Gündem
  • 20.7.2004 14:26

İŞTE PATRİKHANE'NİN İNSANIN KANINI DONDURAN 5 AŞAMALI PLANI...

SAYGI ÖZTÜRK Ruhban okulunun açılması için planlı bir biçimde yılmadan mücadele veren Fener Rum Patrikhanesi, hedefine yavaş yavaş ulaşıyor. Bunun gerçekleştirilmesiyle önemli bir aşama kat edilmiş olacak. Bir bakanlıktan elde ettiğim 1972 tarihli Ruhban Okulu ile ilgili resmi belgeleri incelerken, Patrikhane'nin bu konuda ne büyük çabaları olduğunu da öğrendim. Hiç boş durmamış, Başbakana, bakanlara mektuplar yazmışlar, ziyaretlerde bulunmuşlar. Ziyaret edilenlerden birisi de dönemin Başbakanı Turgut Özal. Bu ziyaretin hemen ardından Milli Eğitim Bakanı'na gönderilen bir mektup var. Mektubun son bölümünü okuyorum: ''Rahipler Okulumuz ile ilgili sorunumuzu Nisan-1988'de Harbiye Orduevi'ndeki görüşmemiz sırasında o zamanın Başbakanı ve bugünkü Cumhurbaşkanı sayın Turgut Özal'a arz ettik. Yüce Atatürk'ün laiklik prensibine sadık olan saygıdeğer hükümetimiz yıllarca önce yanan patrikhanemizin binasının yeniden inşa edilmesine 4 yıl önce müsaade etmiş olması tüm Hıristiyan aleminde müspet yankılar uyandırmıştır. Rum patrikhanesi için gerekli din adamlarını yetiştiren rahipler okulunun tekrar faaliyete geçerek geleceğin aydın din adamlarını yetiştirmeye başlamasının müsaade edilmesinin olumlu etkileri şüphesiz çok daha fazla olacaktır.'' Belgeleri incelemeyi sürdürüyordum ki Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün telefon etti. ''Vatanseverin El Kitabı'' serisinin 3. kitabı olarak ''İçimizdeki Hançer: Fener Rum Patrikhanesi'' adlı kitapçığı bastırdıklarını söyledi. Ruhban okulunun gündemde olduğu,, Patriğin okulun açılacağını müjdelediği şu günlerde bu kitapçıkta neler olduğunu merak ettim. Kitapçık geldi. İlginç bilgiler yer alıyordu. Kuşkusuz kitapçık basılmadan önce devletin bu konu ile ilgili ''duyarlı'' birimlerinden bilgiler de alınmıştı. PATRİKHANENİN 5 AŞAMALI PLANI Kitapçıkta ilginç bilgiler yer alıyordu. Patrikhanenin 5 aşamalı planından söz ediliyor ve bunun gerçekleştirilmesi için yapılan ve yapılmakta olan çalışmalar sıralanıyor. Kitapçıktan bazı bölümleri okuyorum: - BİRİNCİ AŞAMA: Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının vesayetinden ve engellemelerinden kurtulmak. Fener Rum Paktrikhanesi, Lozan Antlaşması gereğince ''Azınlık'' statüsünde. Dolayısıyla, Patrik ve kendisine bağlı 12 metropolit ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ruhaniler arasından seçilebilir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin uygun görmediği, onaylamadığı herhangi bir ruhani bu göreve aday bile gösterilemez. Fener Rum Patrikhanesine ''Vatikan Statüsü'' verme düşüncesinde olanlar ilk aşama olarak Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının vesayetinden kurtulmalarının gerekliliğine inanıyorlar. Bunun için de Patrikhaneye ''Ekümenlik'' sıfatı vermek yeterli. Türkiye bunu tanıdığı anda artık Patrikhaneyi kontrol edemeyecek. - İKİNCİ AŞAMA:''Suriçi İstanbul''un Patrikhanenin Ekümenlik damgası altında eski Kostantinople olarak yeniden ihyası. Patrikhane, Türk ve Rum işadamlarının satın alarak ''Azınlık Vakıfları''na, onların da Patrikhaneye hibe ettikleri gayrimenkullarla, bu düşüncenin altyapısını önemli ölçüde gerçekleştirdi. İstanbul'u sorunlarından kurtarma gibi projelerle de ''Suriçi İstanbul'' esas şehirden ayrılır, kültürel ve dini çehresi önce çıkarılırsa, Vatikan'a giden yolda çok büyük bir aşama kat edilmiş olacak. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, UNESCO ve Dünya Kiliseler Birliği gibi kuruluşların parasal yardımıyla şehrin eski Bizans ve Hıristiyan çehresi ön plana çıkarılacak. Mülkiyetine sahip olduğu çevre araziyi yerleşime kapatarak, kendi kontrolüne almaya çalışılacak. - - ÜÇÜNCÜ AŞAMA: Hıristiyan ülkelerin İstanbul'da dini ataşelikler açmaları. Türkiye'de büyükelçilikleri bulunan tüm Hıristiyan ülkeler, Patrikhane civarında yeni Kostantinople'de birer ''Din Ataşeliği'' açacak. Bunlar., bir süre sonra Vatikanlaşacak., gelecekte devletin büyükelçilikleri olacak. -DÖRDÜNCÜ AŞAMA: Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, UNESCO gibi uluslar arası kuruluşların sular içindeki tarihi Koonstantinople'nin ''Açık Şehir'' haline getirilerek, Türkiye'nin hükümranlık hakkı tartışmaya açılacak.Diğer üç aşama gerçekleştiği andan itibaren Türkiye artık gelişmelerin önünü alamayacak. Başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya kiliseler Birliği, UNESCO gibi birçok uluslar arası kuruluş, tarihi Konstantinople'nin restorasyonunda katkı sahibi olacak.Şehrin Bizantinist ve Hıristiyan karakteri ön plana çıkarılacak. Sonuç olarak şehir bu haliyle dünyaya açık bir ortak metropol haline getirilince, dini ataşelikleriyle, kültür mozayiğiyle artık bir Türk şehri değil, şimdilik sembolik de olsa 270 milyonluk Ortodoks dünyasının kalbi ve kıblesi olacak. - BEŞİNCİ AŞAMA: Vatikan'ın (Bizans'ın) resmen kuruluşu. Bu safhada ''Ekümenlik'' bir Patrikhanenin önderliğinde Bizans yeniden ihya edilmiş olacak. Önce İstanbul'un tamamı, kademeli olarak da boğazların Avrupa yakasındaki topraklarımız elimizden çıkarılacak. Ekonomik darboğazlarla boğuşan, dış baskı ve ambargolarla bunala, PKK terör örgütü ve sözde dost komşularıyla boğuşan bir Türkiye bu safhada dünyayı karşısına alamayacak, mücadelede hiç bir yerden destek de bulamayacak. PATRİKHANE'YE VERİLEN HEDEFLER Yunanistan, tüm Ortodoks ülkeler üzerinde etkinlik sağlamak, Megali İdea'yı canlı tutmak, Bizans'ın mirasçısı olarak Patrikhaneyi ön plana çıkarmak amacıyla, Patriğin faaliyetlerini destekliyor. Bartholomeos Patrik seçildikten sonra Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından Fener Patrikhanesi'ne ''gerçekleştirilmesi istenen hedefler''i bildirmiş İşte onlardan bazıları: - Patrikhane'nin faaliyetlerinde ''ekümenlik'' vasfı kanıtlansın. - Patrikhane'nin Rus Kilisesi ve Doğu Avrupa'daki kiliselerle ilişkileri güçlendirilsin. - Heybeliada Ruhban Okulu faaliyete geçirilsin. Rumların Karadeniz bölgesindeki faaliyetlerine ve amaçlarına da dikkat çekiliyor. Bu konuda PKK ile işbirliği yapılarak yürütülen faaliyetler şu başlıklarda toplanıyor: - Yunanistan, 1974 yılından itibaren Türkiye'ye karşı Ermeni, Rum, Kürt unsurları birleşik mücadelesini sağlama çabası içine girdi, bu amaçla ''Küçük Asya ve Kıbrıs Halkları Mücadele Koordine Komitesi''ni kurdu. - Pontusların soykırım konusunu, Yunan ve Dünya Kamuoyunun gündemine getirme çalışmalarını hızlandırdı. - 1992 yılında Avrupa Parlamentosuna, Yunanistan tarafından ''Pontuslu'' Rumların soykırımının kabul edilmesi ve 19 Mayıs'ın anma günü olarak belirlenmesi için karar tasarısı sunuldu. 19 Mayıs, ''Pontusluların Soykırımının'' anma günü olarak 1994 yılında Yunanistan parlamentosunda kabul edildi. - Türkiye'den göç eden Rumların ve yabancı misyonların bölgeye olan ziyaretleri artırıldı. - Türkiye'yi stratejik rakip olarak gören Yunanistan'ın Patrikhaneye ve PKK'yı kullanarak Pontus'a yönelik faaliyetleri ile Karadeniz'in gelecek dönem dünya ekonomisinde oynayacağı rolü de dikkate alarak, bu konuda Türkiye'nin avantajlarını azaltma çabaları arttı. - Türkiye'den göç ederken arazi ve gayri menkullerinin tapularını yanlarında götüren Rumlar, halen İngiltere, Fransa ve Avustralya'daki yakınlarını kullanıp, tapuları uluslar arası hukuk çerçevesinde dile getirerek Karadeniz Bölgesinden toprak isteme çabalarını gündeme getirebilecek. Pontus soykırımını uluslar arası kuruluşlara kabul ettirme yönünde, gayretler artırılıyor. ''Vatanseverin El Kitabı''ndan kısa bir bölüm aktardım. Kitapçıktan edinmek isteyenler Ankara Ticaret Odası'na başvurabilir ve 312-2857950 numaralı telefondan bilgi alabilir. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:36

İLGİLİ HABERLER