor” ifadesi yer alan bir rapor gönderildi. Öcalan da, o yüzbaşının ortadan kaldırılması talimatını verdi. Ancak örgüt yüzbaşıyı öldürmeyi beceremedi. Bunun üzerine Öcalan, Kızıltepe’nin de içerisinde bulunduğu GAP eyaletini lağvetti. Uğur, Öcalan’ın 5 yıl önce öldürülmesi için talimat verdiği bu yüzbaşının kendisi olduğunu ancak Öcalan’ın bunu bilmediğini anlattı. Uğur’un anlatımına göre, Öcalan Murat Karayılan’la ilgili olarak da şunları söylüyor: “Eski kaçakçıdır. Becerekliliği hudutlardaki mayınları bulup sökmektir. Halkla ilişkileri iyidir. Ama köylü özellikleri hakimdir. Bana çok bağlıdır.”
Uğur, Öcalan’la yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Sorgunun son gününde çay molası vermiştik. Odadaki pilli radyoyu açtık. Barış Manço şarkı söylüyordu. Çayları getiren arkadaşımız radyoda Barış Manço’nun sesini duyunca, ‘Yazık oldu, iyi sanatçıydı, kaybettik’ dedi. Evet anlamında başımı sallamıştım ki Apo bir müddet yüzüme baktıktan sonra suratı asıldı ve ‘Öldüğüne çok üzüldüm, peki kim öldürmüş diye soruverdi. Tabiri caizse o anda hepimiz koptuk. ”

 

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 13:27

İLGİLİ HABERLER