Çetin Altan/Milliyet
Evlilik Anayasası
Biliyorsunuz hayatta kadın meselesi önemlidir. Gerçi Adem babamız ile Havva anamızdan bu yana, bu önemli mesele bir türlü tam olarak halledilememiştir ama; yine de her erkek, erkekliğini idrak ettiğinden ölünceye dek, bu uğurda kafa patlatmaktan geri kalmamıştır.
Neticede kafalar patladığıyla kalmış ve mesele asla önemini bir milim kaybetmemiştir.
* * *
Bu konuda kafa patlatanlardan birinin de Küre kazası müftüsü Bay Mustafa Çıkrık olduğu anlaşılıyor.
Bay Müftü, anladığımıza göre, uzun araştırmalardan sonra, kendi tabiriyle; Zeynelabidin Işık Beyefendi''nin, Hicri 1195 tarihinde vefat eden Erzurumlu İbrahim Hakkı''nın ''''Marifetname'''' kitabından, ''''Saadeti Ebediye'''' adlı risalesine iktibas ettiği, ''''Kişinin ailesine karşı vazifelerini gösteren maddeler''''i bulmuş ve ''''Öğün, Yüksek Mevkiinle, Ey Türk ve İslam Hanımı'''' adı altında yayınlamıştır.
* * *
Kadın davasıyla ilgili olanlara belki yardımı dokunur ümidiyle, bu maddelerden en hoşumuza gidenleri; altına kendi düşüncelerimizi de yazarak alıyoruz:
1- Eve gelince hanıma selam vermeli, (yani selamün aleyküm demeli) ve nasılsın diye hatırını sormalıdır.
Bize kalırsa eve gelince selam vermek pek yetmez, sabahleyin evden çıkarken biraz da para vermelidir.
* * *
2- Onu tenhada neşeli görünce, saçlarını tutup okşamalı, gülerek bûs etmeli ve sarılmalıdır.
Tabii tenhada şayet neşeli görebilirsen olacak bu. Asık suratla görürsen, şapkayı alıp usulca tüymelidir.
* * *
3- Yapmayacağın şeyleri bile, söz vererek gönlünü almalıdır.
Yalnız işte, yapmayacağın şeyleri söz vererek gönlünü alayım derken; başına rahatça belayı da alabilirsin. Günde bin defa sorarlar adama, hani söz verdindi, diye.
* * *
4- Hanıma memlekette âdet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir. Ev içinde, her istediği güzel şeyleri giydirmelidir. Sokağa çıkarken, bunları örtmeli, yabancıya göstermemelidir.
Mantıki değil bu madde... Kimse kimseye ne giydiğini göstermezse; kendi giydiğinin, en kıymetlisi olduğunu nasıl anlar?
* * *
5- İyi yemekler meyanında, hiç olmazsa haftada bir kere tatlı yedirmelidir. Nafakasını sıkmayıp, hanımdan ayrı ve gizli yememelidir.
Bunu beylere değil, hanımlara söylemek gerekirdi. Haftada bir defa tatlı yedirmek değil ama, hiç değilse yanmış yemek yedirmemeli, falan gibi...
* * *
6- Hanımı hiç dövmemelidir ve dünya işlerindeki kusuru için, acı sert söylememelidir. Kadınların kalpleri ince, nazik ve akılları noksan olduğundan; birbirlerine haset edenleri çoktur. Bu bakımdan bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı; ana, kızkardeş ve başka kadınların, hanımını çekiştirmelerine aldırmamalı; böyle şeyler söylenmesine fırsat vermemelidir.
Tam tersine fırsat vermeli, hanım da onlara veriştirirken, gidip deniz kenarında bir güzel eğlenmelidir.
* * *
7- Hanımın huysuzluklarını, yumuşak karşılamalıdır. Çünkü kadınlar eğri kaburga kemiğinden yaratılmışlardır.
O efsane yalan olacak; bize kalırsa balık kılçığından yaratılmışlardır. Bir defa takıldılar mı, insanın boğazına; ömrünce öksürürsün de yine çıkartamazsın.
* * *
8- Hanım kızınca susmalıdır. Böylece kadın, pişman olup özür dilemeye başlar.
Haydi oradan. Laf...
* * *
9- Hanıma lâtife, şaka söylemeli ve kadın gibi olup, oyunlar yapmalıdır. Nitekim Allahü Teâlâ''nın sevgilisi (s.a.v.) ezvac-ı mütehherasına karşı insanların en zarifi idi. Hatta bir kere Ayşe (Radiyallâhüanha) ile yarış etti. Ayşe vâlidemiz geçti. Bir daha yarış ettiklerinde Server-i âlem (s.a.v.) geçti. Müslümanın, hanımı ile oynaması, hoş ve günah değildir, sevaptır.
Bu bizim harcımız değil; hanımlarla yarış etmeye, oynamaya kalkmak için, insanın gerçekten peygamber olması lazım.
* * *
10- Hanımından izinsiz nükteyi ondan azletmemeli ve mutvakaada, o rahatlanmayınca feragat etmemelidir ve dört geceden fazla boş bırakmamalıdır. Hayz ve nifas halinde, yâni âdet zamanında, ona tekarrüp ve yaklaşmamalıdır. O halde münasebeti cinsiyye haram ve büyük günahtır.
Pek bir şey anlamadık ama, doğrudur.
* * *
11- Hanımına gamlarını, kederlerini, düşmanlarını, borçlarını söylememelidir.
Söylersen dalına biner çünkü.
* * *
Bay Müftü''nün broşüründe böyle otuz madde var. Evlilik Anayasası gibi bir şey... Temenni ederiz ki, Bay Müftü önce kendisi uyguluyordur bu Anayasayı... Çünkü malûm ya, bizde Anayasalar yazılır ama, en başta yazanlar bile pek uygulayamaz onu.
Not: 41 yıl önce yazılmış bir yazı... ''''Yeryüzü Tanrıçaları''''ndan...
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:22